T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ahmet KEKEÇ

Bu dava bize ne kazandıracak?

Orhan Pamuk'un davası durduruldu. Dileriz bundan sonra "oh olsun konsorsiyumunu"nu sevindirecek gelişmeler yaşanmaz.

Hayır, "Avrupa ne der?" derdinde değilim.

Nasıl bir Türkiye'de yaşıyoruz? Gelecek kuşaklara nasıl bir ülke bırakmak istiyoruz? Nazım Hikmet'i, Kemal Tahir'i, Orhan Kemal'i, Necip Fazıl'ı, Zekeriya Sertel'i (ve sayfalara sığmayacak çoğunlukta gazeteci, yazar, aydını) yargılayıp hapse atmakla çok mu iyi yaptık? Sabahattin Ali'nin öldürülmesi şeref mi kazandırdı bize? Niçin yazarlarımıza, sanatçılarımıza, değerlerimize karşı bu kadar hoyrat, bu kadar kıyıcıyız? Bütün mesele bu...

Son durum şudur:

Adalet Bakanı'ndan yargılama izni çıkarsa, Orhan Pamuk yeniden hakim huzuruna çıkacak ve "1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü katlettik" açıklamasının tevilini yapacak.

Kötü bir durum bu.

Onur kırıcı...

İnsanı "tevile" mecbur bırakan herşey onur kırıcıdır çünkü.

Bana sorarsanız, ortada savunmayı gerektirecek bir durum yok... Gerçi, müdahil avukatlar ve müddeiumumi Pamuk'un "Türklüğe hakaret" ettiğini ileri sürüyor ama, meselenin "Türklükle" ilişkisi, biraz zorlama bir ilişki...

Orhan Pamuk ne yapmıştır?

Gerçekte Türklüğe hakaret mi etmiştir? Türkleri mi aşağılamıştır?

Hayır.

Boş konuşmuştur.

Boş konuşmayı müeyyideye bağlayan bir ceza maddesi de, ne yazık ki Türk Ceza Kanunu'nda bulunmuyor.

Daha önce müteaddit defa yazdığım ve korkarım bundan sonra da yazacağım gibi,

Orhan Pamuk, böyle bir sözü ("1 milyon Ermeni'yi, 30 bin Kürt'ü katlettik" sözünü) sarfettiği için değil, Ermeni ve Kürt meselesinde konuşan, daha doğrusu elini taşın altına koyan tek kişi kendisiymiş gibi yaptığı, dışarıda da böyle algılanmasını sağladığı ve durduk yerde başımıza Avrupalıları üşüştürdüğü, yani "rol çaldığı" için yargılanmalı.

Bu yargılamayı da tabii mahkemeler değil, kamuoyu vicdanı yapmalı.

Pamuk, Almanya Frankfurter Allgemeine Gazetesi'nde yayımlanan "Duruşmamdan önce" başlıklıklı yazısında, TCK'nın ünlü 301. maddesini yorumlamış: "Hükümet, bu maddeyi onları eleştiren veya rahatsız edene çarpmak için muhafaza ediyor. Eğer bu kişi uluslararası alanda tanınmış değilse, onu cezalandıracaklar ve cezaevine koyacaklar."

Eski 159'u karşılayan bu madde hükümete "tecziye kolaylığı" sağlasın diye mi muhafaza ediliyor bilmiyorum ama, bu ülkede uluslararası alanda tanınmamış kişilerin bol keseden yargılandığını, en azından kendi tecrübemden biliyorum.

Reklam olsun diye söylemiyorum, Nobel almak diye bir derdim de yok; bugün Orhan Pamuk'a açılan ve dünyayı ayağa kaldıran davanın aynısından (üstelik aynısından 130 tane) bu satırların yazarı için açılmıştı.

Birçok duruşmaya girdim çıktım. Fakat ne Oli Rehn'i gördüm oralarda, ne Camiel Eurlings'i, ne de "Orhan Pamuk'u hapse atarsanız AB'ye giremezsiniz" diyen dayanışmacı hemşireleri.

Orhan Pamuk haklı; "generallerini, polislerini ve devlet adamlarını ezelden beri her fırsatta öven ve onore eden, ancak yazarlarına mahkemelerle ve hapis cezalarıyla eziyet eden" bir ülkede yaşıyoruz... 159'dan daha ağır müeyyideleri içeren 301. madde çok can yakacak, çok da baş ağrıtacak.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi