|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 17 ARALIK 2005 CUMARTESİ | ||
|
|
Olayların akışına dönüp şöyle bir bakacak olursak kimi çevrelerin hükümeti köşeye sıkıştırmak için nasıl sudan bahaneler aradığını ve bu sudan bahaneleri nasıl abarttığını görebiliriz. Piyasanın hasret kaldığı ekonomik istikrar, yüzde sekizlere düşen enflasyon, yüzde onlara gerileyen faiz oranları, paramızın değer kazanması, zam haberleri yerine indirim haberlerinin duyulmaya başlaması, eğitimde sağlıkta adalette ve dış politikada yapılamayanların yapılıyor olması, vaat edilen 15 bin kilometrelik duble yolların 6 bininin bitmiş olması ve sayılamayacak kadar olumlu icraat birilerine göre hiç mi hiç önemli değil. Önemli olan bu icraatları yapanlara duyulan güvensizliktir. Mutlaka bir hinlik düşünüyorlardır. Dolayısıyla yaptıklarına ve söylediklerine değil kafalarının arkasındakilere bakmak lazımdır. Evet birileri böyle düşünüyor ve bizim dahi aklımıza gelmeyen kafamızın arkasında bulunduğunu vehmettikleri öcülerle hareket edip bu vehimleriyle yazıyorlar, konuşuyorlar ve tavır sergiliyorlar. Son bir aylık olayların akışını hatırlamaya çalışalım. AİHM kararlarıyla ilgili Başbakan'ın yaptığı uzun açıklama içinden sadece ulema kelimesinin seçilip günlerce havanda nasıl su dövüldüğünü hatırlayın. İki hafta evvel eski başbakanlardan Ecevit de başörtüsünü ilahiyatçıların tartışması gerektiğini söylediğinde kimsenin kılı kıpırdamadı. Nedeni gayet basit amaçları gerçekleri konuşmak değil hükümeti köşeye sıkıştırmak. Sonra alkollü içki verilen yerlerin ruhsat işlemleri valiliklerden belediyelere geçince ilgili kanunu uygulamak için bir yönetmelik yayınlanıyor. Yine kızılca kıyamet kopuyor. Ortada kelimenin tam anlamıyla fol yok yumurta yok. Ama birilerine göre AK Parti ile alkol kelimesi yan yana gelince gündem oluşturmak için yeterli oluyor. Sonra benim bu köşede yayınladığım ve çağdaş sivil parlamenter demokrasinin ruhuna uygun sıradan saygılı ve objektif bir teklif içeren yazıyı bu kez bir yerleri tahrik etmek için kullanıyorlar ve birden bire ifade özgürlüğüne baskı içeren ve milli iradeyi gölgeleyen bir açıklama ile gündem arzulanan istikamette meşgul ediliyor. Şimdi ise anayasanın eşitlik ilkesine uygun biçimde düzenlenen Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği manşetlere çekilerek hükümet aleyhine gündem oluşturuluyor. Bu yönetmelikten istifade edecek yüzde 95'lik büyük kitleyi görmezden gelip yüzde 5'lik İmam Hatip Lisesi öğrencilerini ele alarak imam hatibin önü açıldı manşetleriyle yine hükümeti köşeye sıkıştırma peşindeler. Birileri de bu yönetmeliğin iptali için Danıştay'a başvuracaklarını ilan etmişler. Mesele öyle zannedildiği gibi kimi konuların gündeme getirilmesinin zamanlaması değil. Mesele insan hakları, özgürlükler, demokrasi, adalet, eşitlik ve benzeri evrensel kavramların özümsenmesi meselesidir. Kimileri bu haklardan sadece kendilerinin yararlanmasından yanalar. Başkalarının yararlanmalarına tahammül gösteremiyorlar. Hele AK Parti kadroları gibi halkın içinden çıkmış bir partinin hükümet olmasına hiç tahammülleri yok. Amerika ziyaretinde ABD yetkililerinin Genelkurmay Başkanı olması muhtemel paşaya "AK Parti hükümetinden kurtulun." mesajı verildiğini yazacak kadar işi ileriye götürebiliyorlar. Ve bu hezeyana karşı kimsenin gıkı çıkmıyor.. Evet demokrasi insan hakları ifade özgürlüğü, adalet ve eşitlik bunlar çok ağır kavramlar. Her mide kolay hazmedemiyor.
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |