T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
Yasin AKTAY

Endişeye mahal yok, çimento laiktir

Dinin toplumumuz için bir üst-kimlik yerine birleştirici bir "çimento"ya indirilmesi, üstelik bu benzetmenin Atatürk'e dayandırılması bile kimlik tartışmalarına "son noktayı" koymaya yetmedi.

Aslında tarafların birbirlerine karşı gardlarını bu şekilde aldıkları, bu kıvamda süren bir tartışmaya "son nokta" yı koyacak bir delilin bulunduğuna inanmak zor. Çünkü tartışma insanların birbirlerini dinleyip görüşlerini değiştirebildikleri bir şey olmaktan ziyade birbirleriyle hesaplarını görmeye çalıştıkları bir vesileye çoktan dönüşmüş durumda. Yine de dinin çimentoya benzetildiği bu gündeme dair bir-iki şeyi söylenmemiş bırakmamak gerekiyor.

Başbakan Erdoğan, dinin toplum için bir tür "çimento" olduğunu söylerken sözlerini Nutuk'a dayandırınca herkesi bir merak sardı. Gerçekten Nutuk'ta böyle bir şey var mı? Bu soruya cevap aranadururken, meğer bunca yıldır Atatürkçülükten geçinenlerin ne kadar az Nutuk bildiklerini, Atatürk'ün en önemli metninin ne kadar az okunuyor olduğunu öğrenmiş olduk. Aslında Nutuk'ta böyle bir ifade olmadığı halde, hiç kimse net bir tavırla Nutuk'ta böyle bir benzetmenin yer almadığını söylemeye cesaret edemedi, çünkü var olma ihtimali yok sayılamadı.

Bunun yerine tedbiren, "Nutuk'ta böyle bir şey var olsa bile" ağzı kullanıldı. Belli ki, Nutuk'ta böyle bir şey olsa bile, Erdoğan'a bunun içtihadını yapma yetkisi tanınmayacaktı. Hatta gösterilen tepkiler açıkça Nutuk'a dayanan bir içtihat kapısının neredeyse çoktan kapanmış olduğunu haykırıyor. İçtihat kapısının kapanması, Nutuk'un artık kapağının hiçbir iş görmeyecek şekilde kapatılmış olması anlamına da geliyor. Ona dayanarak Türk siyasi ve toplumsal hayatında kim hangi içtihadı yapacaktır? Yetki sorunu var; anlama sorunu var, içeriğini bugünle irtibatlandırmayla ilgili muhtemel popülerleşmesi sorunu var; maazallah, kitabı herkesin okuyup da ondan hüküm çıkarmaya kalkışması sorunu var. En iyisi onu yüksekte, ritüel bir reverans nesnesi olarak tutmak ve ne yapıp edip kapağını açtırmamak.

Gerçekten de ciddi bir sorunla karşı karşıyayız: Nutuk'u çok sayıda insanın okumasına sevinmeli mi sevinmemeli mi? Nutuk okunmalı mı okunmamalı mı? Nutuk Kemalizmin oluşmasında hangi düzeyde belirleyici bir kaynaktır? Okunmasına karar verildiği taktirde bununla ilgili yorum farklılığında hangi yorumun geçerli olacağıyla ilgili yetki sorunu nasıl aşılır?

"Bilmiyor gibi konuşma!" denildiğini duyar gibiyim. Doğrusu her tartışma dolayısıyla Nutuk okumalarıyla ilgili bir ortodoksinin bütün kuralları kendini hemen hissettiriyor; hem de Nutuk'un içeriğinden bağımsız çıkarımlar bütünü olarak.

Gerçekten Nutuk'ta dini "çimento"ya doğrudan benzeten bir ifade yok. Ama dinin "çimento"ya benzetildiği bir yaklaşım Atatürk'ün din politikasına hiçbir zaman yabancı olmamıştır. Atatürk'ün düşüncelerinde önemli bir yeri olan Ziya Gökalp'in bir toplumda dinin oynadığı rolle ilgili hem analizleri hem önerileri tamamen bu benzetmeye dayanır. Onun da dayandığı ünlü Fransız sosyolog Emile Durkheim'in işlevselciliğinde din, çözülme ihtimali olan bir toplumda insanları bir arada tutabilecek en güçlü "tutkal" işlevini görüyor. Durkheim'in din için uygun gördüğü bu işlev, özelde Fransız toplumunun, genelde de Avrupa toplumlarının karşı karşıya olduğu toplumsal düzensizlik sorununa cevap vermek üzere düşünülmüştür. Yani Fransa gibi radikal laikliğin memleketinde bile ortaya çıkan toplumsal düzensizlik sorunuyla baş etmek üzere toplumu bir arada tutacak unsurlardan biri ve hatta en önemlisi olarak din düşünülmüştür.

Ama galiba bu düşünceyi bu referanslara bağlayınca bir de yüreklere su serpmek gerekecek: Endişeye mahal yoktur: Dini bir "çimento" olarak tasarlayan düşünce son derece laik bir çerçeveye dayanır.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi