T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 ARALIK 2005 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Cevdet AKÇALI

İsrail ve Bin Ladin efsaneleri

Amerikan Cumhurbaşkanlarından Kennedy'nin İsrail Başbakanı'na yazdığı mektup basında açıklanmıştır. Bu mektupta Kennedy, İsrail'in nükleer çalışmalarını denetlemek istediğini yazmakta ve tehditkâr ifadeler kullanmaktadır.

Bu mektup Kennedy suikastından beş ay önce yazılmıştır. Bu konuda spekülasyon yapanlar, Kennedy suikastı arkasında İsrail'in olabileceğini iddia etmektedirler? Mektubun içeriği ve ifadesi, Amerika'nın bu gün İran ve Kuzey Kore'nin nükleer çalışmalarına karşı takındığı tavır ve üsluba çok benzemektedir. Arada şu fark görülmektedir: Bu tehditler İran'da ve Kore'de bir ölçüde etkili olduğu halde, görünürde İsrail pek etkilenmemiş ve bu çalışmalarını denetime açmadan tamamlamıştır.

Bu farkın, İsraillilerin Amerikan politikası üzerindeki etkisinden geldiğini düşünenler çoktur. Bu doğruysa şu sualin cevabını bulmak gerekir? İsrail Amerika gibi dünyanın süper gücü üzerinde böyle bir etkiyi nasıl becermektedir.

Fransa'da yayınlanan Çingeneler isimli kitapta şu cümle vardır: Dünyada iki etnik grup vardır ki, her gittiği ülkede kötülenmiştir. Bunlar Çingeneler ve Yahudilerdir. Bu kadar horlanan ve aşağılanan bir etnik gurup nasıl oluyor da dünya politikasında bu kadar etkili olabiliyor?

Bu çelişki asırların bize bıraktığı bir mirastır. Dünya kamuoyunda bir Masonluk ve Siyonizm efsanesi vardır. İddiaya göre Masonlar öyle bir teşkilat kurmuşlardır ki, bütün ülkeleri hâkimiyetleri altına almışlardır. Dünyadaki devlet adamlarının çoğu masondur. Gene bu iddiaya göre Masonluk Yahudiler tarafından kurulan ve onlar tarafından kontrol edilen bir teşkilattır.

Konuyu bu şekilde değerlendirenler dünyada olup biten her olayın arkasında İsrail'in var olduğunu iddia etmektedirler. Amerika'daki 11 Eylül saldırısını da bu gözle görenler vardır. Onlara göre, Bin Ladin ve adamları sadece bir taşerondur. Olayın arkasında İsrail vardır.

Şurası muhakkaktır ki, Museviler çalışkan, dayanışma içinde olan bir topluluktur. Bu halleriyle elbet de içinde yaşadıkları toplumda etkili olacaklardır. Ancak bu vasıflarıyla yapabilecekleri etki sınırlı olduğu halde ona olağan üstü bir güç izafe edilmektedir. İsrail'e bu gücü kazandıran şey olaylarda onun rolünün olduğundan fazla gösterilmesi, hatta efsane haline getirilmiş olmasıdır.

Bu olayı daha iyi anlayabilmek için, şeytan kavramının nasıl algılandığını göz önüne getirmek gerekir. Şeytanın varlığını hemen bütün dinler kabul ederler. Fakat mukaddes kitapların tarif ettiği şeytan başka, insanların kafasındaki şeytan bambaşkadır.. İnsan kafasında öyle bir şeytan imajı yaratmıştır ki, yapılan her kötülüğün altında o vardır.

Çok kimse tarafından bilinen meşhur bir hikâye vardır. Adamın birisi büyük bir günah işlemiş, sonra pişman olmuştur. Allaha yalvarmış: "Yarabbi şeytana uydum beni affet" deyince şeytan hemen ortaya çıkmış ve adama:

—Bana iftira etme; Ben şeytan oldum olalı böyle bir günah işlenebileceğini düşünemedim, demiştir.

Siyonizm'e karşı olanların inandığı ve savunduğu bir tez vardır: Bu teze göre, dünyada olan bütün kötülüklerin arkasında Yahudiler vardır. 11 Eylül olayını da onlar yapmışlardır, Kennedy'yi de onlar öldürtmüştür.

Bu tez sahipleri elbet de İsrail'i sevmeyenlerdir. Ancak olaylarda İsrail'in rolünü o kadar abartmışlardır ki, ortaya bir efsane yaratılmıştır. Bunu yapanlar, İsrail'e kötülük yapmak isterken, ona hizmet ettiklerinin farkında değildirler.Son zamanlarda, Fransa'da, Almanya'da ve birçok Batı ülkelerinde anti-Semitizm'in canlandığı görülmektedir. Arap ve birçok İslam medyası da İsrail'e karşı savaş açmıştır. Bu savaşın dozu kaçınca, söylediğimiz gibi, Siyonizm güçlenmektedir.

Böyle bir efsanenin yarattığı iki sonuç vardır: Bu güce karşı olmanın yarattığı korku veya ona yakınlaşmak arzusu. Her iki durumda da İsrail kârlı çıkmaktadır.

Usame Bin Ladin'in rolü de dünyadaki terör olaylarında olduğundan daha büyük gösterilerek efsane haline getirilmiştir. Kennedy'nin adı geçen mektubunun yayınlanması da yeni senaryoların üretilmesine vesile teşkil etmiştir. Bugünün dünyası kendi yarattığı iki efsanenin kıskacına girmiştir: İsrail ve Bin Ladin...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi