T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 26 ARALIK 2005 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

'Yargı bağımsızlığı', tamam da nasıl bir bağımsızlık bu?

Yüksekova Savcılığı da hiç zaman geçirmeden 7 Kasım tarihinde davayı açmış. 30 Kasım tarihinde ise sorumlu görülenlerden İlköğretim Okulu Müdürü Ali Özkan ile folklor ekibini gönüllü olarak çalıştıran öğretmen Abdullah Güngör'ün ifadelerini almış. Öğretmenlerin avukatı Erdal Aydın savunmasında, öğrencilerin farklı tarihlerde Türkiye'nin bir çok yerinde ayni giysilerle folklor yarışmalarına katıldıklarını, bugüne kadar böyle bir suç duyurunda bulunulmadığını belirtmiş. Daha sonra da şunları söylemiş: "Bu soruşturmaya özgürlük ve kültürel hakların yaşaması anlamında bakıyoruz. Bu giysi günlük hayatın içinde. Eğer yörede dolaşılırsa görülür.

Avukat, tabii o yörede yaşadığı için çok açık konuşamamış. Yoksa bu olayın, bir kısım vatandaşın kültürel değerlerine yönelik çok ağır bir saldırı ve ayrımcılık olduğunu söylemesi gerekirdi. Varsayalım ki öğretmenler, ağır bir hakarete maruz kalmış olan çocukların aileleri ya da avukatları bu komutan hakkında yukarıda belirttiğim nedenlerle bir suç duyurusunda bulunmuş olsunlar. Normalde bir hukuk devletinde, insanların kültürünü aşağılamak da, o insanlara bu nedenle mesnetsiz suçlamalarda bulunarak hakaret etmek de ve en önemlisi ayrımcılık (ırk ayrımcılığı ya da genel olarak ayrımcılık) yapmak da suçtur. Kanun karşısında herkes eşit olduğu için böyle bir komutan hakkında dava açılır. Zaten bu konularda duyarlı kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle komutan, dava açılmasını bile beklemeden görevinden ayrılmak zorunda kalır. Ayrılmak istemiyorsa da görevinden alınır. Dava açılmışsa tazminat ödemek de gündeme gelir. Hatta komutanlık tazminat için davayı bile beklemez.

Ama bu ülke Türkiye ise, bir kere kimse böyle bir suç duyurusunda bulunamaz. Hadi cesaret edip bulundu diyelim: Hangi savcı, bölgesinde sivil otoritenin de üstünde ciddi bir güç unsuru olan bir komutana, generale karşı dava açabilir? Bir savcı, çevresindeki gerçeklere göre mi, kendisine suç duyurusunda bulunan insanların rütbesine, bulunduğu mevkiiye bakarak mı kanunları uyguları Sonra bir soru dahaı Hem komutana hem de savcıya: Karadeniz bölgesinin birçok folklor ekibinin giysisi Gürcülerin folklor ekiplerine, Egedeki bazı giysiler de Yunanlıların bazı ekiplerinin giysilerine benziyor. Ben uzman değilim ama, gördüğüm kadarıyla Kafkas ekiplerinin giysileri de öyle. Eğer o yörelerde görevli olsalardı yine aynı şeyleri yapabilirler miydiı Yoksa mesele sadece Kürtlerle mi ilgiliı Eğer böyleyse bu da ayrımcılık değil miı Bir soru da "Bizim yargımız bağımsızdır' diyen yetkililere. Hala aynı kanıda mısınızı Türkiye'de yargı bağımsız mı?

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi