T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 31 ARALIK 2005 CUMARTESİ | ||
Bu gece patır patır sesler duyup yüzünüzü ekşiterek kafanızı kitabınızdan kaldırdığınızda, bilin ki havai fişekler eşliğinde yeni bir yıla girmiş olacaksınız... Köşe yazarlığının adı konmamış kurallarından biri herkesin zaten bildiği bir şeyi allayıp pullayıp alengirli cümlelerle yeniden ortalığa salıvermektir. Böyle nizami köşe yazılarına gözattığınız sırada, yazarın üstünüze dikilen derin bakışları bu gerçeği ilk defa duyuyormuş hissine kapılmanızı sağlayacak kafa karışıklığını size armağan edecektir. Yukarıda o alengirli cümlelerden birini ve en yukarıda da o köşe yazarlarından birinin derin (olması için epeyce uğraşılmış) bakışlarını görüyorsunuz. Artık problem çıkarmadan olaya dahil olun da işimize bakalım! Yazar siz dahil olsanız da olmasanız da, parasını zaten ödemiş olduğunuz gazetenin bu sayfasında 2005 yılına ilişkin başka hiçbir yerde bulamayacağınız izlenimlerini okurlarına aktaracak. Kozların büyük kısmını elinde toplamış bir yazar olarak, size vereceği tek taviz, ciddi adam pozlarından feragat ederek yazıyı sıkıcılık hasletinden beraat ettirmektir. Hadise şu: 2005 yılı uzun bir yıldı. 365 gün ve geceden ibaretti. Şubat ayı bu sene kısa mıydı, uzun muydu, hesabını tutmadım. Ama yıl boyunca not defterime bana 2005 yılını hatırlatacak bazı enteresan notlar tuttum. İyi ki tutmuşum, yıl bitmeden köşe yazarlığım tekerrür etti, böylece konu da hazıra geldi. Hiç mahzuru yok, elbette notlarımı sizinle paylaşacağım: 13 Ocak... Gecenin geç bir vaktinde, sakar bir kedi bir çatıdan diğerine atlarken koskoca binayı ıskalayarak yere düştü. Tahminim, kediliğinde değil, gözlerinde bir bozukluk olduğu şeklinde... Bir ihtimal, çok içmiş de olabilir. Keşke baktığım pencerenin görüş açısı müsait olsaydı da, yere kaç ayak üstünde düştüğünü de görebilseydim. 24 Şubat... Bugün cep telefonunu kurcalayan tek bir canlı türüne bile rastlamadım. Yoksa canlı değiller miydi?!!! 10 Mart... Bu sene kış aylarında yediğim domatesler lezzetli... Yemeye kıyamıyorum. 1 Nisan... Her gün bindiğim otobüs hayatımda ilk defa bugün ben durağa geldikten bir dakika sonra geldi. Çok mütehassıs oldum, gizlemeyeceğim. Şoföre de söylediğim gibi, bunu ömrüm oldukça unutmayacağım. 30 Mayıs... İnternette George W. Bush'un bir fotoğrafını gördüm, golf sopasıyla burnunu karıştırıyordu. Golf sopalarının tarihindeki en kara gün... 19 Haziran... Yüzüklerin efendisi meğer bir kuyumcu değilmiş. Kapalıçarşı'da onun için kendisini hiç tanıyan yok! 21 Temmuz... İki tarafa dönmesi gerektiği halde sadece tek bir tarafa dönen bir vantilatör satın aldım. Ucuzdu! Cereyandan boynu tutulmuş! 7 Ağustos... Çocukluğumda yıldızların altında onlarca harika film izlediğim yazlık sinemayı buldum. Çok yaşlanmış, beni hatırlamadı! 24 Eylül... Discovery Channel'dan Japonların genetik çalışmalar sonucunda sonsuz kere zıplayabilen çekirge ürettiklerini öğrendim. Adamlar yapıyorlar kardeşim!.. 11 Ekim... Bahçesindeki ıhlamur ağacının dökülen yapraklarını tek tek toplayıp üzerlerine kurşun kalemle dökülme tarihlerini kaydeden bir komşum var. Bu evden hemen taşınmalıyım! 27 Kasım... Nihayet aradığım atlı karıncayı buldum, hem atı, hem karıncası var. Bir de sümüklü böcek... Ne arıyorsa!.. 31 Aralık... Yani bugün... Oturup nizami bir köşe yazarı gibi "2005'te Neler Oldu?" yazımı yazdım. Yazdıklarımın hiçbirini internetten araklamadım. Namusum üzerine yemin ederim ki, hepsini tek tek kendim uydurdum!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |