|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Gazete okumamakla övünür, kendini "standart dışı" görürsen, başına gelecekler budur. Değerli filozof, öğretim üyesi, eleştirmen, sanat tarihçisi ve inşaat mühendisi Hasan Bülent Kahraman'ın "Öymengiller ihtiyacına cevap veren bir yazar" olduğunu yazmıştım. Meğer Kahraman gazeteden ayrılmış. Bir de veda yazısı yazmış, "Uzayan gölgeler, dar yollara düşen sarı ve kıvrık yapraklar, gitgide turuncu bir renk alan ışık, gitgide büyüyüp boşalan gökyüzü" şeklinde... Yazıyı bir müridi faksladı. Kahraman, "profesör" olarak Amerika'ya gidiyormuş. "Bu son yazım" diyor ve geriye doğru bir muhasebe yapıyor. Aslında güzel bir yazı. Acıklı görünmeye çalışmasa daha da güzel olacakmış ama, yine de bir teknikerin kaleminden çıkabilecek en güzel, en damar yazı... Hele, bir yerde, "Yazmak, sadece hayatı oluşturmanın, biçimlendirmenin değil, ondan intikam almanın da en görkemli aracıdır" diyor ki, değme edibe taş çıkartır. Niçin ona "filozof" dendiğini anlıyorum galiba... Bir başka müridi de, "Aslında Kahraman Murat Belge'lerle yarışacak kapasitede bir düşünce adamıdır" diye itiraz maili yollamış. Bana ne! Kimle yarışırsa yarışsın. Ben hâlâ aynı görüşteyim. Hasan Bülent Kahraman, "İçeriği olan bir demokrasiyi kurmayı, işletmeyi öğrenmeliyiz. Bu gerekirse halka rağmen böyle olmalıdır" demiş, diyebilmiş bir adamdır. Dolayısıyla, onun yeri Altan Öymen'in, Türker Alkan'ın, Mehmet Ali Kışlalı'nın yanı olmalıdır. Bir de Ali Müfit Gürtuna meselesi vardı. Vazgeçilmez politikacı Gürtuna'nın parti kurma çalışmalarını hızlandırdığını, bu amaçla karış karış Anadolu'yu dolaştığını, kuracağı partiye "Büyük Anadolu Partisi" adını vereceğini yazmıştım. Bu bilgiyi "8sutun.com"dan aldım. Bir saat gecikmeyle yazıya otursaydım, aynı sitede Gürtuna'nın konuya acıklık getiren yepyeni demecini okuyacak, durduk yerde Gürtuna'yı ve sevenlerini üzmeyecektim. Düzeltiyorum: Gürtuna parti kurmuyor. Daha doğrusu, şimdilik kurmuyor. Çünkü, "Türkiye'de önce değerler üretmenin, daha sonra değerler üzerine ne inşa edilecekse onu inşa etmenin kültür haline getirilmesi gerektiğini" düşünüyor. Ben de öyle düşünüyorum. Fakat bu demek değil ki Gürtuna iddiasından tamamen vazgeçti... Bilakis, daha da iddialı. Diyor ki, "Şu an bizim adını tespit ettiğimiz bir parti olayı söz konusu değil. Değerler olmadan kurulacak parti, kurulan diğer partiler gibi birşey olur..." Yani, önce değer üretecek, sonra bu değerler üzerine parti bina edecek! Ben de diyorum ki, iyi olur, güzel olur, şık olur... Memleketin (kendi ifadesiyle) "kendini ve ihtiyaçlarını bilen, ölçü olarak sloganları değil projeleri ve gelecek öngörülerini tahlil eden bir siyaset kültürüne, bu kültürle halk önderlerini buluşturacak yeni siyasetçilere" ihtiyacı var. İyi de, bu siyasetçi kim? Kendimi politikaya uzak bir gazeteci olarak görüyorum. Parti işlerinden anladığım da söylenemez. Fakat şunu çok iyi biliyorum: Bu siyasetçi Ali Müfit Gürtuna değil!
|
|
![]() |
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |