AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Koç'tan OYAK'a yanıt (nihayet!)

Olacak olacak, artık benim de aklım yatmaya başladı; (Ofer Kardeşler hikayesinde olduğu gibi hâlâ bazı pürüzler olsa da) Türkiye "kapitalizm"in kurallarını da giderek benimsiyor gibi görünüyor...

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Özaydınlı'nın (ad vermese de) OYAK çıkışlı açıklamalara doğrudan yanıt vermesi bu işin oluşmakta olduğunun bir işareti değil mi?

Öyle olmalı çünkü bugüne kadar büyük sermaye çevrelerinin OYAK'tan bu ve benzer sözlerle söz ettiklerini hiç hatırlamıyoruz.

Oysa ben bile kaç kere yazdım: Bu iş böyle olmaz, "kapitalizm"in ya da "pazar ekonomisi"nin meziyetlerini sıralamayı âdet haline getirmişsek, bu işi de olması gerektiği gibi, kuralına göre yapmalı ve OYAK gibi kapitalist ekonomi için fazla "özel" kaçan kuruluşlardan da olması gerektiği gibi söz etmeliydik...

İşte nihayet o gün de geldi çattı...

Özaydınlı, OYAK Genel Müdürü Coşkun Ulusoy'un grubunun ülke ekonomisindeki yerine ilişkin yaptığı değerlendirmeler karşısında açık konuşmuş:

"Tamamen farklı muhasebe standartlarına dayanarak, farklı kanuni statüde olan ve farklı bir biçimde vergilendirilen kurumların karşılaştırılmasının yapılabilmesi için önce tüm verilerin şeffaflıkla ortaya konularak aynı baza getirilmesi gerekir." Yani özetle (yine Özaydınlı'nın sözleriyle) "elmayla armudun" karşılaştırılmaması gerekir.

Gazetemiz dünkü sayısında OYAK'ın "kanuni muafiyetleri"ni (3 Ocak 1961 tarih ve 205 sayılı kanunla tanınan) şöyle sıralıyordu:

"- Kurumlar vergisi muafiyeti, - Kuruma yapılacak bağışlara gelir vergisi muafiyeti, - Daimi ve geçici üyelerinden yapılacak aidata gelir vergisi muafiyeti, - Kurumun her türlü gelirlerine gider vergisi muafiyeti."

Bana sorarsanız, Tüpraş özelleştirilmesi ile patlak veren OYAK-KOÇ polemiği ülke "kapitalizmi"nin yerli yerine oturması açısından yararlı olmuştur, derim. Ülkedeki büyük sermaye çevrelerinin bankacılık, çimento, otomotiv, sigortacılık gibi pek çok sektörde faaliyet gösteren bir gruba tanınan "muafiyetler"e ilişkin rahatsızlığını belirtmesinden daha tabii ne olabilir?

Konuya ilişkin eski defterleri karıştırınca 2001 yılı Kasım'ında yayımladığım iki yazı çıktı karşıma. O günlerde OYAK 40 yıllık tarihinde ilk kez olmak üzere, faaliyet raporunu ve Yönetim Kurulu'nu açıklamış. Ayrıca bu anlamlı (!) çıkış bazı gazeteler tarafından çok anlamlı da bulunmuş. Bakın, mesela o günlerin Sabah'ı sayfalarını şu manşet ve başlıklarla donatmış:

"Savaş taktiği mucize yarattı"(!) / "Kışladan zirveye" (!) / "OYAK kanla sınanmış askeri prensiple ilerliyor"(!)

Aslına bakacak olursanız, Sabah örneğinden aktardığımız bu manşet ve başlıklar sadece söz konusu gazetelerin icadı değil. Bu ve benzer başlıkların hepsi, Genel Müdür Coşkun Ulusoy'un ateşli açıklamalarından türetilmiş.

Tüpraş özelleştirilmesinin hemen öncesinde "Gerekirse kanımızın son damlasına kadar mücadele ederiz" türünde aşırı dokunaklı açıklamalar yapan Ulusoy, o günlerde daha da bir açık sözlüymüş. İnanamıyorsanız Ulusoy'un 4 yıl önceki şu açıklamalarını okuyun:

"Sonuçta iş hayatı da bir savaştır. Binlerce yıl kanla sınanmış askeri prensipler iş hayatına uygulanırsa, hata olasılığı sıfırdır." / "Askeri ilkelerden hiç şaşmayız. Kitabını yazıyorum okursunuz. (...) Babam da askerdi. Benim kanımda var. Bir gün Askeri Prensiplerin İşletmeciliğe Uygulanması adında bir kitap yazacağım."

2001 Kasım'ında yayımladığım bu iki yazı epeyce okur mektubu da almış. Özellikle de, askerlik görevlerini asteğmen olarak yapan okurlarımın bazılarından gelen şikayetler. Hatta aralarından "Cihangir Bey" adlı okurum, askerlik döneminde maaşından her ay OYAK için yapılan ve sonra iade edilmeyen aidatları üşenmeden hesaplamış ve "500 Alman markı" gibi küçümsenmeyecek bir meblağa ulaşmış....

Sonuç olarak, Özaydınlı'nın açıklaması ve tepkisi (gecikmiş de olsa) yerinde bir açıklama ve tepki. Benim ilk kez 35 yıl önce İdris Küçükömer'den dinlediğim "OYAK meselesi"nin nihayet ülkenin büyük sermaye çevreleri tarafından da farkedilmesi sevindirici bir gelişme...

Değil mi ya? Amaç "kapitalizm" ise onun da kuralı kanununa göre yürümesi gerekmez mi?


17 Eylül 2005
Cumartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED