AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
E K O N O M İ
'Kota savaşını kazanınca
yürüyüşümüz bile değişti'

Tekstilde Çin'e karşı başlatılan kota savaşının öncüsü İHKİB'in başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Türk tekstilcilerinin bu başarılı süreçte özgüven kazandığını söyledi.

Röportaj: BAYRAM BAŞARAN

Dünya Ticaret Örgütü'nün kotaların kalkması için tüm dünyada aldığı kararlar çok önceden belliydi. Buna rağmen kota nasıl getirildi?

Çin, başta Türkiye olmak üzere ABD Avrupa ve Asya'daki tekstil üreticilerinin üzerine, özellikle fiyata bakmaksızın inanılmaz üzerine gitti. Bu da herkesi vurdu. Ne kadar teşvik verseniz de bunu telafi edemezsiniz. 2004 yılında biz bunu gördük. Ancak ne yapacağımızı bilemiyorduk. Kendi aramızda tartışıyorduk. Ancak herkes umutsuzdu. Ya hiçbir şey yapmayıp kaderimize razı olacaktık. Ya da bir şeyleri denememiz gerekiyordu. İnanan 5-6 arkadaşımız kalmıştı... Sonunda en büyük Pazar olan ABD tekstilciler birliğine bir mektup yazmaya karar aldık.

Bir şeyler olacağına inancınız var mıydı? Yoksa yapmış olmak için mi yapalım psikolojisindeydiniz? Birde tabii karşınızdaki Çin?

Aslında tam inançlıydık diyemem ama bir şeyler yapılması gerekiyordu. Tam inançlı olduğumuzu söyleyemem... Tabi karşınızdakinin Çin olması her açıdan herkesi daha da umutsuzluğa itiyordu. Bir savaşa hazırlanıyorsunuz. Hiç savaşmadan kaybetmek, teslim olmak var. Bir de son merminizi rakibinizin en can alıcı noktasına saplayarak bir tepki ortaya koymak var... Tabi yola çıkarken ekonominin otoriteleri ile masaya oturduk konuştuk. Herkes "Siz hayal kuruyorsunuz. Bunu hem siyasi açıdan hem stratejik açıdan söylüyoruz. İmkansız" dediler. Bir de tabii sivil toplum örgütlerinin dünya ticaret örgütü WTO'da inisiyatifleri yok karar mercilerinde yerleri yok. WTO'nun gündemine sokabilme yetkisi yok... Biz de bir karar aldık. Pozitif düşünen yüzde 1 varsa biz onlarla yola çıkalım konuşalım. Yoksa negatif düşünenlerle hiç konuşmayalım dedik.

Yani siz son merminizi Çin'in en can alıcı noktasına saplamak için en büyük alıcı olan ABD ile güç arayışına çıktınız.

Önce biz bu işe kendi arkadaşlarımızı inandırmakla 3-5 kişi yola çıktık. Brüksel, Washington, Newyork temsilciliklerimizin büyük katkısı oldu. Önce stratejik olarak bir araştırma yaptırdı. Baktık ki başta ABD olmak üzere bütün dünyada bu konuda bir rahatsızlık var. Bunlardan bir sonuç alabilir miyiz diye yola çıktık ve sonuç itibariyle 4 Mart 2004'te ABD'nin sektör temsilcilerini Türkiye'ye davet ettik. Bu işin ne kadar olabilirliğini tartıştık. Daha sonra İstanbul Deklarasyonu'nu birlikte yayımladık ve bu konuyu dünya kamuoyunun gündemine taşımak kararı aldık. Tabii yine STK olarak. İstanbul deklarasyonunu yayınladıktan sonra da bu işten muzdarip olan ülkelerle temasa geçmeye karar verdik.

WTO'daki hava önemli, nasıl bir hava oluştu?

Aslında WTO beklemediği bir sorunla karşılaştı. Sorun olarak görmediği bir olay bir anda büyüdü çığ gibi karşısına çıktı. Herkes şaşkındı. Sonuçta önce ABD'de "safeguard" uygulaması başlatıldı. Karar mahkeme tarafından bozulduysa da ABD uygulamayı güvenlikle ilişkilendirerek re'sen devam ettirme kararı aldı. AB ise tam bizim istediğimiz gibi olmasa da 10 katagoride 3 yıl kota uygulamasını başlattı.

Yani artık Çin sendromu bitti mi?

Evet Türkiye tekstili için Çin sendromu bitti. Bu arada atladığım bir konu var. Cenevre de Endonezya temsilcisi Çin'in yanında yer aldı. Sonra aracılığa soyundu. Çin delegasyonunun bizimle görüşmek istediğini söyledi. Onlar da öğrendi ki bu işin liderliği bizde. "Toplantı öncesinde görüşelim" dedik. Yarım saat görüştük. Kesinlikle geri adım atmayacağımızı söyledik. Bundan sonra Endonezya da savaş kaybedildiğini görünce bizim yanımızda yer aldı.

AB bize hiç inanmadı

AB işin neresinde durdu. Şu ana kadar hiç söz etmediniz.?

O zaman Pascal Lame AB'de ticaretten sorumlu Komisyon Başkanı Pascal Lame. Lame Türkiye'ye geldiğin bir gazeteci İstanbul deklarasyonunu sordu. Lame'nşin cevabı o da kadar enteresandı ki "Bu konu tartışmam bile" dedi. Yani hiç inanmadığını ortaya koyuyordu. Ancak sonuçta, Çin'in yarattığı yıkımı gördüler ve AB komisyonu duvara dayandı. Çin ile 11 Haziranda bir anlaşma yaptılar. Tam bizim istediğimiz gibi olmasa da 10 kategoride 3 yıl kota uygulamasını başlattılar.

İlk kez masada savaş kazandık

Bugünkü psikolojiniz ile ondan önceki psikolojinizi kıyaslarsanız nasıl bir değişim var?

Bir kere lideriz ve ilk kez masada kazandık. Hem iş adamlarımızın kendine güvenini sağladı. Hem de bence siyasilerin. Artık ayaklarımız sağlam basıyoruz. Artık o ezikliğimiz yok. Tüm dünyada "Türk tekstilciler arıyor" dendiğinde görüşmek istemeyen yok gibi. Bu çok önemli o kompleksi kırdık... Bundan sonra bu ilişkileri işe dönüştürmek var. Mesela Alen Gant ile görüşüyoruz. Bizim pamuk açığımız var. Ona pamuğu sizden alalım ama siz de bizim pamuğunuzdan ürettiğimiz ürünü alın dedik. Sıcak bakıyorlar.

Çin'in tekstildeki yıkıcı etkisini Türk ihracatçısı önledi

2005 yılında dünya ticaretinde tekstilde uygulanan kotaların kalkamasıyla, ABD, AB ve Türkiye dahil tüm ülkelerde bir Çin sendromunu başlamıştı. 1,5 milyar nufusu olan Çin'in muazzam işgücü sayısı ve çok ucuz işgücüyle tekstilcilerin kabusu haline gelen Çin aradan geçen sürede korkulan yıkıcı etkiyi yapamadı. Bunda İstanbul Deklarasyonu'yla yola çıkan, Dünya Ticaret Örgütü (WTO), AB ve ABD nezdinde yoğun faaliyetlerde bulunan Türk tekstilcilerinin hiç kuşkusuz çok büyük etkisi oldu. Son bir yıldır adını sıkça duyduğumuzu İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu ise bu sürecin liderliğini üstlendi. Orakçıoğlu, süreçte büyük uğraş veren Türk tekstilcilerin pozitif düşünerek, Çin'i yendiklerini, bu sayede de özgüvenlerini yeniden kazandıklarını, artık yürüyüşlerinin bile değiştiğini söyledi. Orakçıoğlu ile, İstanbul Deklarasyonu ile başlayan süreci konuştuk.



19 Eylül 2005
Pazartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya
| Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık
| Arşiv | Bilişim | Dizi

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED