|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Rumelihisarı'nda Ali Kırca ile balık yedik. Sohbetin en koyu bölümünde Mehmet Barlas yanımıza geldi ama masaya oturmadı. Meğer Ali Kırca ile kavgalıymış. Sırtını Kırca'ya dönüp, benimle konuştu. Gergindi. Belli etmemeye çalışıyordu ama onu çok iyi tanıyordum. Ne zaman gerilse gömleğinin en üst düğmesi ile oynuyordu. Ve o an eli gömleğinin en üst düğmesindeydi. Ali Kırca da elindeki çatalı balığa batırıp batırıp çıkarıyordu. Daha çok öfkeliydi. Niye bu masaya geldi diye... Çatalla yemeğe saldırı düzenlemek de onun adetiydi. Havayı dağıtmak için "Yazılarımı nasıl buluyorsun" diye sordum Mehmet Barlas'a... "Berbat Bekirciğim" dedi. "Tahterevalli'nin ortasındakiler hiç değişmiyor yorumunu yaptığın yazı çok saçmaydı" eklemesini yaptı. O anda rahatladım. Çünkü ben tahterevalli ile ilgili tek satır yazmamıştım. Tahterevalli'den son yazısında bahseden Ali Kırca'ydı. Yani sizin anlayacağınız Barlas, beni yerden yere vuruyormuş gibi görünerek aslında Ali Kırca'ya bindirme yapıyordu. Kırca kıpkırmızı olan yüzünü bana döndürüp "Sevgili Bekir, bazıları hala tahterevalli'nin ucunda oturuyor, onlar her zaman düşebilirler. Ben asla tahterevalli'nin ucuna oturmam, hep ortasındayım" dedi... Şimdi buraya kadar okuduklarınızın tamamını uydurduğumu söylersem bana kızarsınız. Ancak maalesef yukarıdakilerin hiçbiri olmadı. Yani sizin anlayacağınız ne Kırca ne de Barlas ile görüştüm. Sadece hayal gücümü kullanarak birşeyler karalamaya çalıştım, ama çok saçma oldu. Peki niye bu saçmalığı yaptım? Efendim söylemesi ayıptır Kadınca dergisinde çıkan röportaj beni acaip kıskandırdı, saçmalığımın tüm sorumlusu o.... Tuğba İzgel, ekranlarda pek fazla gözükmese de, tüm Türkiye'nin sesinden tanıdığı ünlü dublajcı Toprak Sergen ile buluşup çok ilginç bir röportaj yapmış. Ancak sıradışı bir teknikle. Tuğba, Toprak'a sormuş, sonra sandalyenin karşısına geçip Toprak olup, Toprak gibi cevap vermiş. Ve bu röportajda Toprak Sergen adına verdiği cevaplarda bir milim sapma ve yanılma yok. Toprak Sergen'in düşüncelerini ancak bu kadar anlatabilirsin. Ve belki de Toprak Sergen bile kendini bu kadar mükemmel ifade edemez. İşte gazetecilik bu... Farklı olmak, farklılığı ortaya koymak, sıradanlığı çöpe atmak... Ve sanatçılık da bu... Toprak Sergen kendisiyle röportaja gelen gazeteciye "Bana sorduğun sorulara benim adıma sen cevapla" iznini vererek farklı sanatçı ruhu taşıdığını ortaya koyuyor. Yani CD değil, AB sanatçısı kimliğini gösteriyor. Bu nedenle insanlar onu ekranda bırakın yüzünü, sadece sesini duyduğu anda bile tanıyor, unutmuyor, silmiyor. Show TV'de Haber Özel'de şöhretin zirvesine çıkıp, kısa sürede tepetaklak giden ünlüler vardı. Eşref Kolçak, Onur Mete, Ozan Orhan ve Tayfun Duygulu... Şöhret dünyası hataları ve sıradanlığı kaldırmıyor. Prof. Dr. Haluk Şahin bir Amerikalı'nın sözünü hatırlattı programda; "Dünyadaki herkes 15 dakika meşhur olacak"... Yani şöhretler dünyasında sıradan olup, üzerine bir şey koyamazsanız ve AB olmayı beceremezseniz, 15 dakikadır ünlü kalmak. Ben yazımın ilk bölümünde sıradışı hayali bir röportaj yapmak istedim beceremedim. Demek ki 15 dakikalık bir adamım!
|
|
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv Bilişim | Dizi | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |