|
|
|
Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
|
|
|
|
Başbakan Erdoğan başörtülü velileri mezuniyet törenine almayan Atatürk Üniversitesi rektörü için, "O anneyi o üniversitenin içine sokmayan, tarihine, medeniyetine saygısızlık yapmıştır" dedi. Bakan Gül ise olayı, "İlkel toplumlara yakışır" şeklinde değerlendirdi.
Atatürk Üniversitesi'nde düzenlenen mezuniyet törenine başörtülü velileri almayan Rektör Yaşar Sütbeyaz'ı sert bir şekilde eleştiren Başbakan Erdoğan, " O anneyi 'senin başörtün var' diye o üniversitenin içine sokmayan, tarihine, medeniyetine saygısız yapmıştır." dedi. NTV'de canlı yayınlanan bir programa katılan Başbakan Erdoğan ''Erzurum Üniversitesi'ndeki mezuniyet törenine, türbanlı oldukları gerekçesiyle bazı velilerin alınmaması'' konusunda tepkisinin ve ''türban konusunda bir toplumsal mutabakata ne zaman ulaşılacağının'' sorulması üzerine şöyle konuştu: ''Çok açık ve samimi bir şey söyleyelim. Bir defa o aileyi üniversiteye almayan kimse, bu milletin değerlerine saygısızlık yapmıştır. Bunu asla bir kural olarak tarif edemezler. Bir anne ki evladının mezuniyet törenine gidecek. Ve Siz kalkacaksınız o anneyi üniversiteye sokmayacaksınız. Hani annelere bu uygulama yoktu. Kendi elinde kalıyor bu iş. Toplumda mutabakat var, kurumlarda, kuruluşlardabu mutabakat yok. Sıkıntı burada. Sabırla bunu aşacağız. O kurum ve kuruluşlar da belli bir noktaya gelecek. Her zaman söylüyorum ya; ülkemde toplumsal gerilim istemiyorum. Ama bunu müşterek başarmamız lazım. O anneyi 'senin başörtün var' diye o üniversitenin içine sokmayan, tarihine, medeniyetine saygısızlık yapmıştır. 5 sene öncesine, 10 sene öncesine kadar böyle bir şey mi vardı bu ülkede. Bunların hepsi kasıtlı yapılan şeyler.'' Gül: Türkiye'deki ayıbı teşhir etti Meclis'te konuyla ilgili bir soruyu cevaplandıran Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise yaşanan olayın "Türkiye'deki ayıbı teşhir ettiğini" belirleterek insafı olmayan insanların buna bakması gerekir ve Türkiye'de ne kadar utanılacak bir manzara olduğunu görmesi gerekir" diye konuştu. Demokrasi, bireysel hak ve özgürlüklerin geliştiği, AB ile müzakerelere başlama noktasına gelinen bir ülkede yaşanan bu olayın "ancak ilkel toplumlarda karşılaşılabilecek bir davranış" olduğunu ifade eden Gül, "İnanıyorum ki bu, bazılarının gözünü açmasına, bazılarının da vicdanlarının sesini bir kez daha dinlemesine yol açar. Hükümet olarak eninde sonunda bu tip utanılacak manzaraları kaldıracağız Türkiye'de"dedi. 'Halka karşı hareket' AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Mir Dengir Fırat "halkın beğenmediği bir şeyi yapmaya kimsenin hakkı yok" diyerek Rektör Yaşar Sütbeyaz'a tepki gösterdi. Olayın değerlendirilecek bir tarafı olmadığını ve halkın zaten değerlendirdiğini belirten Fırat, gazetecilere, "Halkın bir nabzını tutun, ne diyorlar? Halka karşı bir işlem yapılabilmesi mümkün değildir. Üniversiteler de halkın üniversiteleridir" dedi. AK Parti Grup Başkanvekili Salih Kapusuz da konuyla ilgili bir soruya, "Türk milletinin en güzel şekilde değerlendireceğine inanıyorum. Zaten herkes bulunduğu görevi, millet adına yapıyor. İster siyasetçi ister bürokrat olsun herkesin asli görevi, milletin istediği gibi hareket etmek olmalıdır. Millete rağmen bir şey yapmak doğru değil" diye konuştu. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun ise "Normal bir Anadolu insanının bile başörtüsüyle üniversiteye alınmamasını tasvip etmemiz mümkün değil" dedi. Öğrencilerin ardından anneler, peki sonra! Rektör Sütbeyaz'a tepki gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcileri öğrencilerden sonra annelerine de müdahele edildiğini belirtirken, siyasiler de "yasak hani sadece simge ile sınırlıydı" diye soruyorlar. AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan, "Bizler Atatürk Üniversitesi mezunu olmaktan gurur duyuyoruz. 30 sene önce Atatürk Üniversitesi'nde okurken ne başörtüsü sorunu vardı, ne de annelerimiz geri çevrilmişti. Kışlalardaki yemin törenlerinde bile annelerin, eşlerin başörtüleri ile girmelerine izin veriyor. Törene, Anadolu usülü yemeni bağlayan bir veli bile alınmadı. Hani başörtüsü yasağı sadece siyasi simge olarak nitelenen türban takanlar içindi. Demek ki başörtüsü yasağı Anadolu usülü başörtüsü takanlar için de geçerliymiş" dedi. Annesi gelse törene alınacak mıydı? Erzurum Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz'ın Erzurum doğumlu, annesinin başörtülü, babasının ise sakallı olduğu öğrenildi. Sütbeyaz, üniversiteden yeni mezun olsaydı mezuniyet törenine annesi ve babasının girmesine izin verilmeyecekti. Sütbeyaz, Tıp Fakültesi Hastanesi'ne ve Diş Hekimliği Fakültesi kliniklerine başörtülü hastalar 'kamusal alan' olmasına rağmen girip çıkıyor. Rektörü şehit oğluna şikayet etti Atatürk Üniversitesi'nin düzenlediği mezuniyet törenine başörtülü olduğu gerekçesiyle alınmayan şehit annesi Sabire Karşı, 1996 yılında Hakkari-Yüksekova'da şehit olan oğlunun mezarı başında yaşadığı olayları anlattı. Karşı, oğlunun mezar taşını okşayarak "Yavrum, kardeşinin törenine girecektim bırakmadılar." diyerek şikayet etti. Kendilerine sahip çıkılmadığını anlatan Karşı, "Yavrum, bizleri törene aldırmayanlar utansın. Senin kemiklerin orada benimki de burda sızladı" şeklinde konuştu. Törende bulunan komutanlardan da kendilerine destek olmalarını beklediğini anlatan Karşı "Ben şehit annesiydim" dedi. Karşı Meclis Başkanı Arınç'ın kendisini aradığını özür dilediğini söyledi. Bu çifte standart bırakılmalı Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı Erzurum halkının giyim tarzının başörtüsü olduğunu belirterek, "Çocukların en mutlu günleri, rezil olmuştur. 30 sene önce Erzurumlu analar bacılar nasıl giyiniyorsa, şimdi de aynı giyiniyor. Başörtülü hastalar nasıl üniversite hastanesinde tedavi olabiliyorsa, başörtülü analar da mezuniyet törenine katılabilmelidir" dedi. Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt ise, "Olay büyük bir skandaldır. Erzurum'da bu olay her sene yaşanıyor. Hem veliler mezuniyet törenine davet ediliyor, hem de içeriye alınmıyor. Ben Diş Hekimliği Fakültesi'nde dekanlık yaptım. Başörtülü insanlar gelip muayene olabiliyordu. Bu çifte standart bırakılmalıdır artık" dedi. TİYEMDER: İnsanlık ayıbı Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Mezunları Derneği (TİYEMDER) Başkanı Selahattin Yazıcı, olayın bir insanlık ayıbı ve hak ihlali olarak değerlendirdi. Hukuken, başörtülü insanların özgürlüklerini engelleyen bir müeyyide bulunmadığını belirten Yazıcı, Yaşar Sütbeyaz'ın başörtülü anaları tören alanına sokmamakla, kendini hem savcı hem de hakim yerine koyduğunu belirterek, "Herkes kendi görev sınırları içinde kalmak zorundadır. Eğer bu kişiler bugün cezalandırılmıyorsa, bu hukukun işlememesinden kaynaklanıyor" dedi. ÖNDER: Psikolog tahlil etmeli ÖNDER Genel Sekreteri Erol Erdoğan ise Sütbeyaz'ın yaptıklarını anlatmaya ne 'üzücü' ne de 'zulüm' kelimesinin yetmediğini söyledi. Rektöre bunları yaptıran ruh halinin psikologlarca tahlil edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Sütbeyaz yaşları 50 -60'ın üzerinde olan o annelere daha yakından bakmayı denesin. Onların gözlerinin içine baksın ki belki o zaman tuhaf, azgın ruh halinden kurtularak, kalbinde bir ışık, inanç belirecektir" dedi. 'Tek tipleştirme operasyonu' İHD Yönetim Kurulu Üyesi Şaban Dayanan başörtüsüne karşı yürütülen hareketleri insan haklarına aykırı bulduklarını ifade etti. "Erzurum'da son derece onur kırıcı ve rencide edici bir olay yaşanmıştır" diyen Dayanan, "Dünyanın hiç bir ülkesinde böyle bir uygulama yoktur. Öğrencilerden sonra ailelerine de müdahale edilmeye başlandı. Bu bir tek tipleştirme operasyonudur. Kınıyoruz" dedi. Helsinki Yurtaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Murat Çelikkan ise, konuyla ilgili sorularımızı cevaplarken, "Birine zorla burka giydirmek ile zorla baş açtırma arasında hiç bir fark olmasa gerek. Türkiye de artık bu mesele sorun olmaktan çıkarak kişilerin kendi tercihlerine bırakılmalı" dedi. 'İktidar partisi sorumlu' İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği Genel Başkanı Ayhan Bilgen, Atatürk Üniversitesi'ne başörtülü annelerin alınmamasının iktidarın suçu olduğunu söyledi. Genel Merkez'de mayıs ayı insan hakları raporunu açıklayan Bilgen, "Konunun sorumlusu, üniversite kapısındaki bekçi değil, iktidar partisi ve milletvekilleridir" dedi. HÜRPARTİ Genel Başkanı Yaşar Okuyan ise açıklamasında, "irtica ile mücadele edeceğim diye, İslam ile mücadele etmeye kalkışan Cizvit papaz zihniyetlilerin, mezuniyet törenine alınmayan annelerin gözyaşlarıyla, kendi vicdanlarında boğulacaklarını" vurguladı. Sorunun arkasında YÖK var ENSAR Vakfı Başkanı Ahmet Şişman yaptığı açıklamada başörtülü annelere yapılanları kınadı. Bir rektörün hem özgürlüklerden yana çıkması, hem de başörtülüleri tören alanına sokmamasının büyük bir tezat olduğunu kaydeden Şişman, Türkiye'nin huzur içinde olmasından rahatsız olanların olduğunu belirttiği açıklamasında şunlara yer verdi: "Türkiye'de Sütbeyaz gibi rektörler YÖK'ün baskısı altındalar. Bu kişiler kendi hür iradeleriyle hareket edemiyorlar. Çünkü kendi iradeleri doğrultusunda hareket etseler o makamda kalmaları imkansız olur. Türkiye'nin birçok şehrinde mezuniyet törenleri düzenleniyor. İçlerinden bir kaç kişi çıkıp işgüzarlık yapıyor." Erzurumlu vekiller yasakçı anlayışı kınadı AK Parti Erzurum milletvekilleri, Atatürk Üniversitesi'nin mezuniyet törenine başörtülü velilerin alınmamasını "şiddetle kınadıklarını" açıkladılar. Erzurum Milletvekilleri Mustafa Ilıcalı, Muzaffer Gülyurt, Mücahit Daloğlu ve Mustafa Nuri Akbulut TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek, ortak açıklama yaptılar. Akbulut tarafından okunan açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Üniversitelerimiz, en temel insan haklarından olan din ve vicdan hürriyetine konulan birkaç saatlik yasaklarla değil, ülke kalkınmasına yapacakları katkıları ile hatırlanmalıdır. Olağanüstü dönemlerin yasakçı anlayışı, temel insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti anlayışı karşısında yok olmaya mahkumdur. Hiç kimsenin yaşanan güven ve huzur ortamını bozmaya hakkı yoktur. Bu nedenle; mezuniyet töreninde yapılan uygulamayı şiddetle kınıyor, bundan sonra yapılacak toplantılarda benzer uygulamaların yaşanmamasını diliyoruz." Arınç, şehit annesine üzüntülerini bildirdi Atatürk Üniversitesi'nde (AÜ) önceki gün oğlunun da aralarında bulunduğu öğrenciler için düzenlenen mezuniyet törenine alınmayan Sabire Karşı, "TBMM Başkanı Bülent Arınç, telefonla arayarak, üzüntümüzü paylaştığını bildirdi" dedi. 1996'da Hakkari'nin Yüksekova İlçesi'nde vatani görevini yaptığı sırada terör örgütü üyelerince şehit edilen Hasan Karşı'nın annesi Sabire Karşı, TBMM Başkanı Arınç'ın, yaşadığı üzüntüyü paylaşmak amacıyla kendisini telefonla aradığını söyledi. Karşı, Arınç'ın, görüşmelerinde, "İnşallah bundan sonra böyle bir olay olmaz. Seni içeri almayanlar utansın. Bu olay, hem şehit annesine yapılan haksızlık, hem de oğlunun başarısını görmek isteyen anneye yapılmış bir haksızlıktır" dediğini belirtti. Oğlunun mezuniyet törenine alınmadığı için çok üzüldüğünü ifade eden Karşı, "Başkan Arınç'ın beni aramasının ardından biraz rahatladım" dedi. Yazıcıoğlu: O, vatana evladını verdi, ya sen? BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, Erzurum'daki mezuniyet töreninde, başörtülü velileri üniversiteye almayan üniversite yönetimine sert tepki göstererek, "O şehit anası... Evladını vermiş vatana. Sen ne verdin?" diye sordu. Yazıcıoğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, mezuniyet töreninde, öğrenci velilerinin başlarının örtülü olması dolayısıyla üniversiteden dışarıya çıkarılmalarını kınadığını belirterek, "Bu mantıksız, insanlık dışı olayı ayıplıyor ve kınıyorum. Bu beylere sormak istiyorum: Oradaki şehit anası. Onu rencide etme hakkını nereden alıyorsun? O, evladını vermiş vatana. Sen ne verdin?" dedi. Sütbeyaz, kendini yazılı açıklamayla savundu
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz, "Devletin emirlerini yerine getirmek, devleti güçlü kılar" dedi. Sütbeyaz, Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi'nde önceki gün yapılan mezuniyet töreninde, bazı velilerin başörtülü oldukları gerekçesiyle törene alınmadığına yönelik basında yer alan haberlerle ilgili değerlendirme yaptı. Sütbeyaz, Atatürk Üniversitesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Konu münferit bir olaydır. Münferit ve provokatif bir olaydır. Art niyetli çevre-lerce, konu duygu istismarına dönüştürülmüştür. Devletin emirlerini yerine getirmek, devleti güçlü kılar. Biz de herkes de devletimizi güçlü kılmak mecburiyetindeyiz."
|
|
![]() |
|
|
|
|