AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Düşünce ile siyaset arasında fark var mıdır?

Zor bir siyasal kültürümüz var; temenniler ve gerçekler arasında çizgilerin muğlak olduğu, soyut, kavramsal, ilkesel olanın önem hiyerarşisinde altlarda yer aldığı, faydanın, çıkarın, somutun kol gezdiği bir kültürdür bu.

Belki de bu yüzden bu ülkede düşüncenin siyaset karşısında özerkliği olabileceğine ihtimal verilmez.

Her düşünce hizmet ettiği siyasi fayda ile anlaşılmaya çalışılır, daha doğrusu her fikrin siyasi bir faydaya hizmet ettiği varsayılır. Özgürlük, demokratlık bile bu fayda içinde ölçülür.

Bu ataerkil zihniyetin sularında düşünceyi merkez alarak, fayda fikrinden uzak durup ilkelerden dem vurarak kulaç atmak her zaman kolay değildir.

Bir taraftan yana olmanız beklenir sizden ya da düşünce ve yazılarınızın hangi taraftan yana olduğunu çözmeye çalışır insanlar.

Kendilerine göre bunu pek de çabuk çözerler ve rahatlarlar. Rahatladıkları andan itibaren artık ya onların adamısınızdır ya da karşı cephenin tehlikeli manipülatörü...

Siyasetin kritik anlarında, bu siyasi kültür şaha kalkar.

Önce AB macerası, demokratikleşme hamleleri, bunların etrafında yaşanan krizler, dirençler. Türkiye'nin 40'lardan sonra yeniden ürettiği Kızıl Elma dalgası, Ermeni soykırımı tartışması. Kürt sorununun kazandığı yeni görünüm, tesettür krizi, YÖK krizi bu tür kritik anları oluşturdular ve oluşturuyorlar.

Bu dönemlerde fikir üretmeye, gelişmelerin perde arkasını okumaya, ahlaki ve demokrat istikametlere işaret etmeye çalışanlar İslami ya da laik, milliyetçi ya da Kürt her kesimden, her parti yandaşından öfkeli tepkiler alırlar, aldılar, alıyorlar.

Aslında bu tepkilerde itham edilen kişiler olmuyor, kişilerin üzerinden bilgi, daha doğrusu topluma dair bilgi, farklı tavır ve soluklar oluyor.

Tehlikeli ilan edilen, manipülatör olarak kabul edilen toplumun yeni yapılanmasına, sorunları yeni bir önem sırasına tabi tutmasına, yeni siyasi ittifak ve davranışlarına ilişkin bulgular oluyor...

Aynı tepkilerde karşı görüş olarak dile getirilen, fikir üretmeye çalışanlara önerilen, onlardan talep edilen ise sezgiye başvurmak oluyor.

Ama çıplak bir sezgiye de değil, siyasete, partizanlığa bulanmış bir faydacı sezgiye başvurmak... Temennilerimi, daha doğrusu onların temennilerini gerçeklerin içine sokmam, önüne geçirmem...

Ama gerçekler değişmiyor…

Tersine bu tavırların işaret ettiği siyasi kültür ya da anlayış bu gerçekleri kesifleştiriyor.

Görmek istesek de istemesek de Türkiye bugün siyasi arenada bir sıkıntıya doğru ilerliyor.

Üstelik bu kopuş sadece siyasi değil, aynı zamanda toplumsal nitelikli.

Örselenen toplumsal mutabakatlar, ayrışan tepkiler, toplumun ve siyasetin merkezinden kopan dev parçalar…

Tüm bunlar sıradan tedbirlerle, analizlerle geçiştirilecek durumda değil. Faydacı okumalarla anlaşılacak gibi ise hiç değil.

Bir düşünürün söylediği ve bu sütunde sık kullanılan şu söz hepimizin kulağına küpe olmalı:

Bir ülkede sokaktaki insan ne tasavvur ederse, o ülkede devlet tam olarak odur…


2 Kasım 2005
Çarşamba
 
ALİ BAYRAMOĞLU
ALİ BAYRAMOĞLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED