AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Yangın daha da yayılır mı?

Paris yangını Fransa'nın diğer kentlerine de yayıldı. Günlerdir süren araçları ateşe vermeler süreklilik kazandığı gibi, belli yerlerde protestocuların ateşli silâhlara da başvurduğu görülüyor. Dün bir kişi hayatını da kaybetti eylemlerde. Bir çok Avrupa başkentinde, yönetimler, nefeslerini tutmuş, huzursuzlukların kendi sınırlarına dayanması ihtimaline karşı hazırlık yapıyorlar.

Toplumsal eylemler, kitle hareketleri, hangi sebeple meydana gelmiş olursa olsunlar, yaygınlaşırken farklı gerekçeler bulmakta zorlanmazlar. Paris'i meşaleye çeviren eylemler iki gencin polisten kaçarken cereyana çarpılması üzerine çıktı; ancak sonradan meydana gelen eylemlerin çok daha derin ve farklı sebepleri bulunuyor. Yılların birikimi sorunlar, dışlanmışlık duygusu, etnik ve dinî temelde ayrımcılığa mâruz bırakıldığı kanaati, hareketlere katılan kitlelerin sayısını artırıyor, eylemleri de yaygınlaştırıyor.

Sorunun Fransa ile sınırlı kalması, nefret dolu öfkeyi farklı kanallara akıtarak yangının orada söndürülmesi zor, ama mümkün. Yeter ki, soruna doğru teşhis konulabilsin ve iyi niyetle çözüm aranabilsin... Fransa'da yangının iki haftadır söndürülememesi elbette birden fazla sebeple yakından irtibatlı; ancak bütün sebeplerin bağlı olduğu ana-sebebin ıskalanması vahim bir durum.

Fransa epey bir süredir 'liderlik' sıkıntısı çekiyor. Politikacılar çeşitli etkiler altında şaşkına dönmüş toplumlarını doğru istikamete sevk etmekte âciz kalıyorlar... Sert çıkışı liderlik sanan, nefretini üzerlerine kustuğu yığınlara öfke tetiklediğini fark edemeyen kifayetsiz muhterisler günü belirliyor Fransa'da. Her çıkışlarının yeni öfke sağanaklarına yol açtığını da göremiyor onlar...

Sadece Fransa'nın değil bütün Avrupa'nın oturup üzerinde düşünmesi gereken temel soru şudur: Çoğu Afrika'nın kuzeyinden, birkaç nesildir Fransa'da yaşayan ailelerin çocuklarını akıl almaz yıkıcılıkta eylemlere yönelten temel sebep nedir? Bu sorunun çok yönlü ve birden fazla cevabı var; ancak hepsinin etrafında birleştiği esas gerçeğe bakmalıyız.

Her vatandaşına 'eşitlik', 'özgürlük' ve 'adalet' vaat eden Fransız sistemi, toplumunun bir kesitini teşkil eden 'Müslüman' kökenlilere hiç de eşit, özgür ve âdil davranmıyor. Bu da, kendini en fazla, dinî temelde ayrılıkçı uygulamalarda belli ediyor. Eğitim sistemi, basit bahanelerle, din temelinde dışlayıcılık yapıyor sözgelimi. Fransa'nın AB üyesi olmak isteyen Türkiye'ye olumsuz tavır sergilemesi bile, aynı kitleler tarafından dinî temelde 'hasmane' bir davranış olarak görülüyorsa şaşırmamak gerekiyor.

Kitle hareketlerini fitilleyen çok çeşitli sebeplerden biri, tarih boyunca, dinî temelli rahatsızlıklar olmuştu. Biraz da 'anakronik' bir anlayışa sahip olan bugünün Fransa'sının yöneticileri, Ortaçağ mantığını hortlatarak, ülkelerini, bir kısım vatandaşı için, öfke ve nefretin odağı haline dönüştürdüler. Kurtuluş, daha 'çağa uygun' ve kitleleri rahatlatacak tedbirler almaktan geçiyor. Gücünü hisseden öfkeli yığınları yatıştıracak en önemli unsur o öfkeyi fitilleyen esas sebebi ortadan kaldırmaktır çünkü...

Paris'i yakan, Fransa'nın öteki kentlerini uyutmayan kitle hareketlerinin başka Avrupa ülkelerine yayılmasını kimse istemez elbette; o sebeple de sıkıntının Fransa'dayken tecrit edilip akılcı tedbirlerle çözüme kavuşturulması herkesin lehinedir.

Ülkelerini iyi yönetemeyen liderler bunu başarabilecekler mi? Bugünün sorusu işte budur.


« Geri Dön

8 Kasım 2005
Salı
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED