T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 2 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Kimse inkâr etmesin, Türkiye'de bir 'devlette bölünmüşlük' görüntüsü var. Sivil ile asker birbirine ters bakmak üzere konumlanmış gibi. Askerin içini bilmiyoruz, ama siviller kendi içinde de bölük pörçük. Böyle bölünmüş bir devlet manzarasından 'kolektif akıl' değil, çıksa çıksa ülkemize kem gözle bakanların yararlanabileceği zaaf ortamı çıkar. Türkiye'nin yakın tarihi bu zaafımızın sonucu kayıplarla dolu. Aynı yakın tarihte bu bölünmüşlük görüntüsünü sona erdirme fırsatı birkaç kez ele geçti; ancak etraftan gelen tepkiler yüzünden girişimler akamete uğradı. Sivil-asker çekişmesinin illâ devam etmesi gerekiyormuş gibi bir hava her tarafa egemen. Oysa hiç de öyle değil. Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) ile siyasî iktidarları oluşturan kadroların beşerî kaynaklarına bakılsa görülecek, iki kesim de birbirine tıpatıp benzeyen ortamların ürünü. TSK, kaynak olarak, Anadolu'dan veya büyük kentlerin çevre mahallelerinden yararlanıyor; siyaset de öyle... Başbakan Tayyip Erdoğan Kasımpaşalı'ysa, yeni atanan Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt da komşu mahalle Eyüp'ten... Aynı mahalleden, hatta aynı apartmandan, subay da çıkıyor, milletvekili de... Sözün kısası şu: Asker ve sivil, ülkemizde, birbirine ters konuşlanmayı 'tuhaf' kılan ortak özellikler taşıyorlar... Org. Büyükanıt'ın, Yüksek Askeri Şura (YAŞ) beklenmeden, hükümet tasarrufuyla, Genelkurmay Başkanlığı'na atanması bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir gelişme. Gazetecilerle son görüşmesinde, Başbakan Erdoğan, "Büyükanıt Paşa hakkında söylenti dolaştıranlar ile bizler hakkında ortaya atılan ipe sapa gelmez iddiaları çıkaranlar hep aynı çevre" demiş ve atamanın hiç sorunsuz gerçekleşeceğini açıkça söylemişti. Genelkurmay Başkanlığı atamayla gelinen bir devlet görevi. Atama mekanizması, anayasada, askerler neredeyse bütünüyle mekanizma dışında bırakılarak siyasî iradeye üstünlük verecek biçimde oluşturulmuş. Bunu da doğal karşılamak gerekiyor; sonuçta o makama gelen kişi görevi boyunca karargâhı kadar siyasî otoriteyle de içiçe çalışacak. Anayasa, bunu düşünerek, Genelkurmay Başkanı'nın atanmasında seçilmişleri her aşamada söz sahibi kılmış... Kimse kendisini yanıltmasın: İktidar ufak bir tereddüt yaşasaydı, YAŞ'ı beklemeden Genelkurmay Başkanlığına getirmek bir yana, süreci Org. Büyükanıt'ın emekli olmasıyla sonuçlanacak biçimde yönetebilirdi. Bu sütunda birkaç kez yazdığımız üzere, Ak Parti hükümeti, askerî hiyerarşi üzerinde siyasî tercihte bulunmayı hiç düşünmedi. Konunun ele alınış biçimi, Org. Büyükanıt'ın omuzlarına, seleflerinin taşıdığından çok daha büyük bir ağırlık yüklüyor. Birileri, sürecin en başından itibaren, Org. Büyükanıt'a bir askerden daha öte bir misyon yükledi. Oysa, Genelkurmay Başkanlığı bir siyasî güç veya bir parti değil, devlet içindeki işbölümünün bir parçası; dolayısıyla yasal görev sınırlarını zorlamak istemeyen bir Genelkurmay Başkanı, siyasî bir misyon yerine getiremez. O misyonun peşine düşecek bir Genelkurmay Başkanı, yasal görevlerini ihmal etmeyi göze almadan o misyonu yerine getiremez. Hükümetin çok açık tercih belirtmesiyle böyle bir ortamda görevine atanan Org. Büyükanıt'tan, dışarıdan bakana kendini hemen belli eden 'devlette bölünmüşlük' manzarasına son verecek bir kararlılık göstermesini beklersek çok fazla bir umuda mı kapılmış oluruz? Asker-sivil ilişkilerini demokratik ülkelerdeki sınırlar içine çekecek, 'kolektif akıl'ın bir parçası olarak ülkenin temel hedeflerine doğru yürümeyi yeğleyecek bir Genelkurmay Başkanı olabilir Org. Büyükanıt... Ülkemiz üzerindeki kem gözlerin oyununu bozacak tek yol budur çünkü. Devlete hizmette sınır vardır; bunu bir anlayabilsek...
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |