T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

"Damadın gelini beklemesi gibi..."

"Hiçbir ülke İsrail'e ahlak dersi veremez. İsrail, binlerce yıllık Yahudi geleneğinin bir parçası olan en yüksek ahlaki değerlere bağlı" diyor İsrail Başbakanı. O ahlakın ne olduğunu biliyoruz biz. Bütün insanlık biliyor. O ahlakı, önceki gün Kana'da bir kez daha gördük. 37 çocuğun tüyler ürperten görüntüleriyle gördük. O ahlakı Cenin'de gördük. Küçücük bir alana tonlarca bomba yağdırılırken gördük. Onlarca insan diri diri toprağa gömülürken gördük. Sabra-Şatilla'da gördük. Masum insanlar boğazlanırken gördük. O ahlakı, gözleri görmeyen, felçli Ahmet Yasin'i füzelerle parçalarken gördük. Babasının arkasına sığınan çocuk kurşunlanırken gördük. Taş atan çocukların kolları kırılırken gördük. Evinin önünde oynayan kız çocuğu kurşun yağmuruna tutulurken gördük. Sınıfında ders dinleyen çocuk kafasından vurulurken gördük. Bir halk, aç susuz bırakılırken, her gün bombalanırken, her şeyi çalınırken, evleri yağmalanırken gördük. Kentler, kasabalar harabeye döndürülürken gördük. O ahlakı, hahamlar çocuk ölümlerine fetva verirken gördük. Zeytin ağaçları yok edilirken gördük. Onlarca yıldır Filistin'de, Lübnan'da her gün görüyoruz. Dünyanın her yerinde suikastlerle, cinayetlerle, entrikalarla görüyoruz. Nazilerden öğrendikleri yöntemleri uygularken gördük. O ahlakı, hiçbir meşruiyeti olmayan, hiçbir ahlakı olmayan, hiçbir sınırı olmayan, dokunulmazlık sarhoşluğu ile azgınlaşan bir devletin küstahlıklarıyla gördük, görüyoruz.

Teröre karşı savaşıyormuş, ayakta kalmak için savaşıyormuş, kendi halkını korumak için savaşıyormuş! Bu palavralara inanan kimse yok. Boşuna nefeslerini tüketmesinler. Bütün insanlık, taşkın bir devleti, kontrol altına alınması gereken bir devleti, terör devletini sorguluyor. Bu büyü bir gün bozulacak. Bu dokunulmazlık zırhı bir gün çatlayacak. O zaman Amerika, füzeler, saldırganlıklar, ölçüsüzlükler, korku salmalar para etmeyecek. Bugün Ortadoğu'da dolaylı askeri gücünüz olan rejimler para etmeyecek. Kitlesel öfkeyi ne İsrail, ne ABD ne de bölgedeki rejimler kontrol edebilecek.

Bu coğrafya, yüzyıllar sonra en büyük uyanışını gerçekleştiriyor. Haçlı savaşlarından sonraki en acımasız saldırılarla yüzleşiyor, tarihi rolünü yeniden üstlenmenin ilk adımlarını atıyor. Bugün yıkım gibi görünen, bugün kaos gibi görünen, bugün yenilgi gibi görünen her şey aslında bir direniş dalgasının, değişimin, özgürleşmenin sarsıntıları.

Hizbullah onlara göre bir örgüt. Onlara göre terörist. Bir avuç militan. Ama 20 gündür bir avuç insanı aşıp bir adım ilerleyemiyorlar. Sivilleri katletmekten, alçaklıktan başka bir şey yapamıyorlar. Bu bir avuç insan dokunulmazlık büyüsünü paramparça ediyor. Amerika'ya, İsrail'e, İngiltere'ye ve onların arkasında saf tutan dünyayla karşı onurlu bir savaş veriyor. Bir avuç insan, Ortadoğu'nun en güçlü ordusu haline geliyor.

Üç haftadır İsrail askerleriyle savaşan Hizbullah savaşçısının; "Onların silahlarına bir bakın bir de bizdeki silahlara. Onları nasıl mağlup ettik? İşte bu Allah'ın bir sırrıdır. Bu, savaşçıyla Allah arasında bir olaydır. Bir damadın gelini beklemesi gibi biz de savaşı bekliyoruz!" sözlerinden ders çıkartsınlar! Hizbullah'ı geçseler bile karşılarında başkalarını bulacaklar.

Unutanlar için hatırlatalım: CIA eski Başkanı James Woosley; Amerika'nın "Dördüncü Dünya Savaşı"nda olduğunu söylemişti. Soğuk Savaş'ın "3. Dünya Savaşı" olarak tanımlayan Woosley, "4. Dünya Savaşı'nın 1. ve 2. dünya savaşlarından çok daha uzun süreceği"ni belirtmişti. ABD'li General Wesley Clark, ABD'nin 2001 yılında hazırladığı plana dikkat çekip, Pentagon'dan bir yetkilinin; "Evet Irak'a gireceğiz. Ancak daha fazlası var. Beş yıllık bir plan hazırlandı. Toplam yedi ülke var: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, İran, Somali ve Sudan" şeklindeki sözlerini aktarmıştı.

Herkes bunun bölgesel bir savaşın ilk adımları olduğunu biliyor. Hizbullah savaşı olmadığını biliyor. Lübnan'a, Suriye'ye ve bütün bölgeye yönelik hedefleri biliyor. ABD ve İsrail'in savaşı Suriye topraklarına yayacağını biliyor. Suriye ordusu, İran Devrim Muhafızları bu yüzden en üst düzeyde alarma geçirildi. İsrail bu yüzden Suriye sınırlarını bombalıyor. Suriye'den Lübnan'a silah taşıyan her araç vurulacakmış ama Suriye'ye savaş açma niyetleri yokmuş. Yani; "ben Suriye topraklarında saldıracağım, Şam cevap vermesin" demek bu!

Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi, İsrail'in Yeni Ortadoğu Planı, Avrupa'nın Ortadoğu politikaları.. İstedikleri kadar proje uygulasınlar. İstedikleri kadar harita çizsinler. İstedikleri kadar rejim değiştirsinler. İstedikleri kadar etnik çatışma çıkarsınlar. Lübnan'ı iç savaşa sürüklesinler, Irak'ı bölsünler, Suriye'yi parçalasınlar, İran'ı dize getirsinler, Türkiye'yi istikrarsızlaştırsınlar. Hepsi hüsranla bitecek. Bu bölge kendi haritasını çizecek, kendi yolunu çizecek. Ve, yüzyıllardır bu toprakları ezen, sömüren, yağmalayan, kanla yoğuran uğursuzluk, bir daha geri dönmemecesine çekip gidecek.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi