T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 2 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Siyasi sınırlardan daha çok ekonomik sınırların önem kazandığı bir dünyada, hangi alanda faaliyet gösterirse göstersin, bütün kurum ve kuruluşların, zamanın ritmini yakalamak için, kendilerini yeniden konumlandırmaları ve yeni stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Ticari ve ticari olmayan kuruluşların başarısında, pazarlardan aldıkları pay kadar insanların gönlünde tuttukları yerin de büyük önemi vardır. Kuruluşların ürettikleri ürün ve hizmetleri pazarlara ulaştırmanın yolu, onları satın alacak ya da onlardan yararlanacak olanların gönüllerinden geçer. İnsanların gönüllerinde sağlam bir yeri olmayan kurum ve kuruluşların, ürettiği ürün ve hizmetlerin, hem ulusal hem de uluslararası pazarlardan kalıcı bir pay almaları mümkün değildir. Ekonomik ya da kültürel ürün ve hizmetlerin pazarlanmasında strateji, pazarlardan önce gönüllere girmek olmalıdır. Ürettikleri ürün ve hizmetlerle Anadolu insanının gönlünde vazgeçlimez bir yer tutan girişimcilerin toplandığı MÜSİAD'ın Gebze Şubesi'nin Gebze Ticaret Odası'nda düzenlediği panelde "Avrupa Birliği sürecinde giderek hızlanan rekabete ayak uydurmada, ekonominin omurgasını oluşturan aile şirketlerinin yeniden konumlandırılması ve yeni strateji arayışları"nı ele aldık. Bölge gazetesi, Marmara, Mavi, Tutku, Şahin ve Sahra bölgesel radyolarıyla Gebzelilerin gönlüne girmeyi başarmış, Şube Başkanı Kaşif Şahinkesen'in yönettiği panele benimle birlikte yönetim uzmanı Şaban Kızıldağ katıldı. Anadolu girişimcileri, ürettikleri ürün ve hizmetlerle, bütün insanlığın gönlünde sağlam bir yer tutabilmek için, Türk, İslam ve Batı dünyası yanında Hindistan ve Çin'le stratejik ortaklık yapmada, kendilerini yeniden konumlandırmaktadırlar. Anadolu insanı, siyasi sınırların değil, ekonomik sınırların önem kazandığının bilincindedir. O dünya pazarlarındaki konumunu sağlamlaştırmak için, Batı işletmelerinin rekabet gücünden şikayet etmiyor, onları aşacak yeniden yapılanma stratejileri geliştirmeye çalışıyor. Açıklık içinde, katılımı özendiren ve paylaşımında dengesizlikleri önleyen Anadolu kültüründe olumsuzluklardan daha çok olumluluklar üzerinde yoğunlaşma yeğlenir. Anadolu insanının kültüründe olumsuzluğa yer yoktur. İster farkında olunsun, isterse olunmasın, olumlulukları büyütenler başarılara, olumsuzlukları büyütenler de başarısızlıklara yeni boyutlar kazandırırlar. Ekonomikya da kültürel her alanda olumlu düşünenler, sorunların çözümlerini kolaylaştırırken, olumsuz düşünenler de zorlaştırırlar. Olumlu düşünmeyi özendiren kültürlerde her soruna bir çözüm bulunurken, olumsuzluğun biryaşama biçimine dönüştüğü kültürlerde ise, her çözümde bir sorun aranır. Kurum ve kuruluşlar, kendilerine yoğuran kültüre göre, hedeflerine ulaşmada karşılarına çıkan dağları aştıkları gibi, düz ovada ilerlemekte güçlük de çekebilirler. Gönüllerle birlikte pazarlarda da sağlam bir yer tutacak kurum ve kuruluşlar, ürettikleri ürün ve hizmetlerle güzelliği arayanlardır. Kurum ve kuruluşlarıyla güzelliğin ulaşılmaz örneklerini verenler, dünyanın en uzak yerlerinde olsa da onu bulanlardır. Gönülleri ele geçiren güzelliğin vatanı olmaz.
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |