T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 AĞUSTOS 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Resul TOSUN

BM can çekişiyor, Hizbullah yaşıyor

Sünni bir Müslümanım. Neden Sünni olduğumu bilerek Ehl-i Sünnet'i tercih eden biriyim. Ehl-i Sünnet ile Şia arasındaki farka yeterince vakıfım.

İran İslam Cumhuriyeti'nin anayasasını okudum. Benim İslami anlayışımı yansıtmadığı için de -dış politika maddeleri hariç- beğenmedim, eleştirdim.

Lübnan'daki Hizbullah'a da Şii olması hasebiyle aynı şekilde yaklaştım. Aklı duygularına hakim biri olduğum için Şia'yı beğenmemek bazılarında olduğu gibi nefrete dönüşmedi.

Şia'yı, İran'ı, Hizbullah isimli oluşumu tasvip etmediğim halde yıllardır da takdir ettiğimi belirtmeden geçemeyeceğim.

Mesela, İran'ın takip ettiği politika -Ahmedi- nejad'ın bazı uçuk mesajları hariç- tam bir bağımsız devlet politikası. Türk Cumhuriyetlerinde bile İran'ın Türkiye'den daha itibarlı olduğunu söylemek bu konuda yeterli olur zannediyorum. Şimdi ise aynı itibarı Ortadoğu'da sağlamanın eşiğine gelmiş durumda.

Afganistan ve Irak'ın işgali bölgede İran'ı güçlendirmiştir. İran'ın en önemli rakipleri böylece bertaraf edilmiştir. Irak'ta demokrasi denemesi İran'ı daha da güçlendirmiş ve Irak üzerinde daha etkin hale getirmiştir. Abbasilerden bu yana Irak ilk kez Şia'nın güçlü olduğu bir döneme girmiştir. (Şia'nın Irak'ta işgale direnmemesi ve İran'ın Irak işgali konusunda yeterince tepki vermemesi ve en önemlisi ABD'nin attığı her adımda İran'ın daha güçlü hale gelmesi İran'nın politik başarısı mı yoksa ABD'nin hesaplarının tutmaması mı ona siz karar verin!!!)

ABD destekli Lübnan saldırıları karşısında Hizbullah'ın takip ettiği politika ve direniş ise Arap halkındaki Şia nefretini sevgiye dönüştürmekte, dolayısıyla İran'ın gücüne güç, itibarına itibar katmaktadır.

Herkes biliyor ki Lübnan'daki savaş, İsrail'in Lübnan'a sıradan bir saldırısı değil ABD'nin İran'a karşı yürüttüğü dolaylı bir savaştır. Kaçırılan birkaç İsrail askeri işin sadece bahanesi olmuştur.

Lübnan harabeye dönmüş ve dünyanın gözü önünde bir katliam yaşanmaktadır. Kendi görevlileri öldürüldüğü halde daha dün Kana'da 37 çocuk toptan katledildiği halde sıradan bir kınama dahi yapamayan BM ve benzeri uluslararası örgütlere karşı sadece Hizbullah (ya da İran) bu saldırılara karşı fiilen direnmektedir. İşte bu direniş bütün dünyanın takdirini toplamaktadır. Lübnan'a yapılan saldırı ne kadar nefret ekiyorsa o saldırıya karşı direnenler de o kadar takdir toplamaktadır. Hizbullah bu savaşı kaybetse bile kazandığı itibar onu yeniden diriltecek güçtedir.

Hristiyan bir Arab Hizbullah bayrağı sallayacak kadar Hizbulah'ı takdir ediyorsa Müslümanlar mezhep ayrımını bir kenara bırakıp Hizbullah'ı takdir etmekten başka ne yapar ki?!

Geçenlerde bir Arap televizyonunda meşhur İslam alimi Ramazan el-Buti (Şiilere karşı ilmi mücadele vermiş bir Sünni ilim adamıdır) konuşuyordu. "Hizbullah'ı desteklemek Şia'nın propagandası olur diye düşünmeyin sakın, Hizbullah şu anda tüm dünya Müslümanları adına işgale karşı direniş sergiliyor" diyor ve uzun uzun dua ediyordu.

Amerika'nın İsrail eliyle yürüttüğü Lübnan savaşının hedefi terörist ilan ettiği Hizbullah'ı imha etmek. Ben şöyle hafızamı kontrol ediyorum, İsrail işgaline karşı direnişi dışında bir terör eylemi hatırlamıyorum. Aksine Hizbullah zaman zaman İsrail'in bile görüşmelere oturduğu anlaşma yaptığı Lübnan meclisinde milletvekilleri, hükümette bakanları bulunan bir örgüt.

Hizbullah'ın terör örgütü ilan edilmesi, İran'ın desteğinden kaynaklanıyor. ABD İran dahil bazı ülkeleri terörist ilan ettiği için o ülkelere yakın olanlar da haliyle terörist oluyor. Hele İsrail'e karşı direniyorsa terörist olması için yeterli gerekçe fazlasıyla var demektir.

Terörün her çeşidi lanetlenmelidir. Devlet eliyle yapılanı da örgüt eliyle yapılanı da fert eliyle yapılanı da. Ama terör de iyi tarif edilmelidir. Tek taraflı terör ilanıyla bir yere varılmaz, varılmıyor.

Onun için de ABD'nin terörist ilanı ne İran'ı ne de başkasını suçlamaya yetmiyor. Aksine ABD'nin Lübnan'da yaşanan vahşet karşısındaki taraflı tutumu ile Batı ülkelerinin savaşı destekleyen tavır ve sessizliği bol bol ABD ve batı nefreti ekiyor.

Evet ABD, AB, BM ve diğer uluslararası örgütler can çekişirken Hizbullah yaşıyor.

Sahi BM böylesi gözler önünde cereyan eden bir katliamda bile bir işe yaramıyorsa niçin vardır? Ya da var mıdır?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi