T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 AĞUSTOS 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv
  Favorilere Ekle
  Giriş sayfası yap

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Zaman forma giyme zamanı

Bilgilerin, hizmetlerin, ürünlerin ve girişimcilerin sınır tanımadan serbestçe dolaştıığ bir dünyada, bütün işletmelerin uluslararası rekabette üstünlük kazanabilmek için, yukarıdan aşağıya yeniden yapılanmaları gerekir. İster bilgi, ister ürün, isterse de hizmet üretsinler, işletmelerin dünyadaki gelişmelere uyum sağlayabilmeleri, ordu benzeri yönetim yapılardan, futbol takımı benzeri yönetim yapılarına kaymalarına bağlıdır.

Türk işletmelerinin uluslararası pazarlara açılması seksenli yılların ilk yarısında başladı. O yıllara kadar Türkiye'deki bütün işletmeler hammadde, pazar ve enerji yönünden büyük ölçüde devlete dayanmak zorundaydılar. Devletin ekonomik ve kültürel yapıdaki ağırlığıyla,bütün işletmeler ordu gibi, hiyerarşik ve katı kurallarla yönetilen kamu kuruluşlarına dönüşmüşlerdi. Dünya pazarlarına açılma, işletme yapılarındaköklü değişikliklere yol açtı. Artık hiçbir işletmede dayatmacı yönetimlere yer yok.

Faiz odaklı klasik bankacılık ile ticaret ağırlıklı katılım bankacılığı alanında geniş bilgi ve tecrübe sahibi Fehmi Akın ve Türkiye'de "Takım Halinde Öğrenme"nin öncülüğünü yapan Dr. Osman Bayraktar'la "şirketlerde üniformaya karşı formayı öne çıkaran yönetim yapıları"nın önemini tartıştık. Son yıllarda büyük bir uluslararası sermayenin geldiği Türkiye'de, yenilik yapma ve verimliliği artırmada, ordu gibi örgütlenen işletmelerin, atılım yapmaları mümkün değildir.

Bir futbol takımı gibi örgütlenen işletmelerde sınırları belirlenmiş kesin, görev ve sorumluluk tanımları yoktur. Maliyetleri düşürmek ve satışları artırmak ister pazarlama, ister üretim, ister insan kaynakları, isterse de finansman bölümlerinde çalışsın, bir işletmede çalışan herkesin ana görevidir. Hangi kademede çalışırsa çalışsın, bir işletmede hiç kimse, giderleri azaltmak, gelirleri artırmak ve müşterilerin gönlünü kazanmak "benim işim değildir" diyemez.

Üniformadan daha çok formaya ağırlık veren işletmelerde, birbirinden kesin sınırlarla ayrılmış bölümler, görevleri katı kurallara bağlanmış müdürler değil, işletmeyi bir bütün olarak gören, parçalardan önce bütünün verimliliğini artırmak için çalışan liderler ve onların takımları vardır. Liderlerin yönetiminde takımlar, bilgi akışına kazandırdıkları hızla, karar alma süreçlerine katılarak, işletmenin başarısında önemli bir görev ve sorumluluk yüklenirler.

Liderlerin öncülüğünde takımların verimlilik ve yenilikte yarıştığı işletmelerde, duvarsız ve kapısız bir çalışma ortamı oluşur. Kapalı kapılar arkasında oturan bölüm yöneticilerinin olmadığı bir işletmede, bütün çalışanlar işini en güzel bir biçimde yaptıkları gibi, kimse kimsenin elini tutmadığı ve yolunu kesmediği için, her bölümde büyük bir güç ve sinerji patlaması olur.

Yönetmekten daha çok yol ve yön gösteren takım liderlerinin önde olduğu işletmelerde çalışanlar arasındaki yardımlaşma ve dayanışma doruk noktasına ulaşır.

Duvarsız ve kapısız bir çalışma ortamı oluşturan işletmelerden çalışanlar işin bir ucundan değil, bütün uçlarından tutarlar.

Geleceğin başarılı işletmeleri işlerini iyi yapanlar değil, iyi işleri yapanlar olacaktır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi