T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 10 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Independent: BM'de sadece çene yapılıyor

İngiliz basınında bugün, İsrail'in Lübnan saldırıları, ABD'de Kasım ayındaki ara seçimler öncesi düzenlenen ön seçimler ve 6 yıl önce kırık bir şişeyle yaralanıp ölen Damilola Taylor'ın davasının sonucu başlıkları öne çıktı.

Bugünkü kapak sayfasını da İsrail Lübnan krizine ayıran Independent, "Savaş, savaş, savaş: İsrail, operasyonunu genişleterek binlerce askerini Lübnan'da daha içerilere gönderiyor. Plan 1982'deki işgalin izlerini taşıyor. Çene, çene, çene: BM'de çatışmaları durduracak bir karar üzerinde görüşmeler çökme noktasına geldi. 29 günün ardından İngiltere ve ABD hala acil ateşkes çağrısı yapmayı reddediyor" ifadelerini kullandı.

BBC'nin Türkçe internet sitesinde yer alan basın özetlerine göre, İngiliz gazetelerinde, 6 yıl önce kırık bir şişeyle yaralanan ve ardından ölen 10 yaşındaki Damilola Taylor'ın davasının sonucu geniş yer buldu.

Times gazetesi haberi, "Onun için dua ediyoruz. Artık rahat uyuyabilir" başlığı altında, "Üç dava ve ölümünün üzerinden 6 yıl geçtikten sonra, yargılanan iki kardeş kasıtsız adam öldürmekten suçlu bulundu" şeklinde aktardı.

Daily Telegraph ise, "Damilola'nın ailesi için sonunda adalet" başlığı altında, küçük çocuğun ailesinin mahkemenin kararından duyduğu memnuniyeti anlatıyor ve suçlu bulunan iki kardeşin cezasının iki hafta içinde açıklanacağını yazdı.

Guardian gazetesi de BM'den bir karar çıkması umudunun azaldığını yazdı. Gazete 'Uzman Görüşü' başlıklı bölümünde ise Kraliyet Silahlı Kuvvetler Enstitüsü'nden Amyas Godfrey'nin bir yazısına yer verdi.

"Yanlış silahlar, yanlış hedefler" başlıklı yazı özetle şöyle: "İsrail'in operasyonu üçüncü haftasındayken, ülke liderleri tamamen imha edememiş olsalar da Hizbullah'a ciddi bir darbe vurmuş olmayı umuyorlardı. Askeri ününü, iki cephede, üç orduyu, yedi günde yenmekle kazanan bir ülke için bu savaşın bir aydır sürmesi pek de olağan değil. Sorun, normal taktiklerin ve silahların bir direniş grubuyla mücadelede fazla işe yaramaması. Eğer düşman savaşçılar sivillerse, direniş halk içine girdiyse, siz de aynı çevrede olmalı, onların arasında yer almalısınız. İsrail, Lübnan'a 30 bin asker daha gönderiyor. Ordu doğru taktikler yerine, askeri gücüyle Hizbullah'ı vurmak isteyecektir. Bu Hizbullah'ın eline koz vermektir. Direnişçilerin toprağı, belli bir bölgesi yoktur. Hizbullah Lübnan'ın her yerinde savaşabilir. Hizbullah İsrail'i daha büyük bir kara savaşına çekerse bu İsrail için felaket olabilir."

"İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ DE ARTIK TEHLİKEDE"

Yine Guardian'da bir makalesi yayınlanan yazar ve akademisyen Ahmed Semih Halidi, yazısında, "Bu savaşta varlığı tehlike altında olan İsrail değil Lübnan. Savaş dengesiz güçler arasında oluyor. Bir tarafta en gelişmiş savaş araç gereciyle donanmış, sayısı 650 bine kadar çıkan eğitimli askeri olan dev bir nükleer güç, karşısında ise ikinci el silahlara sahip, sayısı 5 bin civarındaki üçüncü dünyanın bir gerilla grubu. İkinci grubun birincisine bir tehdit oluşturabileceğini düşünmek en iyi anlamıyla komik, en kötü anlamıyla ise samimiyetsiz bir düşünce. Hizbullah'ın, sivilleri hedef aldığı söylenen saldırılarında ölenlerin sayısı, İsrail'in defalarca tekrarlanan 'hataları' sonucunda ölenlerle kıyaslanamaz bile. Burada oran her 3 İsrailliye karşı 100 Lübnanlı. İsrail'in amacı sınır güvenliği değil. Amaçları, Lübnan'da yeni bir düzen yerleştirerek, sadece bu ülkede değil, Filistin ve Müslüman dünyasında direnişi yok edebilmek" ifadelerine yer verdi.

Ahmed Semih Halidi, İsrail'in tutumunun yeni olmadığını, benzer taktiklerin 1948'deki Filistin savaşında ve 1978, 1982 ve 1996'da Lübnan'da uygulandığını yazdığı yazısını şöyle noktaladı: "Gerçek şu ki, bugün artık Lübnan'ın varlığı tehdit altında. Bu savaşla İsrail, varlığını güvence altına almak yerine, uzun vadede güvenliğini daha da tehlike altına soktu."

ABD'de Kasım ayındaki ara seçimler öncesi düzenlenen ön seçimlerde büyük bir yenilgi alan Demokrat Senatör Joe Lieberman ve Amerikan siyaseti de gazetelerin geniş yer verdiği bir başka konu.

Independent gazetesi başyazısına, "Seçim manzarasını değiştiren yenilgi" başlığını attı. "Lieberman'ın aldığı yenilgi Amerikan siyasetindeki bir dönüm noktası" görüşünü savunan Independent, "Irak savaşına yüksek sesle verdiği destek Joe Lieberman'ın Senato adaylığına mal oldu. Lieberman bu savaşta öyle bir 'amigo' haline geldi ki, istifa etmesi ya da görevden alınması durumunda Savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in koltuğu için onun adı geçiyordu. Yapılan ön seçim, Irak konusunda bir referandum haline geldi. Sonuçlar, Connecticut'taki seçmenin savaş karşıtlığının, Lieberman'ın tüm diğer özelliklerini değersiz kıldığını gösterdi. Ayrıca bu sonuçlar, ABD'deki tüm siyasetçiler, ama özellikle de Demokratlar için Irak savaşına destek vermenin siyas3 bir yük olduğunu ortaya koydu" yorumuna yer verdi.

Financial Times gazetesi bugün Türkiye'de ekonomi ve piyasaları değerlendirdiği bir yazıya yer verdi. Vincent Boland imzalı yazıda gazete, Mayıs ve Haziran aylarında ekonomideki dalgalanma ve istikrarsızlığı atlatan Türkiye'nin bu 'mini krizin' ardından toparlanmaya başladığını belirtti.

  • LONDRA (İHA)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi