T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 AĞUSTOS 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  İnsan Kaynakları
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Sanlı SARIALİOĞLU

Mösyö şaşırdın mı?

Tigana her geçen gün bize daha çok benzemeye başladı. Bakın şu söylediklerine "Geriden çok uzun paslarla oynadık. Kanatlardan inemedik, ortalar yapamadık. Rakip kale önünde yetersiz kaldık" Buyrun bakalım, hocamız yine şikayete başladı. Mösyö sen tek patron değil misin? Takımının uzun paslarla oynamasını istemiyorsan, bunu uygulattıracak olan sensin. Ne o yoksa futbolcularına söylediklerini yaptıramıyor musun? Seni takmıyorlar mı?

Vestel Manisa maçındaki kötü oyunun hesabını ben önce futbolcularından değil, senden sorarım. Rakip kale önünde etkili olamıyorsan bunun nedenlerini ara bul, çözümünü ortaya koy. Sana bunun için milyon dolarlar veriliyor. Be mubarek durmadan ağlıyorsun. Yönetim her isteğini gerçekleştirdi. Tek aksama Ze Roberto'da yaşandı. Onun da yerine bir başka yabancı mutlaka alınacaktır. Biraz da kolları sen sıvasan, takımı toparlasan nasıl olur acaba. Israrla "Bobo, Bobo" dedin, kulübede yanı başından ayırmıyorsun. O zaman neden kalmasını istedin.

Sana geçen sezon toz kondurmadık. Kredin artık bitti. Top şimdi sende. Taça atmaya kalkma bizi o kadar saf sanma. İşte görüyorsun, sol kanat, Baki, Üzülmez ikilisiyle yürümüyor. O zaman bu isimlerde inat etmeyeceksin. İbrahim Toraman'dan da sağ kanat oyuncusu yaratamazsın. Başka alternatifler bulacak, İbrahim Akın'ı Serdar'ı kazanmaya çalışacaksın.

Çift santrforlu sistemde tıkanıklıklar yaşanıyorsa, son Dünya Kupası'nda da uygulanan 4-2-3-1 veya 4-4-1-1 gibi tek santraforlu uygulamaları deneyeceksin. Hocam problemleri sen çözeceksin. Bu nedenle o koltukta oturuyor.


Haydi İnönü'ye

İlk hafta Kartal için kabus. Peki bu, herşeyin sonu demek mi? Komik olmayalım. Süper Kupa maçından sonra nasıl "Aman ha havalara girmeyin, herşeyi güllük gülistanlık görmeyin" dediysem şimdi de "Bu takım bir daha bu kadar kötü oynamaz" diyorum. Lig koca bir maraton ve daha işin ilk basamağındayız. Kaliteli bir sol orta saha mutlaka alınacak. Bu bölgede Delgado, Kleberson ve Koray da var. Ayrıca genç Burak umut saçıyor. Bu oyuncularla son derece etkili bir kumanda merkezinin oluşacağına inanıyorum. Runje güven veriyor. Çift stoper Gökhan Zan, İbrahim Toraman Milli Takım düzeyinde oyuncular. Nobre'nin büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Kısacası hemen karamsarlığa kapılmak saçmalık.

Bu sezon öncelikli hedef zirveden kopmamak olmalıdır. En kısa sürede gerçekleştirilecek kaliteli bir yabancı transferi ve ocakta yapılacak bir iki takviye ile bu kadro hedefine ulaşabilir.

Şimdi en büyük görev Beşiktaşlı taraftara düşüyor. Onların kulüplerine ne denli gönülden bağlı olduklarını biliyorum. Özellikle de zor günlerde hemen takımlarına sahip çıkarlar. O zaman haydi marş marş doğru İnönü'ye.


Küfür müfettişleri

İki yılda 1253 holigan yakalanmış. İyi güzel de, bunlara ne gibi cezalar verilmiş, bunlar stadlardan ne kadar süre uzaklaştırılmış. Boş sorularla uğraşmayalım. Memleketimizde her şey yapanın yanına kâr kalıyor. Futbol Federasyonumuz yeni küfür cezalarını açıkladı. (10-250) milyar para cezası, 3 puan silinme, vs. Buraya kadar heşey tamam. Peki biri bana bu küfürün nasıl ölçüleceğini lütfen açıklayabilir mi? Teraziyle mi tartılacak? "Kilosu şu kadardan işte şu kadar mı" denilecek. Veya süreye mi bakılacak, kronometre mi tutulacak?

Şimdi sıkı durun. Bunun tespitini küfür müfettişleri yapacakmış. İşte size yeni bir meslek dalı daha. İşiniz nedir? Efendim bendiniz küfür müfettişiyim! Çok güzel bakalım daha neler göreceğiz. Bakın size söyleyeyim; Küfür edenleri, şiddete başvuranları tribünden çekip almadığınız ve en ağır biçimde cezalandırmadığınız sürece bu iş sürer gider. Zavallı çiçeği burnunda müfettişler de kukla durumuna düşer.


Yattara neredesin!

Trabzonspor'u Kayserispor karşısında şaşkınlıkla izledim. Bin kere hayret. Bu kadar da kötü oynanır mı? Kuşkusuz, gerçek Trabzonspor bu değil. Bir an önce toparlanılmalı, yoksa tren kaçar.

Gözlerimiz elbette öncelikle Marcelinho'daydı. Daha dün bir bugün iki. Brezilyalı oyuncunun elinde sihirli değnek yok ya... Son derece berbat bir orkestrada onun sivrilmesi olanaksızdı. Kimse merak etmesin, Marcelinho önümüzdeki haftalarda maçlara damgasını vurur. Ancak asıl önemli olan diğer oyuncuların performansı. Özellikle de şu Yattara beni çıldırtıyor. Adam anormal yetenekli ve kulübede. Oyuna girdikten sonra da ara ki bulasın. Ben hocada kabahat bulmam. Önceki antrenörleri de Yattara'yı sık sık kızağa çekiyorlardı. Gineli aynanın karşısına geçip şöyle bir kendine bakacak. Yoksa ayakları yerden kesilir.

Bugün Trabzonspor için çok önemli. İkinci Güney Kıbrıs faciasını hiçbirimiz yaşamak istemiyoruz. Yalnız Yattara değil, tüm futbolcular bunu böyle bilip hesaplarını ona göre yapsınlar.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi