T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 HAZİRAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Herşey yerli yerinde, Terörle Mücadele Yasası ilerliyor

Danıştay cinayeti tartışmaları devam ediyor. Bol bol çetelerden söz ederek ama hiçbir şey yapmayarak.

Gerçek bağlantıları ve destekçileri bir türlü bulunamayan hain örgütleri, bağımsız, yarı bağımsız, bağlantılı, bağlantısız çeteleri konuşuyoruz.

Konuşmak parayla değil. Kimseye de hiçbir sorumluluk yüklemiyor nasılsa.

Bu arada Terörle Mücadele Yasası ilerliyor. Yaşamımızla ilgili şu an en somut şey o.

Çünkü yeni yasaklar, somut cezalar getiriyor. Zaten zar zor kullanılan birçok özgürlüğün başına bela kesilmeye hazırlanıyor.

Danıştay cinayetinde şeriatçı parmağı arayıp devleti ve devlet içindeki resmi-sivil çeteleri aklamaya çalışanlar da, bu işin içinde 'millici', 'milliyetçi' vesaire odakları arayanlar da bu konuda hemfikir.

İki kesimden de ses seda çıkmıyor bu konuda. Terörle Mücadele Yasası ve getirilmek istenen yasaklarla ilgili.

Öyle bir iki yüzlülük ki inanması zor.

İki kesim de zannediyor ki, bu yasa çıkınca ve özgürleşme yolunda zar zor atılan bazı adımlar geri alınınca Danıştay cinayeti vesilesiyle ağız dalaşına dönüştürülen kronik meselelerimiz bitecek.

Şeriat, laiklik, cumhuriyet, demokrasi tartışmaları, Kürt sorunu vesaire tatlıya bağlanacak. O beklenen büyük uzlaşma gündeme gelecek.

Belki de hakikaten böyle düşünüyorlar. Böyle düşünenler var...

Farketmez, belki de böyle düşünen bürokratik odakların bu taleplerini bu vesileyle kabullenip, yaprağın kıpırdamadığı sütliman bir memlekette meselelerin halledilebileceğine inanıyorlar. Kim bilir?

Hakikaten, muhalefetsiz, farklı seslerin çıkmadığı, hatta hiç sesin çıkmadığı bir toplumu düşlüyor olabilirler.

İster arzulayarak ister mecbur kalarak yapsınlar hiç farketmez. Oylarını aldıkları insanların özgürleşme taleplerini bir kenara bırakıp, onlara ihanet ederek yapıyorlar bunu...

Terörle Mücadele Yasası denilen, ama aslında Özgürlüklerle Mücadele Yasası olarak tarihe düşülecek bir kara metni çıkarmak için çalışıyorlar.

Memleketimizin istikrara ihtiyacı olduğu muhakkak. Çeteler, karanlık ilişkiler, siyasi cinayetler, devletin illegal faaliyetleri istikrarlı bir şekilde devam ediyor.

Bu istikrarın korunabilmesi için gerekli olan yasaklara tapınma muhafazakarlığı da öyle.

Bazı konularda siyasi iktidarlarla memleketin canına okuyan bürokratik odaklar birbirleriyle çekişebiliyor. Kabul.

Buna çıkar çatışması diyorlar. Erk kavgası diyorlar. Kadrolaşma çekişmesi diyenler de var.

Ama iş temel meselelere gelince bürokratik odaklarla siyasi kadroların nasıl da muazzam bir uzlaşı içinde oldukları ortaya çıkıyor.

Oysa Avrupa Birliği üyeliği yolunda atılmaya çalışılan küçük adımlar nasıl da umut dağıtmıştı insanlara. İleriye daha heyecanla bakmaya, beklentilerini yüksetmeye başlamışlardı. Hesap kitap yapıyorlardı kendi çaplarında.

Oysa şu anda bu heyecandan eser bile yok. Ülkemiz insanları, yasakları yükseltmenin peşine takılmış, bürokrasinin doymak bilmez taleplerini karşılayarak onunla uzlaşma (yanlış) hesapları için çabalayan siyasi kadroların yetersizliği karşısında karamsarlığına karamsarlık katıyor.

Sık sık çıkarılan yapay krizlerin bedelini ödemek de ona düşüyor. Malıyla, canıyla, ruh sağlığıyla...

Bol bol konuşulduğu halde çeteler hakkında hiçbir şey yapılmadığını görüyor. Hatta, neredeyse kendi kendini çözmüş Şemdinli Çetesi olayında hükümetin, işi kapatmak için gösterdiği kararlılığı takip ediyor.

Yolsuzlukların, devlet eliyle zenginleşme, zenginleştirme olgusunun aynen devam ettiğini de görüyor.

Bir yandan da AB'den uyarılar gelmeye devam ediyor:

"Reformlara devam edin. Daha işin başındasınız. Çeteler meselesini halledin. (Adını bile veriyorlar. Şemdinli meselesini hukukun üstünlüğü çerçevesinde halledin diyorlar) Askerin siyasi hayata müdahalesini önlemek için adımlar adın."

Her şey yerli yerinde duruyor. Çeteler, çetelerin ardındaki güçler, geçmişte çeteleri şu ya da bu amaçla kullanmış olan eski yetkililer. Halihazırda işbaşında olan yetkililer. Çetelerin elemanları.

Terörle Mücadele Yasası ise ilerliyor.

Bu ne yaman inattır, bu ne ilkel reflekstir böyle.

Bir yandan milletin gözünün içine bakarak, "Biz terörle mücadelenin yasaklarla yürümeyeceğini biliyoruz, özgürlüklere âşığız" deyip, bir yandan da -Meclis'te, o yasaklara karşı çıkacaklarını söyleyerek oylarını aldıkları insanları temsilen oturan- vekillere dönüp, "devam" diyorlar.

Terörle Mücadele Yasası ilerliyor.

İlerlesin bakalım.

İlerleyen yasakların o yasakları ilerletenleri ilerlettiğini şimdiye kadar hiç gören olmadı...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi