T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| E K O N O M İ | 5 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
|
Merkez Bankası mektebinde yetiştik
Piyasaların siyasiler yerine, kendilerine kulak vermesini isteyen Merkez Bankası'nın yeni patronu Durmuş Yılmaz, istikrarın sağlanacağından emin
Yılmaz, piyasalarda oluşan yeni durumun Türkiye'ye has olmadığını bildiklerini dünyada bir değişim yaşandığını söylüyor. Pazar sabahı İstanbul'da gazetecilerle kahvaltı yapan MB'nin yeni Başkanı Yılmaz, bugünkü çalkantılı ortamın çok daha ağır hallerini daha önce yaşadıklarını belirtirken son haftalardaki mesaisinin de gece 23'lere kadar uzadığını da söylemeden edemiyor. "Merkez Bankası mektebinde yetiştiğimiz için özerkliği korumak konusundaki tavrımız sürer." diyen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, eski başkan Süreyya Serdengeçti ile politik duruşlarının farklı olmasına rağmen piyasalara karşı duruşlarının aynı olduğunu söylüyor Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte siyasi tartışmaları da değerlendiren Yılmaz, bu tartışmaları veri olarak kabil ettiklerini karar alırken bunları yok saymadıklarını söyledi. Enflasyon hedefin tutmamasının sebeplerinin iyi tesbit edilmesi halinde MB'nin kredibilitesinin azalmak yerine artırabileceğine dikkat çekti EN BÜYÜK RİSK REFORM YORGUNLUĞU Dövizdeki dalgalanmanın bu seviyelerde kalması durumunda bunun piyasaları olumlu etkileyeceğini belirten Yılmaz, hükümetin reformları sürdürmekte olduğunu ve devam etmesi gerektiğini, en büyük riskin ise hükümette reform yorgunluğunun başgöstermesi olacağını söyledi. STRESİ BAHÇEMDEKİ ÇİÇEKLERLE ATIYORUM Medyanın kendisi hakkında yaptığı haberleri de üstü kapalı eleştiren Yılmaz, ayakkabıların kapı önünde çıkarıldığı ve düzensiz olduğu şeklinde verilen haberleri olumlu karşılamadığını söyledi. Yılmaz, piyasalarda yaşanan kriz ortamlarında çıkan stresi bahçesinde toprakla uğraşarak atıyor. Bahçesinde ekilen ortanca çiçeklerin bakımını yaparak rahatladığını belirten Yılmaz, evinden memnun. Ancak konutun yapılması ile yeni yerine geçmeyi de düşünüyor.
ABD'de çok çalışan Türk pilota iş yok Avrupa'da bir pilot ayda ortalama 50-60 saat uçarken, Türkiye'de bu rakam 110 saat. Geçenlerde bir gazetede yer alan haberde, bir kaptan pilot 110 saat uçuşun yurtdışında dezavantaj olarak görüldüğünü belirterek şöyle diyor: "Geçtiğimiz günlerde bir pilot arkadaşımız ABD'de bir şirkete iş başvurusunda bulundu ve mülakata çağrıldı. Mülakatta 'ayda kaç saat uçarsınız?' diye bir soru sormuşlar. O da Türkiye'de nasıl çalışıyorsa onu dikkate alarak '110 saat demiş'. ABD'li şirketin cevabı "Kusura bakmayın biz sizi işe alamayız. Biz sosyal hayatı olan, kendisi ile barışık pilotlar arıyoruz. ayda 110 saat uçan bir pilot sosyal bir varlık olmaktan çıkıp psikopat olur, tehlike saçar' olmuş." Ali Sabancı acemi işadamı oldu! Türkiye'de çalışma hayatının nasıl olduğunu gösteren güzel bir örnek olduğu için Ali Sabancı ile yapılan röportaj'dan bir bölüm aktarmak istiyorum. Batı'da bir profesyonele her ay maaşını vereceksin, ama bir de yıl sonu, karlılığa ilişkin bir şey vereceksin. Biz bunu yaptık. Personele bunu anlatırken, biri parmak kaldırdı ve şöyle soru sordu: "Ali Bey siz 35 yaşında acemi bir işadamı olduğunuz için mi istemediğimiz bir şeyi veriyorsunuz?" Dedim ki, "Hayır. Çünkü adil olanı bu. O kadar haksızlık olmuş ki, insanlar şüpheyle bakıyorlar."
|
![]()
| |||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |