T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fikri AKYÜZ

Bu ismi duydukça utanıyorum..

30'lu yıllarda yayımlanan ve kadrosunda Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör gibi Tek Parti İdeolojisi'nin teorisyenliğini yapanların şekillendiği "Kadro" dergisinin başımıza ne belalar sardığını bilmeden, başımızın belalardan kurtulması çok zordur.

Ki, bu dergiye 50'li yıllarda Metin Toker, Kurtul Altuğ, Mehmet Ali Kışlalı'nın "biçimlendiği" Akis dergisini; 60'lı yıllarda İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Mümtaz Soysal, Hasan Cemal (Hasan Cemal nedamet getirdi ve iyi de etti..) ve Doğan Avcıoğlu'nun "konuşlandığı" Devrim gazetesi ve Yön dergisini; 80'li yıllarda Doğu Perinçek'in çıkardığı "2000'e Doğru" isimli dergiyi de eklemek gerekiyor. ("2000'e Doğru" dergisi gerçekten 2000'e doğru yol alırken çıkıyordu. Şimdi 2000'lerdeyiz ve inanıyorum ki Doğu Perinçek yakın bir zamanda "ulusalcı" kadrosuyla birlikte geriye yönelerek "1930'a Doğru" isimli bir dergi çıkaracaktır!)

Bu kişiler, haleflerini öylesine etki altına almışlardır ki, liberal-muhafazakar demokrasiden rahatsızlık duyacak kadar "gerillaperver", açık toplumdan iğrenecek kadar "militan demokrat"tırlar. İşte bu "halefler", temel hak ve özgürlükleri yerle yeksan eden yargı kararlarına istinaden "Yargı'dan Son Nokta.." manşetini atabiliyorlar. Öyle ya, Tocqueville, J.J.Rousseau, Montesqueu, Locke gibi insanlar düşünce adamı değildiler ve sanki onlar "son nokta" nın ne olduğunu bilmeyecek kadar imla kılavuzundan habersizdiler!

Ve bilmiyorlar ki, bir toplumda çarşaflı da, peçeli de, göbeği açık da olacaktır. Hatta "baldırı çıplak" insanlar da olacaktır. Bunun gibi, bu memlekette viski içen de, zemzem suyu içen de, kımız içen de olacaktır. Hatta, kan kusup kızılcık şerbeti içen de olacaktır! Bu kişilerin vatanseverlik anlayışları, Türkiye-İsviçre maçında, "maçı kim alır?" şeklindeki bir soruya "biz alırız.." diye cevap veren Romanyalı Hagi'nin kadın soydaşlarına jest olsun diye Laleli'deki otellerde cinsî, pardon millî hissiyatını arz edenleri alkışlayacak denli sakattır.

Atatürkçülüğü, yükselmenin "katalizör"ü, yerinde kalmanın "sübap"ı olarak gören bu "sibop zihniyet" elit olmadan elitizme methiye düzmüş, cin olmadan adam çarpmaya çalışmıştır. Uzay'a bir Türk gönderememiş olsak da uzaya gidecek Türk'e "Gökmen" ya da "Uçman" ismini bularak başımızın göğe ereceğini zannetmiştir. "Bank Of The Tank"larda murahhas azalık kapmanın yolunun Sincan'da tank yürütmekten geçtiğini düşünüp, dövize çevrilebilir mevduat hesabı misali ranta çevrilebilir kaos ortamının defterini tutmuşlardır.

O kadar ki bu kişiler, "Atatürk İhtilali" isimli kitabında resmen ve alenen "Öz Türk olmayanların, Türk vatanında bir hakkı vardır; o da hizmetçi ve köle olmaktır.." cümlesini sarf eden Cumhuriyet'in ilk Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt adına "Büyük Hukuk Ödülü" tertip ettiler. Adnan Menderes ve iki bakanının darağacına gönderilmesi hususunda "hukuki mütalaa" veren Sıddık Sami Onar'ın adını İstanbul Hukuk Fakültesi'nin amfisine isim olarak vermekten sıkılmadılar.

Van Üniversitesi, Şemdinli, Danıştay cinayeti gibi davalarda bu kişilerin "dahli" var mıdır yok mudur, bilemiyorum. Ancak, bu davalar karşısında bazı odakların ve bazı yayın organlarının tutumları, Kadro dergisinin sayfalarından "fışkıran" bürokratik seçkincilik cerahatinin tipik yansımalarıdır.

Asıl fecaat, Ardahan'ın Damal ilçesinde Atatürk'ün siluetinin görüldüğü dağda koyun otlatan köylüyü CHP'li bir milletvekilinin suçlamasaydı. Oysa Atatürk'ün, "gölgemin yansıdığı dağda hayvan otlatmayan köylü efendimizdir.." dediğini sanmıyorum! Ama Atatürk, bu feciliği gördükten sonra eminim ki içinden şunu diyordur: "Gölge etmeyin, başka ihsan istemem.."!


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi