T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 5 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
|
Bugün yine "ağır" konulardan uzaklaşıp "ıvır zıvır şeyler" den söz edeceğim. Ne yapayım, "ağır konulardan gına geldi" desem yalan değil. Aslına bakacak olursanız "konular" demek doğru değil; çünkü altı üstü tek bir "ağır" konu var, yani "rejim sorunu"! Geçen haftanın dikkatimini çeken "ıvır zıvır şeyler"inden ilki, "Mide ilacı patlaması" haber başlığı ile medyaya düşen ilginç bir gelişmeydi. SSK'lıların serbest eczanelerden ilaç almasına ilişkin düzenlemenin uygulamaya konduğundan bugüne "Pariet" adlı mide ilacının satışı bir yılda 207 kat artmış. İlk bakışka insana "ıvır zıvır şeyler"den birisi gibi görünüyor ama, konuya hakim uzmanlar bu inanılmaz artışın rasyonel açıklamasını gayet güzel yapıyorlardı: Meğerse, edinilmesi önceleri "ilgili uzman doktorun reçete yazması" şartına bağlı olan "Pariet" gibi bazı ilaçlar yeni düzenlemede bu şartın kaldırılması üzerine her isteyenin ulaşabileceği hale gelmişti. İstanbul Eczacı Odası'ndan Ferda Göçener, "Pariet" ve benzeri ilaçların satışında gözlenen bu patlamanın sırrının "özel pazarlama yöntemlerinde" saklı olduğunu söylüyordu. Yanlış anlaşılmasın; SSK'lıların (da) ilaçlarını serbest eczanelerden temin edebilmesine imkan sağlanması tabii ki çok yerinde bir düzenlemeydi. Ama görünen o ki, bu hayırlı düzenleme de -hemen her alanda olduğu gibi- kendi "çetesini" gecikmeden yaratmayı iyi becermişti. "Devletin bir amaç değil bir araç haline sokulması" şeklindeki -yine hayırlı- dileğin taze bir "alaturka yorumu" ile daha karşı karşıya değil miydik?
"Reçetesiz ilaç satışı" meselesi önemli sorunlarımızdan birisi. Bu sorun sadece insan sağlığına ilişkin ilaçları ilgilendirmiyor. "Tarım ilaçları" söz konusu olunca da aynı sorunla karşılaşıyoruz. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin bu konuda şöyle diyordu: "Türkiye, tarım ilaçlarını reçetesiz satan dünyanın nadir ülkelerinden birisi. Yani denetimsiz bir ilaç söz konusu. Bu ilaçlar yerinde ve zamanında kullanılmadığı sürece insan sağlığı üzerinde çok ciddi sakıncalar doğuruyor." Başkan bu açıklamayı son günlerde bir kez daha karşılaştığımız "İhraç edemediğimiz zehirli ürünü içeride satıyoruz" haberleri dolayısıyla yapıyordu. "Devlet"in üzerine düşen görevi savsakladığı bir başka örnek ile karşı karşıyaydık. Peki bu denetimsiz tarım ilacı kullanımı -hakkında yıllardır yazılıp çizilmesine rağmen- niçin sürüp gidiyor? "Devlet" büyük bölümü ithal edilen bu ilaçların kimler vasıtasıyla kimlere dağıtıldığını denetleyemeyecek kadar "zayıf" mı? Yoksa bu alanda da mı "çeteler" faaliyette? Yoksa "devlet", gelecek nesillerin "ilaç kalıntılı tarım ürünleri"yle beslenmesinde -açıklanması sakıncalı- birtakım yararlar mı görüyor? Bir "devlet" bu kadarcık işin altından da kalkamıyorsa "Ne yapayım ben böyle devleti!" desek haksız mıyız?
Düne kadar dikkat etmemişim; "bire aldığı Tekel'in içki bölümünü üçe satınca" dikkatimi çekti. Güzel ticaret doğrusu... Tekel'in içki bölümünü "bire alıp üçe satan" şirketin adının "Mey İçki" olduğu düne kadar dikkatimi çekmemişti. Oysa görüyorsunuz, dikkat çekmeyecek türden bir ad değil bu. Şirketin adı "Mey" ve "İçki" sözcükleri yan yana getirilerek oluşturulmuş. "Tekrarda fayda vardır" diye düşünülmüş olsa gerek! Devir teslim töreninde "Mey İçki"nin Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Doğan önemli açıklamalar yapmış. (Evet o Hüsnü Doğan, yani "Yetim Hüsnü". Kimin nereyi yönetebileceği hakkında laf etmeyi aklımızdan bile geçirmeyiz ama bu yönetim bana yine de şaşırtıcı geldi!) Doğan şöyle diyor: "Şirkete 292 milyon dolarlık teklif vermiştik ama Mey'in bize maliyeti 320-322 milyon dolara çıktı. (...) Bu anlaşmayla şirketin değeri 900 milyon dolar olarak belirlendi. Satıştan elde ettiğimiz 810 milyon doları çarşamba günü peşin olarak aldık. Satışla ilgili olarak gerekli tüm izinler alındı." Ne güzel; 292 milyon dolara (iki yıl önce) al, 30 milyon dolar kadar harcama yap ve şirketin (hem de tamamını değil, yüzde 90'ını) 810 milyon dolara satıp peşin parayı kasaya koy.... Alışverişin böylesini kim sevmez... Zavallı Tekel, zavallı "Tekel'in içki bölü- mü".... Bu alışverişe şahit olduktan sonra o içmesin de kim içsin şimdi!
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |