T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Ayakkabı

Genelkurmay ayakkabının tekini attı, günlerdir gözüme uyku girmiyor...

Adamın biri üst katında geceleri çalışan bir kadının oturduğu bir apartmanda yaşarmış... Kira ucuz olmasa kadının işten döndüğü sırada yaptığı gürültüden duyduğu rahatsızlık yüzünden evden çıkacak... Defalarca kadını uyarmış, apartman yöneticisine şikâyet etmiş, nâfile... Sonunda, kendini kadının döndüğü saatte uyumaya alıştırmış adam... Bir hışım kapıdan giriyor, üzerindekileri bile çıkarmadan kendini yatağa atıyor, önce bir tekini sonra diğerini olmak şartıyla ayakkabılarını fırlatıyormuş kadın... Adam da o dakikada gözlerini kapatıp uyuyormuş...

Bir gün aşağı kattaki komşusunun uyarısını hatırlayacağı tutmuş kadının, ama ayakkabısının tekini çıkarıp yere fırlattıktan sonra... Ertesi günü adamı işyerinde gözleri şiş görenler şaşırmışlar. Adam, "Sabaha kadar ayakkabının öteki tekini de fırlatmasını beklediğim için gözüme uyku girmedi" demiş...

'Atabeyler çetesi' adıyla anılan oluşumla ilgili Genelkurmay açıklaması benim üzerimde teki fırlatılmış ayakkabı etkisi yaptı. Açıklamada, yakaladığı asker kişiler hakkında Emniyet'in Genelkurmay'ı zamanında bilgilendirmediği, olayın gazetelerden öğrenildiği serzenişi yer alıyor; buna karşılık olayın kendisiyle ilgili hiçbir değerlendirmeye yer verilmiyor...

Gazetelerde çıkanları ihbar kabul etmiş Genelkurmay ve üç askerî personeli Askerî Ceza Kanununa göre yargılamak üzere tutuklayıp cezaevine koymuş... Açıklamada bu bilgi de bulunuyor. Kamuoyunun dikkati yoğunlaşmışken, kısa da olsa olayın kendisiyle ilgili bilgi verilseydi, açıklamadan sonra da süregiden spekülasyonların önüne geçilmiş olurdu.

Sabah'taki haberde sözgelimi, serzenişin altı çizildikten sonra, "Açıklamada, operasyonlarda tutuklanan askerî personele sahip çıkılmazken, bunlarla ilgili gerekli adlî süreç için düğmeye basıldığı" belirtiliyor...

Radikal'den Murat Yetkin olayı yakından izleyenlerden... Dün, farklı bir konuyu işlerken bile Genelkurmay açıklamasına değinmeden edememiş. Okuyalım:

"Dün Genelkurmay Başkanlığı'nın Eryaman olayına ilişkin ilk açıklaması geldi. Daha önce Emniyet Sözcüsü İsmail Çalışkan, gözaltına alınanlar arasında asker olduğunu anlar anlamaz askeri makamlara bilgi verildiğini söylemişti. Genelkurmay ise, kendilerinin olaydan ilk bilgisinin gazete haberleri yoluyla olduğunu, ancak o arada bütün ayrıntıların medyaya sızdırıldığını söyledi. Her iki açıklamanın da doğruyu tam olarak yansıttığını varsaymamız gerekiyor. Bu durumda ise gözaltına alınanların kimlik tespitinin, gazeteci hesabına göre, 15-16 saat kadar sürmüş olması gerekiyor.

"Genelkurmay açıklaması bunun yanı sıra, bir yüzbaşı ve iki astsubayın askeri malzeme gizleme ve zimmete geçirme suçlamasıyla tutuklandığına da açıklık getiriyor. Ancak bu açıklama, o askerler ve sivillerin ordu malzemesi silahlarla birlikte Eryaman'daki evde ne aradıkları ve ne yapmaya çalıştıkları sorusuna henüz yanıt vermiyor; soruşturma sürüyor demekle yetiniyor."

Açıklama, belli ki, onun üzerinde de fırlatılan tek ayakkabı etkisi yapmış...

Çete, Emniyet'in ilgi alanına bir imzasız e-mail ile girmiş; bazı gazetelere olayla ilgili ayrıntılar Genelkurmay önünde randevulaşarak verilmiş...

Enis Berberoğlu, durumu değerlendirirken, Hürriyet'te, "Genelkurmay'ın önünde güvenlik kameraları var, tezgâhı kuranlar kayda geçmişlerdir, bekleyelim" dedi ilk gün; dün ise daha ilginç bir tespitte bulundu: "Çeteler sadece yasal iktidarın değil ve fakat Türk Silahlı Kuvvetleri'nin emir-komuta zincirinin de düşmanı. Demek ki tehdit aslında demokratik rejime! Dolayısıyla siyasi otoritenin mantar gibi bitip aynı hızla yakalanan çeteler için askeri suçlaması abesle iştigal. Aksine ortak düşmana karşı komutanlarla işbirliğine gitmesi çok daha akılcı olur."

Konuya en farklı yaklaşım Zaman yazarı Mustafa Ünal'dan geldi. Okuyalım: "Anlayabildiğim kadarıyla içeride bir güç -adına rahatlıkla derin devlet diyebilirsiniz- provokasyonları önlemeye, su almaya başlayan geminin batmasını ve tehlikeli sulara sürüklenmesini engellemeye çalışıyor. Çetelere karşı operasyonları bu kapsamda değerlendirmek mümkün..."

Gazeteci meraklı ve zihni sürekli sorularla dolu kişidir; konuya el atan bütün meslektaşlar, hakkında fazla bilgi sahibi olmadıkları bir konuda el yordamıyla görüş açıklamaya çalışıyorlar. Benim de yaptığım o. Bu yüzden, çeteleşmeyi derin devlete bağlayan olduğu gibi, çetelerden kurtulma operasyonunu derin devletin kâr hanesine yazan da çıkıyor...

Ayakkabının ikinci teki atılsa hepimiz rahatlayacağız...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi