Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv
Favorilere Ekle
Giriş sayfası yap

Yeni Şafak'ta Ara

TBMM'ye gelen tasarı, teklif ve KHK'lerde yeterince etkin olamamaktan yakınan AB Uyum Komisyonu'nun, Başkan Yaşar Yakış'ın hazırladığı ve AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik'in de imzasının bulunduğu bir yasa teklifiyle AB İşleri Komisyonu ismini alarak, daha geniş yetkilerle donatılması gündeme geldi.

AB müzakerelerinin başlamasının arifesinde AB Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış, arkasına AK Parti Grup yönetimini de alarak, komisyonun adını değiştererek, yetkilerini artıracak bir yasa teklifi hazırlayıp Meclis Başkanlığı'na sundu.

Teklif yasalaşırsa komisyonun adı Avrupa Birliği İşleri Komisyonu olacak, müktesebatın uyumu açısından Genel Kurul öncesinde son sözün söylendiği bir yer haline gelecek.

AB Uyum Komisyonu Başkanı, AK Parti Düzce Milletvekili Yaşar Yakış, AK Parti Grup Yönetiminin de onay verdiği bir yasa teklifini Meclis Başkanlığı'na iletti.

Yakış'ın hazırladığı, TBMM'de Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Kurulmasına Dair Yasa Teklifinde, AK Parti Grup Başkanvekili Faruk Çelik, AB Uyum Komisyonu Başkan Vekili Ali Rıza Alaboyun ile AB Uyum Komisyonu Sözcüsü Öner Gülyeşil'in de imzaları bulunuyor.

AB Uyum Komisyonu, AB'ye ilişkin gelişmeleri takip etmek ve TBMM'ye sunulmuş tasarı ve tekliflerin AB mevzuatına uygunluğunu incelemek üzere 15.4.2003'te yasayla kurulmuştu. Ancak "esas" komisyon olarak birçok tasarı ve teklifi görüşemeyen komisyonda, yıllardır bunun sıkıntısı yaşanmış, hatta bunun aşılması için komisyon üyeleri yasa teklifi de hazırlamıştı. Ancak bunca zamandır teklif yasalaştırılamadığı için sıkıntılar halen sürüyor.

Kuruluş yasası uyarınca komisyonun ihtisas komisyonlarına görüş sunan bir tali komisyon gibi çalışmasından yakınılan teklifte, bu nedenle ihtisas komisyonunun AB uyumu için kabul edilen bir metni, sunulan görüşü kabul etmek zorunda olmaması nedeniyle isabetli bir yöntem izlenmediğinden de şikayet edildi.

3 YILDIR AZ SAYIDA TASARI VE TEKLİF KOMİSYONA GELDİ

AB Uyum Komisyonu'nun gerektiğinde tali komisyondan da gelecek "görüş sunulması" talebini karşılamak durumunda olduğu vurgulanan teklif gerekçesinde, "Komisyona havale edilen tasarı veya teklifler, komisyonun kuruluşundan bu yana son derece sınırlı kalmıştır. Türkiye'nin AB ile müzakere sürecine başlamış olması tüm yasaların parlamentodan AB mevzuatına uyumlu çıkmasını elzem kılmaktadır. Bu itibarla yasaların komisyonun önüne gelmesinde özel kurallar belirlenmesini gerekmektedir" denildi.

AB ÜLKELERİNDE TÜRKİYEDEKİ YETKİLERİ ZAYIF DEĞİL

Adı ne olursa olsun AB üyesi veya aday ülkelerin her birisinde benzeri komisyonların bulunduğu, ancak "hiçbirisindeki AB Komisyonunun Türkiye'deki kadar zayıf yetkilerle donatılmadığı" vurgulanan teklifte, "Ülkemizin AB'ye yönelişinin de ciddi olduğu düşünülerek parlamentomuzun çalışma yöntemlerini de değiştirmek ve AB ülkelerindekiyle uyumlu hale getirmek de dahil olmak üzere her türlü önlemi almak yine Türkiye'ye düşmektedir" denildi.

AB'DE, YASAMA İLE YÜRÜTME ARASINDA KÖPRÜ GÖREVİ VAR

AB işlerinde Uzmanlaşmış Organlar Konferansı'nın (COSAC) üye üylkelerdeki AB komisyonlarına ilişkin çeşitli kurallar getirdiği belirtilen teklifte, bu tür komisyonların AB ile ilgili her konuda üçlü bir işleve sahip oldukları ve yasama ile yürütme arasında köprü görevi üstlendiklerinin görüleceği kaydedildi.

Teklif gerekçesinde, "Türkiye, öteki ülkelerin özenle uyduğu bu kurala da uymamış olmaktadır. AB uyum sürecinin hızlandırılması ve sorunsuz biçimde yürütülebilmesi için, Türkiye'deki AB Uyum Komisyonu'nun da AB'ye üye ve aday ülkelerdekine benzer biçimde düzenlenmesi gerekir" denildi.

MECLİS'TE "AB İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ" DE KURULACAK

Teklif bu haliyle yasalaşırsa, Avrupa Birliği İşleri Komisyonu kurulacak ve AB ile ilgili gelişmeleri izleyecek olan komisyon, esas komisyon olma imkanı da elde edecek.

AB İşleri Komisyonu üyeleri aynı zamanda Karma Parlamento Komisyonu üyesi de olabilecek. Ancak teklifin geçici maddesi uyarınca, 22. Dönem Karma Parlamento Komisyonu üyeleri dönem sonuna kadar bu görevini sürdürecek ve bu konuda değişiklik genel seçimler sonrası oluşacak yeni Meclis'te geçerli olacak.

Bütün yasa tasarısı ve teklifleri AB İşleri Komisyonu'na da sevkedilecek ve diğer komisyonların üzerinde çalışmayı tamamladığı tasarı, teklif ve KHK'ler bu komisyonunun önüne gelerek nihai olarak AB uyumu açısından incelenecek. Ayrıca komisyona sekreterya desteğinin sağlanması amacıyla TBMM Genel Sekreterliğinde, Genel Sekreter Yasama Hizmetleri Yardımcısına bağlı olarak 27 personelli Avrupa Birliği İşleri Müdürlüğü kurulacak.

Burada görevlendirilecek müdür, müdür yardımcısı, 5 uzman ve 15 uzman yardımcısının KPDS sınavında İngilizce'den A düzeyinde puan almış olması gerekecek. 3 memur ve 2 sekreter de bu müdürlükte görev yapacak.

BATI DİLİNİ BİLMEYEN ÜYE OLAMAYACAK

AB İşleri Komisyonu üyeleri belirlenirken, AB resmi dillerinden birisini veya birkaçını bilen milletvekillerine öncelik tanınacak.

Komisyon gerektiğinde yürürlükteki mevzuat ile AB müktesebatı arasındaki uyumu araştırarak, hükümete öneride bulunabilecek. AB ile ilgili konularda TBMM çalışmalarını ilişkin gerekli bilgi belgeyi sağlayacak, kamuoyunu bilgilendirecek çalışmalar yürütecek.

Tali komisyon olarak incelediği bir tasarı, teklif veya KHK'yi esas komisyon olarak inceleyen ihtisas komisyonu, AB İşleri Komisyonu'nun "AB müktesebatına açıkça aykırı" dediği konularda bu görüşe uyacak.

ANAYASA KOMİSYONUNDAN GEÇECEK Mİ?

Bu teklif de yine "Tali komisyon" olarak AB Uyum Komisyonunun yanı sıra Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşüldükten sonra, "esas komisyon" olarak bu kez de Anayasa Komisyonundan geçmesi gerekecek. AB Uyum komisyonu, son olarak kamuoyuna da yansıyan iki önemli tasarıyı tartışmıştı.

Birisinde Japonların Kırşehir'de kuracakları bir müze ile ilgili olarak rüşvet şartı onur kırıcı bulunduğu için hükümete iade edilmiş, diğerinde ise Yayılmanın önlenmesi amacıyla ABD ile imzalanan bir anlaşmada kontrolün Türkiye'de olmaması eleştirilmişti.