T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
E K O N O M İ 12 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Toprak reformu olsaydı binlerce genç ölmezdi

Dünya Bankası'nda gerçekleştirdiği reformları kendi ülkesinde yapamayan Atilla Karaosmanoğlu, "Türkiye'de toprak reformunu yapsaydık binlerce genç dağlara çıkmazdı" dedi

Fatma
Çiftçi
Pazartesi
Söyleşisi
27 yıl Dünya Bankası'nda çalıştı. Başkan Yardımcılığı yaptı. Gittiği her yerde "Ben Türk Malıyım. Türk okullarında okudum" diye övündü. Dünya Bankası'nda ona 'Jöntürk Mr.K' adını taktılar. Uzun yıllar Dünya Bankası'nın Asya bölgesinden sorumluydu. Bugün hızlı büyümesiyle tüm ekonomilerin korkulu rüyası haline gelen Çin'deki ilk reformlarda onun imzası var. Dünya Bankası adına sorumlu olduğu ülkelerde reformları, bağımsız bir şekilde uygularken, Türkiye'deki her reform girişimi olumsuz sonuçlandı ve hep istifa ile bitti. Bir süre İstanbul Sanayi Odası'nın baş danışmanlığını yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. Beykoz'daki villasında görüştüğümüz Karaosmanoğlu ile dünya için yapabildiği ancak Türkiye'de yapmasına imkan tanınmayan reformları ve istifalarını konuştuk.

AMERİKA'DAN GETİRDİĞİMİZ EŞYALARI SATARAK GEÇİNDİK

2001'de Kemal Derviş'in Türkiye'ye çağrılması gibi, siz de 1971'de dönemin Başbakanı Nihat Erim tarafından Türkiye'ye davet edildiniz. "Türkiye o gün yapamadığı için bugün başına dert olan sorunlar var" demişsiniz. Nelerdi bu gerçekleşmeyen reformlar?

Ben siyasetle uğraşamayacağıma çok daha önce karar vermiştim. 1962'de İsmet Paşa'yı kızdırmak pahasına Devlet Planlama Teşkilatı'ndan istifa ettim. Toprak reformu, tarım vergisi ile ilgili konularda istediğimi yapamamıştım. İsmet Paşa beni İş Bankası Yönetim Kurulu'na tayin etti. Bankada problemli kredilerin hangi illerde ve sektörlerde olduğuna ilişkin risk analizi yapmak istedim. Bu verileri bana vermediler. Buradan da istifa ettim. 1965'te OECD'de kıdemli müşavir oldum. Teknoloji Bankası kurulması önerim kabul edilmeyince istifa ettim. Türkiye'ye döndüm, iş bulamadım. Sonra Dünya Bankası'nda çalışmaya başladım. 1971'de Nihat Erim, gelmemi isteyince, Dünya Bankası'na istifamı bildirdim. Yine toprak reformuyla ve birtakım reformlarla uğraşmak istedim. Fakat imkan verilmedi. Olmayacağına karar verince 12 kişi birlikte ayrıldık. 1972'de istifa edince, ailece zor günler geçirdik. Amerika'dan getirdiğimiz eşyaları satarak geçindik.

Türkiye'deki iki istifanız da toprak reformu yüzünden...

Toprak reformunu kabul etmiyorlardı. Ben hâlâ düşünüyorum. Eğer toprak reformu yapılmış olsaydı, bu ülkenin binlerce genci ölmezdi. Toprağı olan insanlar, sahip oldukları toprağın ürünlerinden yararlananların çocukları dağlara çıkmazdı. Bu gençler o reformların yapılmaması nedeniyle öldü. Bana diyorlar ki "Sen o reformu yapsaydın, toprak sahipleri gene gider, toprakları o adamların elinden alırlardı." Fakat reform, sadece toprağı verip sonrasında birşey yapmamak değildi.

SICAK PARAYA DİKKAT!

Türk ekonomisinin bugün ulaştığı noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin esas sorunu ekonominin önemli bir kırılganlık taşıması. Bunun en önemli nedeni Türkiye'deki sıcak para. Sıcak para, belli bir süre için o ülkede yüksek faiz almaya devam edeceğini düşündüğü zaman gelir. Ancak, bir kriz çıkabileceği ihtimalini gördüğü anda da o ülkeden çıkar. Sıcak paradan ufak bir vergi alınıp, çıkış için sınır konmalıydı. Şimdi bu imkansız. Yaptığınız anda tüm sıcak para gider.

Türkiye, AB ile müzakere aşamasında. Bu noktada nasıl bir yol izlenmeli?

Müzakerelerin dinamiğine sahip olmak lazım. AB'ye yeni girmiş ve Türkiye'nin girmesini isteyen Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi ülkelere gidip müzakere dinamiğiyle ilgili bilgi alınmalı.

ÖZAL, BENİM İÇİN "ONU BURAYA GÖNDERMEYİN" DEDİ

Turgut Özal'ı Planlama Teşkilatı'na siz aldınız. Buna rağmen niye aranız iyi değildi?

Özal, DPT'de bir mevkiye atanmasını istemiş ben ise kabul etmemişti. 1986-87 yıllarında Dünya Bankası'nda büyük bir reorganizasyon yapılıyordu. Bana Kuzey Afrika ve Ortadoğu Başkan Yardımcılığı'nı teklif ettiler. "Türklere özel muamele gösterdiğim düşünülür" şeklindeki düşüncemi başkana ilettim. Fakat dışarıya o bölgenin başkan yardımcısı olduğum şeklinde haber gitmiş. Sonra öğrendim ki, Özal Hükümeti de "Onu buraya göndermeyin" diye Dünya Bankası'na mektup göndermiş.

'Tekstil batacak' deyince tekstilciler bana çok kızdı

Dünya Bankası'ndan ayrıldıktan sonra, İstanbul Sanayi Odası'nda 'baş danışman' olarak çalıştınız. Sözlerinize kulak verildi mi?

Türkiye'deki tekstil sektörünün batacağını söylediğim zaman tekstilciler bana çok kızdı. Ve Sanayi Odası'na "Bu adamı niye burada tutuyorsunuz" diye laf ettiler. Onlara "Eğer başka bir ülkenin de satın alabileceği, en modern tekstil makinalarını alıp onlarla üretim yapıyorsanız, o makinalarla sizden daha düşük ücretli işçisi olan bir ülke aynı şeyi ürettiği zaman siz rekabet edemezsiniz" dedim. Yapacakları şey, 100'den fazla branşı olan tekstilde, başka branşlarda da birşeyler yapmaktı. "İtalya, Fransa, Japonya gibi dizaynınızla kazanamıyorsanız batarsınız, batmaktasınız" dediğim zaman bana çok kızdılar.

PETROL KRİZİNİ DE HABER VERMİŞTİ

Dünya Bankası'nda görevi olmadığı halde petrol piyasasını izleyen Atilla Karaosmanoğlu, petrol şirketleriyle petrol üreten ülkelerin hükümetlerinin ilişkilerinde değişimler olduğunu gördü. Tespitleri sonucunda, petrol fiyatlarının aynı kalmayacağını gören Karaosmanoğlu, bunu anlatan yazısını, bağlı olduğu bölgenin baş iktisatçısına verdi. Bu kişi sadece 'ilginç' notu düşüp yazıyı geri gönderdi. Ondan sonra 1973 ilk petrol krizi patlak verdi. Karaosmanoğlu, o dönemi şöyle anlattı: "Petrol krizi patlak verince, bankanın baş iktisatçısı Prof. Chenery benim bu konuda çalışmamı istedi. Petrol fiyatlarının değişmesi dolayısıyla ortaya çıkacak yeni sıcak paranın miktarını ve bunun dolaşımıyla ilgili rapor yazdım. Chenery'nin altındaki ekonomi grubu benimle alay etti. Chenery bunlara kızdı, resmen küfretti. Beni bu ekonomik gruba direktör olarak aldı. İlk büyük petrol krizinin Dünya Bankası'nca izlenmesini ve yapılacak işleri takip ettim."

Otomotiv montajcı değil

Otomotivdeki büyüme de dikkat çekici. Tekstildeki tehlike otomotivde de var mı?

Bir ara otomotiv sektörü montaj sanayi haline geldi. Bu iş aynı başka bir ülkede daha ucuz ve verimli olarak yapıldığı zaman, yabancı şirket fabrikasını oraya taşır. Fakat anladığım kadarıyla, Türk otomotiv sektörü teknoloji ve dizayn konusunda önemli çalışmalar yaptı. İşin kurtarılmasını sağlandı. Ben her zaman sanayicilere 'Araştırma-geliştirme faaliyetlerinizi sakın ihmal etmeyin' dedim. Şimdi teknoloji ve dizaynla birlikte bazı imkanlar geliştirilebiliyor.

'YABANCI BANKALARA TEMKİNLİ YAKLAŞMALI'

Yabancı bankaların Türkiye'ye ilgisini nasıl buluyorsunuz?

Ünlü İngiliz iktisatçılarından biri, şöyle demiş: "Kullandığınız mallar memleketinizde iyi bir şekilde üretildiği sürece o malları kullanmalısınız. Ama daha iyisini yapan varsa, ona da yolları kapatmayınız. Fakat kredi sisteminizi kimseye vermeyiniz." Bu sorunuzun cevabı da bu sözde yer alıyor zaten.

Atilla Karaosmanoğlu kimdir?

1932 yılında Manisa'da doğan Atilla Karaosmanoğlu, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin ardından İ.Ü. İktisat Fakültesi'nde doktora yaptı. Harvard Üniversitesi ve New York Üniversitesi'nde geçici öğretim üyeliği de yapan Karaosmanoğlu, 1960 yılında Türkiye'nin ilk İktisat Planlama Daire Başkanı oldu. 1965 yılında OECD Kıdemli Bilim ve Teknoloji Planlama Müşaviri olan Karaosmanoğlu, 1966'da Dünya Bankası'na girdi. 1971 yılında Başbakan Nihat Erim tarafından Türkiye'ye başbakan yardımcılığı için çağırıldı. 1972'de bu görevinden istifa etti. Dünya Bankası'na döndü. Toplam 27 yıl Dünya Bankası'nda çalışan Karaosmanoğlu, Başkan Yardımcısı iken 62 yaşında istifa etti. Karaosmanoğlu'nun anılarını anlattığı "İzmir Karşıyaka'dan Dünyaya" adlı bir kitabı bulunuyor.

Çin'deki ilk reformlarda imzası var

Çin ve Hindistan dahil olmak üzere bütün Asya'dan sorumlu olan Karaosmanoğlu, bu ülkelerde 1960'lı yıllarda başlayan ilk reformların da mimarı oldu. Karaosmanoğlu, o dönemde yapılanları şu şekilde özetledi: "Çinliler 1969 yılında devlet reform komisyonuna başkanlık etmemi istediler. İki hafta başkanlık yaptım. Yapılması gereken üç reformla ilgili not bıraktım. O not bütün hükümeti harekete geçirmiş. Mesken reformundan başlamaları gerektiğini söyledim. Ülkenin sadece kıyı kesimlerinde değil, içerilerde de birşeyler yapmalarını önerdim. Bana kimsenin girmesine izin verilmeyen yerlere girmem için özel pasaportlar verdiler. Kimsenin görmediği yerlerde dolaştım, neler yapmaları gerektiğini söyledim ve onlara kabul ettirdim."

Geri dön   Yazdır   Yukarı


   İş'in Sırrı

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi