T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 12 HAZİRAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İhsan DENİZ

Abdülkadir Budak'ın 'incileri'!

Geçen hafta, Abdülkadir Budak'ın "Şiir Defteri 2006"da yer alan "Şiir'e Bir de Şair'den Bakmak" başlıklı değerlendirmesinden hareketle, şairin, 80'li yıllardan itibaren gelişen ve şiirin/şairin 'ideoloji' merkezli algılanma malûllüğünü kırarak, 'estetik'/'dil' eksenli bir algılama ve kavrayışa evrilmesinden duyduğu hazımsızlığa değinmiş ve esasen, Budak'ın 70'li yılların kaotik şiir ortamını özlediğini belirtmiştik.

Abdülkadir Budak, bir prototip: Şiir ve şair algısı ideolojik dogmalarla örülmüş, kemikleşmiş dünya görüşü itibariyle de anakronik bakışın hakimiyetini kıramamış o 'malûm küme'nin özelliklerini taşıyor. Örneğin bir şairin tavır, tutum, konum ve eyleyiş bağlamlı 'özgür iradesi' söz konusu olduğunda, meseleye 'bildik ezber'le yaklaşan ve dolayısıyla şairi olduğu kadar şiiri de bu ve benzeri eksenlerde algılamaya çalışan 70'lerden kalma bir zihniyetin temsilcilerinden.. Mezkur yazısı, bu bakımdan ilginç (Aslında değil!) örneklerle dolu. İnsanı gülümseten şeyler çoğu.. Bakalım:

Abdülkadir Budak, örneğin Arif Damar'ın İsmet Özel'in bir şiirine "Büyük şiir" (Bu 'abartılı' yargı çok tartışılır elbette!) demesini, Damar'ın ideolojik çizgisini göz önünde tutarak bir türlü anlamlandıramıyor; son yıllarda milliyetçi, hatta 'ırkçı' söylemleriyle yol arayan bir şairin (İ.Ö.), "yılların solcusu" bir şair (A. D.) tarafından 'alkışlanmasını' yadırgıyor (Sahi, niye yadırgıyor? "Ulusal Cephe" diye bir oluşum yok mu bu memlekette?) ve 'belirleyici şiir'den bahsederken, birden Sivas'ı hatırlıyor/hatırlatıyor! Alâka? Yok! Olsun.. Nasılsa, İ. Özel'in Sivas'ı ve 'Sırp tayyareleri' var! Arkadaşlar kararlı; Sivas'ı unutturmayacaklar ya.. "Sivas" dururken, şiirin, hele hele 'belirleyici şiir'in lâfı mı olur!

Anlaşılan o ki; Budak'ın son dönemdeki önemli dertlerinden, sıkıntılarından biri de, bazı şairlerin dünkü yeriyle bugünkü yeri arasındaki kırılmalar, fay hatları, dönüşüm ve değişimler.. Bunu asla hazmedemiyor! Çakıldığı yerde kalmalıdır; şair dediğin betondadır çünkü! Kendi deyimiyle, "Yol arkadaşları"nın "İslâmcı dergiler"de yazmasını içine sindiremiyor.. Sanki andığı dergiler bu ülke edebiyatının dergileri değilmiş, şiire, Türkçe'ye katkı ve hizmet sağlamıyorlarmış gibi.. Bu bakışın 'estetik' bir tavır, 'sahih' bir şair tutumu olduğu söylenebilir mi?

Sonra "Edebiyatta sağ-sol ayrımı kaldı mı?" sorusu bağlamında ve özellikle şiirin "Giderek dinsel bir niteliğe büründüğü" yakınmasını (Orhan Alkaya) sahiplenerek şöyle diyor: "Şiirdeki mistik göndermeler yerini ağır bir metafizik kokuya bırakmaya başladı. Bu işin dozu kaçtı, gönderme olmaktan çıktı, belirleyici oldu. Şairin dünya görüşü haline geldi bu tercihi. Şiir, solda olduğu varsayılan kimi şairler eliyle de hikmetli söze dönüştürüldü nerdeyse. Yeni bir ayrışma zamanı mı geldi ne?" Dünün (70'lerin) malûllüğünü bugüne de taşımak ve taşırmak ister ve şairlere 'sağda'kiler'-'solda'kiler şeklindeki 'primitif' kategorilerle yaklaşırsanız, başınıza gelecek 'musîbet' budur! Budak'ın "Metafizik"ten ne anladığını bilemem ama, keşke günümüz şairinin 'metafizik kaygu'ları yoğunluk kazansa ve şiiri 'derin metafizik' izleklerle yol bulsa! "Hakikat" kaygusu, "Metafizik" kaygusu olmayan bir insanın şiir yazmasına ne gerek var? Yerli dizi seyretsin veya gitsin balık tutsun, daha iyi! (Bu bağlamda, Budak'a Heidegger okumasını tavsiye edeceğim ama, korkarım bu sefer de 'Nazizm' fobisi fışkıracak!)

Öte yandan, Budak'ın dile getirdiği Türkiye'de şiirin "sağcılaşması" saptaması, tipik bir 'zırva' örneğidir, şiir estetiği/ontolojisi bakımından da, şairin 'felç' hâlidir! Yani ne demektir, 'şiirin sağcılaşması'? Güldürmeyin adamı! Şiirin 'sağcı'sı, 'solcu'su olmaz beyler! 'Sağ'dan da, 'sol'dan da, 'orta'dan da baksanız, değişmez: Şiir 'şiir'dir! Bırakın artık bu 'hortlak' dil retoriğini..

Bakın, bir de ne diyor: "Bu gidişi durdurmak gibi bir niyetim yok, buna gücüm de. Beni aşan bir şeydir bu."(!) Bence 'yanılıyor': İsterse 'yapar'!.. Evet evet, Abülkadir Budak, Türk şiiri ve şairini arzuladığı o 'köhne' kulvara geri döndürebilir! Sorun bakalım 'rüyâ'larını; kendisinde bu 'güc'ü bulmuyor mu?..

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi