T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

DUVAR PASI
Ali BAYRAMOĞLU

Aziz Yıldırım meselesi

Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe'nin altyapısına ve işletme modeline yaptığı katkılar, reis olmak için çabaladığı, tribünlerde amigo kiraladığı, futbolcu hırpalattığı günleri unutturdu.

Bugün dahi süren pederşahi tarzını, "ben reisim" takıntısını, hatta olgunlaşmamış Ali Şen havasını da ikinci plana itti.

Bu anlaşılabilir bir durum...

Fenerbahçe belki de tarihinde ilk kez istikrarlı bir yönetimle, istikrarlı bir teknik kadroyla ve son üç yılda üst üste koyulan gerekli ve akılcı transferle gerçekten bir takım olma yoluna girdi...

Bunda Aziz Yıldırım kişiliği, ilkeleri ve yönetim tarzından ileri gelen katkıları çok büyük...

Bu yüzden Fenerbahçeliler yola onunla devam etmek istiyorlar...

Bu istikrarın ve işletme modelinin sürmesini, geliştirilmesini arzu ediyorlar...

Haklılar...

Takım, kuruluşunun 100. yılını kutlayacak, önümüzdeki yıl. Ayrıca dengeli bir finansal yapıyla dünya kulübü olma yolunda yeni adımlar atacak...

Ne var ki Aziz Yıldırım'ın, kesinleşmemiş, her an geri alabileceği istifasına verilen tepkileri haz alarak izlediği bu süreç sarı lacivertli camiaya zarar vermeye başladı.

Yaptıkları, katkıları dikkate alındığında Aziz Bey'in Fenerbahçe'nin önüne geçmesini bir süre için kabul etmek mümkün...

Ama artık yeter...

Aziz Bey'in ailesi yorulmasını istemiyor, Aziz Bey Fenerbahçe'nin önünü açmak istiyor, Aziz Bey nazlanıyor, Aziz Bey GATA'da anjioplasti oluyor, Aziz Bey transferleri yönetiyor... Aziz Bey gidiyor, Aziz Bey geliyor...

Artık yeter... Zaman geçiyor, yeni sezon yaklaşıyor... Ve F.Bahçeliler Aziz Bey'i değil, yeni transferleriyle, yeni hocasıyla F.Bahçe'yi konuşmak istiyor...


Dünya kupası şöleni...

Dünya kupası elbet bir şölen...

Bizler bu şöleni televizyonlarda ve yeşil sahada gördüğümüz kadarıyla izleyebiliyoruz. Ama işlerini orada yapan gazetecilerden anlıyoruz ki, bu organizasyon Almanya gibi soğuk ve sanayi kokulu bir ülkeye bile bir Latin havası, sıcak bir ruh katmış durumda...

Almanya'nın yaptığı yatırım 1,5 milyar avro civarında...

Aldıkları ise bir bedelle ifade edilemez düzeyde...

Umarız Türkiye'de bir gün böyle bir şöleni tertip eder... O gün bu ülke inanın her anlamda farklı bir ülke olacaktır...


İki farklı futbol anlayışı...

Dünya Kupası'nda yapılan maçlar şunu iyice ortaya koydu ve daha da koyacak gibi görünüyor.

İki futbol anlayışı var, dünyada:

Futbol oynamaya yönelenler ile rakibin futbol oynamasını engellemeye yönelenler...

Son Avrupa Kupası'nda ikinci grup futbol anlayışının liderliğini yapan Yunanistan Avrupa Şampiyonu oldu. Önümüzdeki yıllarda futbolseverler ne bu şampiyonu ne de bu şampiyonayı hatırlamak istemeyeceklerdir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi