T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 14 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Yakalayamadık

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Türkiye'de düşünceyi açıklama özgürlüğünün tam anlamıyla yerleşmediğini söyledikten sonra, başkaları ne derse desin!

Bilim adamlarının, yazarların, düşünürlerin ağızlarından ve kalemlerinden çıkanlara bakıp acaba diyeceğiz; acaba düşüncesinin ne kadarını açıkladı?

Tahmin yürütmeye çalışacağız.

Görünen kısmıyla yetinerek, görünmeyen kısmı için kendimize göre kafa patlatacağız.

Düşünceler kimi zaman buzdağı, kimi zaman siluet halindeyse, bütünüyle ortaya konulamıyorsa, önünde engeller varsa, özgürlük sanalsa, lafta kalıyorsa, başka ne yapabiliriz ki?

*

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından bir gün içinde 11 defa düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlal ettiği için hüküm giydirilen tek ülkenin Türkiye olduğunu...

Geçen yıl içinde o mahkemede görülen düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlal davalarının yüzde 80'inin Türkiye'ye ait olduğunu söylüyor Sami Selçuk ve bizim en önemli kusurumuzun, her alanda dünyayı iyi izlememek olduğunu belirtiyor.

*

Son üç yüz yıldır dünyayı iyi izleyemediğimiz için başımıza gelenlere şaşmıyoruz.

Onuncu yıl marşında "çıktık açık alınla" desek bile, aslında açık ağızla seyrediyoruz ıskaladığımız yüzyılları ve dünyayı.

Aaa adamlar aya çıkmışlar!

Aaa adamlar şunu yapmış, bunu yapmışlar!

Aaa adamlar bilgisayar diye bir şey geliştirmişler!

Aaa adamlar dünya kupasında oynuyorlar!

(Hâlbuki bir önceki kupada biz üçüncü olmuştuk.)

Bu kadar çok "aaa" diyen adamın ağzı açık kalır tabii ki.

*

Hayreti bir yana bırakıp sormanın vaktidir:

Yeterince gelişemediğimiz için mi düşünce özgürlüğü kısıtlı?

Yoksa düşünce özgürlüğü olmadığından mı yeterli gelişmeyi sağlayamıyoruz?

*

Geçen asırda, "muasır medeniyet seviyesini" yakalayamadık.

Bu yüzyılda ise, "çağdaş uygarlık düzeyini..."

Merak ediyorum, acaba ileride neyi yakalayamayacağız?

*

Malum, "muasır medeniyet seviyesi" demek gericilik sayılıyor; "çağdaş uygarlık düzeyi"nden bahsetmek ise ilericilik.

Ama neticede fark eden bir şey yok.

Bırakın önüne geçme ülküsünü, ikisini de yakalayamadıktan sonra ne dersen de!

İçine kapanıp kendi aranda bir kısmına gerici, bir kısmına ilerici etiketi yapıştırmakla bir yere varılmıyor.

*

Gelecek yüzyılda neyi yakalayamayacağımızı şimdiden kesin olarak bilemesek de gidişata bakarak bir tahminde bulunabiliriz.

Herhalde muasır/çağdaş yerine contemporary, medeniyet/uygarlık yerine civillization ve seviye/düzey yerine de level dememiz gerekecek.

Derken efendim, bir bakmışız karşımıza "Game over" yazısı çıkmış.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi