T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 16 HAZİRAN 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Bir yalan nasıl tezgahlanır?

9 Haziran'da Filistin'in Gazze bölgesinde sahilde eğlenen bir aileyi hedef alan İsrail ordusu, 11 Filistinli'yi öldürdü. İsrail deniz kuvvetleri biriminin saldırısında kumsalda yaşanan can pazarı bütün dünyayı dehşete düşürdü. Babasını, annesini ve üç kardeşinin gözlerinin önünde öldürülüşünü izlemek zoruna kalan 7 yaşındaki Hüda Galya'nın görüntüsü, yaşadığı korku ve dehşet unutulacak gibi değil. Binlerce kişinin katıldığı cenaze törenindeki manzara da iç karartıcıydı. Saldırı, dünya genelinde olduğu gibi, İsrail kamuoyunda da tepkiyle karşılandı. Bir çok İsrailli, saldırıya karşı protesto gösterisine katılıp "katiller" diye bağırdı. Hemen ardından İsrail ordusu yeni bir saldırıya imza attı. Bu sefer de aralarında iki okul çocuğunun da bulunduğu 10 kişi hayatını kaybetti. Saldırının İslami Cihad mensuplarını hedef aldığı söylendi. Birinci füzenin hedefi ıskalaması üzerine doğrudan kalabalık hedef alındı. Sonuç, korkunç!

Tepkiler üzerine İsrail yönetimi, plaj saldırısı için soruşturma başlattı. Savunma Bakanlığı'nın soruşturma sonucu tahmin edildiği gibi oldu. Saldıran askerler aklandı. Her zaman olduğu gibi. Ama gerekçe çok dikkat çekiciydi. Plajda öldürülen Filistinli aile, İsrail saldırısında değil, Filistinlilerin plaj yerleştirdiği mayınlar ya da bombaların patlamasıyla ölmüştü! Filistinliler, çocuklarının denize girdiği plaj mayın yerleştirmişler yani! Bu aklama üzerine İsrail yönetimindeki hemen herkes, saldırının kendileriyle hiçbir ilgisi bulunmadığını, kaynağının Filistinliler olduğunu, ölen ve yaralananların şarapnel parçalarından değil, bombalardan öldüğünün yada yaralandığının kesinleştiğini iddia ederek, "kesinlikle sorumluluk kabul etmeyeceklerini" açıkladı.

Savunma Bakanı Amir Peretz, Genelkurmay Başkanı Dan Halutz ve soruşturma heyetinin başındaki General Meir Klifi, olayın bir "Filistin komplosu" olduğunu iddia ettiler ve kanıtların kesin olduğunu açıkladılar. Dünya olayı nefretle kınarken İsrail, yoğun bir kamuoyu yönlendirmesine girişti. Dışişleri Bakanlığı, dünya çapında bir enformasyon kampanyası başlattı. Saldırıdan Filistinlileri sorumlu tutmakla kalmadı, Filistin yönetimini propaganda savaşını kazanmak için kendi insanların ölümünü istismar ettiğini, kendi insanının kanı üzerinden politika yürüttüğünü iddia etti. Türkiye'de de gazetelere ve yazarlara bu iddialar servis edildi. CNN International'ın İsrail'i aklayan haberini de eklemeyi unutmadılar. Tabi bizler de inandık!

Bu iddia o kadar komikti ki, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı bile şaşırttı. Annan, Lübnan eskir Başbakanı Refik Hariri suikastinde olduğu gibi, plaj saldırısı için de bağımsız soruşturma açma kararı aldı. Human Rights Watch örgütü de ayrı bir soruşturma başlattı. İngiliz Independent gazetesi, bir eski Pentagon uzmanının yardımını istedi. Sonuç şuydu: "Saldırı, İsrail donanmasının kullandığı 155 mm'lik toplarla yapılmıştı." Aynı İsrail ve İsrail ordusu, yapılan rezilliği örtbas etmeye çalışıyor şimdi. Şu noktaya geldiler: Tamam, saldırıdan Filistinliler sorumlu değil. Ama İsrail ordusu da saldırmadı. Belki, daha önce kumsala yerleştirilen İsrail'e ait mühimmat patlamıştır!..

Hani İsrail askerleri Filistinli Muhammed El Durra'yı kameralar önünde öl dürmüştü. Babasının yakarışlarına rağmen, çocuğun insanı dehşete düşüren korkusuna rağmen önce babasını ardından da bedenini siper ettiği oğlunu kurşunlamışlardı. Bu olayın nasıl açıklıyorlar, biliyor musunuz? Muhammed El Dura, İsrail kurşunlarıyla değil, Filistinliler'in kurşunlarıyla öldürüldü! İnsanı kanını donduran bir yalandı bu! Plaj saldırısı için üretilen yalan gibi!

Son saldırıların aslında hiç bir gerekçesi yok. Sadece yapılmalıydı. Neye göre, İsrail'in Filistin'e yönelik güvenlik politikalarına göre. Neden? Filistin iç çatışmanın eşiğinde. El Fetih-Hamas çatışması, tahmin edilenden daha sonuçlar verecek ve Filistin halkının direncini kıracak. İsrail saldırılarıyla kırılamayan irade, iç çatışmayla tüketilecek. Hamas'ın iktidara gelmesinden bu yana uygulanan politika buydu. Önemli ölçüde başarı kazanıldı. Mesele sadece memur maaşlarının ödenmemesi değil. Uluslararası Kriz Grubu, Filistin'de iç savaşa bir adım kaldığı uyarısı yaptı. İsrail şimdi El Fetih'i silahlandırıyor. Çatışmayı daha da şiddetlendirmek için. Mervan Barguti gibi isimlerin El Fetih-Hamas arasında yakınlık kurma çabaları öldürülüyor, ayrışma derinleştiriliyor.

Anlamsız, gerekçesiz son iki saldırı Filistinlileri provoke etme amacı taşıyor. Tamamen kasıtlı olarak yapıldı. Özellikle siviller, aileler ve çocuklar hedef alınarak Filistinli örgütler tahrik ediliyor ve yeniden çatışma ortamına çekilmek isteniyor. Nitekim Hamas ilan ettiği ateşkesi bozdu. Filistinliler'in uzlaşamayacağı, müzakere edemeyeceği, kendilerini yönetemeyeceği gösterilmek isteniyor. Çocuklar üzerinden yürütülen bir savaş! Kirli, çirkin bir amaç için!.

Zihinsel operasyon, savaşlardan çok daha zarar verici. Bugün Irak'ta veya başka bölgelerde yaşananların ne kadarının, hangi şekillere bürünerek bize ulaştığına dikkat edilmeli.

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi