T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Hadi bakalım

Bir Sezen Aksu şarkısından ANAP'a uyarlanmış sözleri hatırlayanlarınız çıkacaktır: "Hadi bakalım, kolay gelsin / Bir acayip zor yarış..." Türkiye bir süredir yeniden öyle bir döneme girdi; bir acayip zor yarış başladı. Biz de yarışçılara buradan "Kolay gelsin" diyoruz.

Önce bir ilk uyarı: Yarışa erken hazırlanmaya başlayan takım oyunun temel kurallarına dokunmak niyetinde görünüyor. Oyunun ilk kuralı, yarışın ekseninin 'demokrasi' olduğu gerçeğidir. Sonunda ortaya bir sandığın konulacağı ve yetişkin insanların vereceği oylarla gâlibin belirleneceği bir yarış bu. Oyu çok olan kazanacak; bunu hiç unutmayalım.

Bu uyarının sebebi, erken hareketlenen takımın, oyunun ilk kuralının 'Cumhuriyet' olduğu iddiası... Burada yalnızca bir temel algılama yanlışı yapılmıyor, aynı zamanda 'Cumhuriyet' kavramı etrafında varolan uzlaşıyı sakatlayacak bir büyük yanılgıya da yol açılıyor. Günü geldiğinde sahaya çıkacak tarafların istisnasız hepsinin 'Cumhuriyet' kavramı üzerinde buluştukları, bir veri. "Cumhuriyet tehlikede" veya "Cumhuriyet'i sandıkta öldürtmeyeceğiz" türü sloganlar, bu sloganları kullananların elde etmeyi arzuladığının tam tersi sonuçlar doğurabilir. (Nitekim, "Din istimarı ne kadar kötüyse Cumhuriyet'i istismar da o denli kötü" tespitinde bulunan tarafsız yorumcular daha ilk günden çıktı.)

Tekrarlayalım: Yarış 'Cumhuriyet' eksenli değil, 'demokratik' bir yarış... Yarışın ilk merhalesi de bir sonraki Cumhurbaşkanının kim olacağı konusu değil; Cumhurbaşkanlığı seçiminin seçmenleri daha az sayıda insan ve onlar üzerinde etkili olabilecek bir yapılanmayı Meclis dışında oluşturmak herhangi bir işe yaramaz. Meclis yenilense bile bu gerçek değişmez; sonuçta 550 kişinin iradesiyle seçilecek Cumhurbaşkanı.

Yürütülen hazırlıklarda mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir başka yalın gerçek de şu: Yarış, ülke seçmenine kendini beğendirme yarışı... Herkesi muhatap alacak bir dil geliştirilmesi şart. Bu insanların eğilimleri, öncelikleri, sevgileri ve nefretleri iyi değerlendirilmek zorunda. "Cumhuriyet tehlikede" dediğinizde kitle içerisinden bazılarını heyecanlandırıp hareketlendirebilirsiniz belki, ancak hepsini birden etkileyebilmek için 'olumlu' sloganlar bulmalısınız.

Bu da seçilecek yarışçıların kimliğini önemli hale getiriyor. Defalarca denenmiş, her seferinde milleti aldatmış bir öncü takımıyla yola çıkmaya kalkıştığınız taktirde daha işin başında tökezlersiniz. Genç bir seçici kurulu var bu yarışın, yaşını başını almış kişileri, ihtiyarları genç seçmene 'umut' gibi göstermek taktik açıdan yanlış... Genel hatlarıyla ülkenin temel değerlerine sahip çıkan (muhafazakâr) bir kitleyi ikna edecek çapta yarışmacılara ihtiyaç var. Derme çatma bir takım, oradan buradan derlenmiş kimliksiz tipler, ne kadar aksine bir hava basılırsa basılsın, taraftar kitleyi heyecanlandırmayacaktır.

Taraftarın fazla fanatik olmadığı, tuttuğu takımı her yarışta değiştirmekte hiç zorlanmadığı belli; oylarıyla mükâfatlandırıp yönetime taşıdığı bir takımı dört yıl sonra sandığa gömmekte tereddüt etmediği deneyle sâbit. Ancak yine de tercihte bulunurken temel çizgileri ve ana renkleri terk etmiyor taraftar; sol sağa, sağ da sola sandıkta fazla iltifat etmiyor. Bulamaç bir takım şöyle bir tehlikeyi içinde barındırıyor: Sağı mutlu etsin diye takıma alınanlar sol, solu mutlu etmesi beklenenler de sağ taraftarı ürkütüp kaçırabilir...

Bu gerçekleri en iyi bilecek olanlar, yarışın hazırlığına şimdiden başlayan takımın deneyimli çalıştırıcıları... Ancak bu noktada ciddi bir sorun var: Yetiştiriciler yaşlı ve bu yaştan sonra kaybedecekleri hiçbir şey yok; gençlerin geleceğini kolaylıkla riske edebilecek durumdalar... Takımda vitrine çıkartılanlar ise 'yorgun savaşçılar' aslında; yarış için sahaya indiklerinde mecallerinin kalmadığı anlaşılırsa ne olacak?

Neyse, biz yine de şarkımızı söyleyelim: "Hadi bakalım, kolay gelsin / Bir acayip zor yarış..."

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi