T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Sevgiye ihtiyaç

"Tenli can"ın, dünya hayatını yaşayan insanın en büyük ve öncelikli ihtiyacı Allah'dır, sevgidir. "Tensiz can" için de böyle olacaktır.

İslâm'ı incelemeksizin ahkâm kesenler, rahmetli Uğur Mumcu'nun deyişi ile: bilgi sahibi olmadan düşünce sahibi olanlar, İslâm'ın "Sevgi dini" olmadığını, Tasavvuf Düşüncesi'nin sevgi ülküsünü Hristiyanlık'tan aldığını söylerler. Ne yoğun ve derin bir gaflet! Oysa Kur'an-ı Kerim Yaratıcı (Allah) ile sevgi bağı kurulmasının; hayatın anlamı ve amacı olduğunu belirtir. Dördüncü Ehl-i Beyt imamı, Yüce Şehid Huseyn'in oğlu ve şahidi İmam-ı Seccâd'ın bir münâcâtında (Sahife-i Seccadiye, Birinci Dua), insana ilâhî sevgi yolunda yürüme görevinin verildiği açıkça söylenir (ve baasehum fî sebîl-i muhabbetihî..) Böylece "takvâ"nın anlamı da açıkça ortaya çıkar: İlâhî sevgi yolunda önde olan, ardından gelene nisbetle daha yüksek takvâ derecesinde demektir. Takvâ korkudan zangır zangır titremek değil, Yüce Sevgili önderliğinde ilâhî sevgiyi yaşamak demektir.

Hüsnâ'ya, eksiksiz ve mükemmel inanç ve davranış örneğine uyanlar mükâfata, uymayanlar da tedaviye müstahak olacaklarına, Allah da âdil olduğuna göre; insanın sevgi yolculuğundaki engelleri "can bozukluğunu" değil, arızî bir "su-i hal"dir. "La havle ve lâ kuvvete illâ billah" bilincinde olan "su-i hal"inden kurtulacağını, kurtulabileceğini bilir ve Allah'dan bunu ister. Kendisinden "ahsen-i hâl"e ulaşmanın mümkün olup olmadığını sorana: "genlerin bozuk! Afvedersin, dilim sürçtü: genlerin bu kötü hali gerektiriyor" diyerek, bu bîçareyi ümitsizliğe mahkûm etmez. Allah'a îman eden, "rehak"dan korkmaz. (Cinn, 72/13).

Batılı, uyuşturucu mübtelâsına "genlerin bunu gerektiriyor!" demez. Buna karşılık "harsı ve nesli harab edecek" bir tutumla, bir travmaya, kötü şartlanmaya veya bir "rehak" doğurucu vesveseye maruz kalmış bir genci, "kırk katır ve kırk satır arasında" şaşkın bırakır. "Hars", burada, toplumun temeli olan ailenin devamı için temel unsur olan kadındır, doğuran ve eğitendir. Nesl de ondan doğanlardır. (Bakara, 2/204-206). Avrupa; Freud masalları ile zehirlediği psikiyatriyi ve Sosyal Darwinizm ile zehirlediği Toplumbilim'i arıtmak zorundadır. Bu da önce kendini arıtmakla başlar.

Bu arıtma "cihad"ına medyum vs. davet etmek, daha başlangıçta başarısızlığa uğramak demektedir. Vesile sadece Yüce Sevgili ve O'nun sevgi halkasına dahil olup ondan nûr alan seçilmiş günahsızlardır.

Felâha, ilâhî sevgi mutluluğuna erişmek için, "önce nefsimin manevî kirlerinden kurtulayım, sonra ilâhî sevgi kaynağına varayım" demek, yine Şerr'in vesvesesinden kurtulamama demektir. "Önce kirlerden arınayım, sonra hamama gidip su düküneyim" demekten farkı yoktur. Manevî kirlerden kurtulmanın çaresi de sevgi âb-ı hayatı ile yıkanmaktır. Yıkanmadan pâk olunmaz. Bu vesveseye kapılanlar işte bu fâsid daireden kurtulabilmeleri için "ne olursan ol, yine gel, dön, arınmak istiyorsan önce sevgi pınarına gel, öz değerine yabancılaşmanın, ecnebi = cünüb olmanın kirlerinden kurtul, beden guslü gibi can guslü yap, bunu ancak sevgi suyu ile yapabilirsin, insan için kuru temizleme mümkün değildir, ben önce arınıp sonra sevgiye lâyık olayım demek, çıkmaz sokakta, basit dairede kalmak demektir, devân da, hastalığın da, sendedir, sevgiyi çağır, "hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen !" çağrıları yapılmıştır.

- Sevgi pınarının yolunu da bilmiyorum ! - Önce O'nun hakkında zihninde, muhayyilende vesvese virüsleri varsa, Allah'ın Sevgi Elçisi Yüce Sevgili aleyhine uydurulmuş bütün isnadları yalanla, "eşhedü enne Muhammeden Resulallah" cümlesini tekrarla, onu seversen Sevgi Denizi kıyısına derhal erişirsin ! - Ayy, ben yüzme bilmiyoruum ! - Kendini bilmediğin için öyle sanıyorsun! Yaradılışdan yüzme biliyorsun! Kıyıda kırıtıp kalma da artık Deniz'e gir ve pâk ol! Ey cân!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi