Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
Son Dakika
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Ali BAYRAMOĞLU alibayramoglu@tnn.net

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün başkanlığında toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu 120 maddelik bir eylem planı üzerinde mutabakata varmış ve planı MGK'ya göndermişti.

Terörle mücadele, PKK'yla mücadele elbet son derece önemli ve hayati bir bir mesele. Dolayısıyla asayiş tedbirlerinin en üst düzeyde tartışılması ve alınması kadar doğal bir gelişme olamaz...

Bununla birlikte terör örgütüyle mücadele kadar terörü besleyen kaynakların kurutulması yönelik toplumsal, siyasal, kültürel tedbirlerin alınması, dahası kimi adımların atılması da önemli...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ağustos 2005'te Diyarbakır'da yaptığı çıkışın ne yazık ki arkası gelmedi. Adım atılması için gerekli koşulların oluşmasına kimse katkıda bulunmadı. Muhalif partiler, Kürt aktörler, ulusalcılar hemen hepsi bu girişimi istismar etmeye ve leyhlerine çevirmeye gayret etti. Ve Başbakan geri adım atmasa da. adım atamaz hale geldi.

Ancak bu durum siyasi otoritenin yükümlülüklerini ortadan kaldırmıyor.

Kürt meselesi, ona bağlı şiddet ve terör sadece asayiş önlemlerine kilitlendiği zaman, bu asayiş önlemleri ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi unsurları (adımları) ya imha eder ya da kendi lojistik desteği haline çevirir.

Bu yaklaşım ise, deneyimle sabittir, sorunları çözmez azdırır...

Terörle Mücadele Eylem Planı'nın ana başlıkları da aynı kokuyu yayıyor.

Plan, "devletin üniter yapısını bozacak eylemlere yönelik tedbirlerin alınmasından toplumu etnik kimlik yöneltecek tartışmalardan kaçınmaya, psikolojik harekat faaliyetlerinden ekonomik tedbirlere, eğitim sorunundan sağlık meselesine. Dinayet İşleri Başkanlığı'nın zihniyet mücadelesinden organiza sanayi bölgelerinin oluşturulmasına" kadar uzanıyor...

"Düşünceye, tartışmaya tedbir, psikolojik harekat, dinin kullanılması, bölgesel farklılıkların giderilmesi, kaliteli hizmet, kalkınma, aş, iş..."

Hizmete yönelik adımlar gibi kimisi kağıt üzerinde olumlu, topluma ve fikre yönelik tedbirler gibi kimisi ise çok tehlikeli...

Ve sorun hepsinin aynı bohçada olmasıdır...

Denebilir ki ki bu bile bir şeydir...

Öyle değil...

Tersine bu yolla siyaset bir kez devlet alanına hapsedilir...

Bakın nasıl?

Durum şu: Eylem Planı'ndaki 120 madde arka arkaya konduğu zaman tüm bakanlıkların. Tüm devlet kurumlarının görev alanı "kapsama alanı"na giriyor.

Soru ise şu: Peki kim uygulayacak ya da koordine edecek bu paketi? Ademi merkeziyetçi bir şekilde herkes üstüne düşeni mi yapacak yoksa bir merkezi yapı devreye girecek?

Yanıta gelince... Bu konulardaki uzman gazetecilerden Yeni Şafak muhabiri Ali Sali'nin ricamız üzerine dün gönderdiği not şöyle:

"Terör Eylem Planı'nın uygulanması için MGK Genel Sekreterliği Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Dairesi İç Güvenlik Grubu'nu görevlendirdi. Plan 19 Ocak tarihinde Başbakan tarafından imzalandı. 23 Şubat'ta MGK Toplantısı'ndan Tavsiye Kararı olarak da çıktı. Bu hafta içinde ilgili kurumlara dağıtımı yapılacak..."

MGK yeniden psikolojik hareket ve devlet içi koordinasyon işlerine geri mi dönüyor sorusunu sorduruyor bu gelişme...

Dahası adeta siyaseti ktopyekün bir yaklaşımla devletin eline, MGK'ya teslim ediyor...

Malum MGK'nın bu tür işleri yürüten Toplumla İlişkiler Dairesi ve Psikolojik Harekat Merkezi AB uyum sürecinde çıkarılan yeni kanun ve yönetmelikle lağvedilmişlerdi. Bununla birlikte Aytaç Yalman'ın döneminde bu birimlerin Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'nda faaliyete devam ettikleri, bu faaliyetin 2004 yılı sonundan itibaren resmi hale geldiği biliniyordu.

Söz konusu görevlendirme MGK Genel Sekreterliği'nin asker ağırlıklı kanadının benzer daireleri yeniden Genel Sekreterlik bünyesinde faal hale getirebileceğine işaret etmektedir.

İç Güvenlik Dairesi bu çerçevede lavğedilmiş toplumla İlişkiler Dairesi'nin yerine geçerse kimse şaşırmasın...

Bizden söylemesi...

Geri dön

Yazdır

Yukarı