|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 1 MART 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Zaman'dan Ekrem Dumanlı geçen günkü (27 Şubat) yazısında meseleyi güzel özetledi: "Daha baştan isimlendirme hatası yapıldı. Böyle bir amaç gürülmese bile 'Sauna Çetesi' demek suretiyle mesele bir miktar sulandırılmış oldu. Sauna salonundaki masajlar, Ukraynalı kadınlar, medyumluk vs. derken, başkenti tepeden tırnağa kuşatmaya yönelmiş bir organizasyon tam anlatılamadı. Önemli bilgiler manşetlerde ve birince sayfalarda yeterince yer bulamadı ve satır aralarında sıkışıp kaldı. (...) Sauna Çetesi haberlerinden kamuoyunun zihninde kalan, 'İbo'nun çete bağlantısı', AK Parti milletvekillerinin aracı olduğu silah ruhsatı, sauna ve masaja giden vekiller, gizli kameralar gili konular oldu..." Dumanlı haklı, gerçekten de ortada -sanki- "magazin" yönü ağırlıklı bir haber vardı. Oysa ortada "Operasyon sonucunda elde edilen bilgi ve belgelere göre örgütün tüyler ürpertici hazırlıkları var. O yüzden Sauna Çetesi'ne 2. Susurluk deniyor." Meseleye ciddiyetle yaklaşan köşe yazarları da olmasa, itiraf ediyorum (!), "masaj"ın ve "gizli kamera görüntüleri"nin başa güreştiği bu habere dönüp bakmayanlar arasında ben de olacaktım... Beni (de) ayıltan köşe yazarlarının başında gelen Umur Talu, "Bakanları, milletvekillerini izleyen bir 'oluşum' öyle 'menfaat çetesi' diyerek geçiştirilemez" diyor ve bazı soruların cevaplanmasını istiyordu: "O yüzbaşının orada ne işi var?" / "'Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın özel bilgilerini 'dışarı' çıkartmak bu kadar kolay mı?" / "Bu çeteyle bağlantılı, yüzbaşıdan daha üst konumda başkaları var mıdır?". Talu'nun kaleminden şu bilgiye de ulaşıyorduk: "İl Emniyet Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı yapmış, 'aşırı milliyetçiliği' ile tanınmış, 'özel sorgular'la temayüz etmiş eski bir polis şefine..." Şimdi de gelelim, "masajla gevşetilmeye", "saunada buharlaştırılmaya", "seks-şantaj magazini kılınmaya" çalışılan bu önemli olayda "imdada yetişmeye" çalışan bir haberin anatomisine! Hürriyet'in (28 Şubat) baş sayfasında Saygı Öztürk (hemen gülümsediğinizi görür gibiyim!) imzalı bir haber var: "Çetenin amiri hapiste konuştu". Önümüzdeki haber şu satırlarla başlıyor: "' Küre Operasyonu' kapsamında tutuklanan Emniyet Genel Müdür eski Yardımcısı Ertuğrul Çakır, her şeyi Hürriyet'e anlattı."(!) Bu satırlarda geçen "her şey" sizi yanıltmasın; yanıltmasın çünkü "anlatılanlar" aslında "küçücük bir şey". Şöyle ki: Saygı Öztürk, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı'nın olayda "Çete Reisi" olarak adı geçen Kasım Zengin ile -tesadüfen- bir "aktar dükkanı"nda karşılaştığını anlattığını aktarıyor. Eski Genel Müdür Yardımcısı'nın "Emre Köroğlu" olarak bildiği Kasım Zengin ile aktar dükkanında başlayan tanışıklıkları, aslında bir medyum olan bu kişinin açtığı "yıldız falı" dolayısıyla gelişmiş. Daha sonra da davetliler arasında İbrahim Tatlıses'in de bulunduğu bir sünnet düğünündeki karşılaşma ve vesaire... Saygı Öztürk'ün haberininin en dikkat çekici bölümü şu olsa gerek: "Rüşvet olayının yukarılara dayandığını öne süren ve olayda Emniyet içindeki 'dinci yapılanmayla' ilgisinin olduğunu ileri süren Emniyet eski Genel Müdür Yardımcısı Ertuğrul Çakır, şöyle devam etti: 'Hacı-hoca diye bilinen bazı siyasetçilerin, kamu görevlilerinin saunada neler yaptıklarını, marifetlerini oraya kamera yerleştiren kişiler de çok iyi biliyor. Bu olayın bana bulaştırılmasının nedeni de, olayın yukarılara doğru gidişini kesmeye dönüktür. Açıkçası ben kurban seçildim.' " Gördüğünüz gibi, "imdada yetişen" bu haberle "her şeyi" anlamış bulunuyoruz artık!
|
![]()
| ||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |