|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 1 MART 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
|
Tam 9 yıldan bu yana her 28 Şubat'ta içimiz şöyle bir burkuluyor, Türkiye'nin yaşadığı o zor dönemi hafızamızda yeniden tazeleyip, arkamıza hiç bakmadan yeni zamanlara yürüyüp gidiyoruz. Ama birilerinin içlerindeki o "marazi duyguları" aşıp ileriye bakmaları o kadar da kolay olmuyor. Hele, siyaseti her dönemde kıyısından köşesinden çimdiklemeyi adet edinmiş olanlar, sanki 28 Şubat'ı hep iple çekiyorlar... İşte, her 28 Şubat'ta Mart'ın kapısında beklemeye alışanlar şimdilerde daha bir aşkla ve de şevkle "28 Şubatvari rüyalar" görüyorlar. Ancak bu rüyaların bugünkü Türkiye'de karşılığı yok. Mesela, son günlerde "28 Şubat alışkanlıkları" çokça depreşen Süleyman Demirel, televizyonlara çıkıp çağrılar yapıyor, gazetelerde her türlü numarayı deniyor ama nafile... Her şeyden önce, asker demokratik kurallara ve teamüllere uygun bir çizgide duruyor. Yine de Türkiye'yi önümüzdeki 1.5 yıl içinde kritik günler bekliyor. Yapılan demokratik reformların derinliği ve demokrasinin selameti açısından bu dönem son derece önemli. Çünkü 2007'ye kadar olan süreçte, siyasetin zeminini kayganlaştırmaya, sivil-asker dengesini etkilemeye dönük girişimlerde bulunmak üzere eminim ki pek çok 'mahfil' tetikte bekliyor. Mesela, Susurluk'un bir başka versiyonu olarak ortaya çıkan "Küre operasyonu", mahiyeti itibariyle siyasetin ve demokrasinin dengesini bozabilecek bir görünüm arzediyor. Her ne kadar, siyasetten askere, emniyetten sanat çevrelerine kadar geniş çaplı bir fişlemeyi içeren bu girişim deşifre olarak akim kaldıysa bile, önümüzdeki dönemde siyasete dönük yeni girişimlerin ortaya çıkmayacağından emin olamayız. Anlaşılan o ki, önümüzdeki 1.5 yıl içinde "siyaset dışı" bazı oluşumlar AK Parti'nin önünü kesmek ve siyaseti tırtıklamak için hiç de yabancısı olmadığımız senaryolar için hep tetikte olacaklar. Bu çerçevede, özellikle AK Parti içine uzanabilecek ellere de dikkat etmek gerekiyor. Mesela, tam da 28 Şubat'ın yıldönümünün arefesinde gündeme gelen "mektup" olayının altını çizmek gerekiyor. Nitekim, dün AK Parti Meclis Grubu'nda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, anamuhalefet ve "diğerleri" diye tarif ettiği kesimlere yönelik önemli mesajlar verdi. İsim vermeden "siyasi istikrar"ın önündeki tuzaklara dikkat çeken Erdoğan, "Halkımla kaynaştım, kucaklaştım. Halkımın neler istediğini yerinde gördüm. Bu noktada AK Parti'yi zedeleme gayreti içerisine girenler var. Biz fildişi kuleden bu işi takip etmiyoruz. Eksi 18 derecede, Kars'ta binlerce vatandaşlarımızın katıldığını görmüş olsaydı birileri AK Parti'nin neleri gerçekleştirdiğini çok iyi anlardı" diyerek, bir bakıma 'diğerleri'ni uyardı. Elbette, bütün dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de siyasi iktidarın eleştirilecek icraatları olacaktır. İcraat varsa eleştiri de vardır. Önemli olan, bu eleştirilerin, sivil ve siyasi kurumlara olan güveni zedelemeden ve de asker-sivil ilişkilerini başka mecralara sürükleyecek oluşumlara kapı açmamasıdır.
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |