T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 21 MART 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Davut DURSUN

Türkiye'nin muhafazakarlığı

Muhafazakarlık Türkiye'de her zaman önemini koruyan konulardan biri olmuştur. Devrim yaşamış toplumlarda muhafazakarlığın çoğu defa bir "karşı devrim" hareketi olarak algılanması ve taraftarların devamlı takibata uğraması uzak bir ihtimal değildir. Zaten muhafazakarlığın bir yumuşak ideoloji veya sosyopolitik gelişmeler karşısında takınılan tavır ve duruş olarak gündeme gelmesi, iktidar aracılığıyla toplum ve siyasi ilişkilere müdahale edilmesi ve güç kullanılarak ilişkilerin yeniden tanzimine karşı duyulan tepkinin dışa vurumu ile olmuştur. Bu nedenle muhafazakarlığın gündeme gelmesi devrimci düşünce ve pratiklerin bir sonucudur.

Türkiye devrim yaşamış bir ülke. Devrimci kadrolar iktidar aracılığıyla toplumu yeniden kurmaya, kendi toplum tasarımlarını iktidar erkiyle gerçekleştirmeye, mevcut sorunlu durumun sorumlusu olarak gördükleri kurum ve kesimleri toplum ve siyasi hayattan tasfiye ve tart etmeye yönelmişlerdir.

Bir süreç olarak işleyen devrim bir dizi yeniliği, geriliğin müsebbibi olarak tasfiye edilen kurum ve kesimlerin yerine ikameye yönelmiştir. Bu süreçte öncelikle siyasi alanda başlayan tasfiye ve tardın bununla yetinmeyerek tüm toplum alanlarına sirayet ettiğini, süreci izleyen herkes gayet iyi bilmektedir.

Tasfiyeye değil muhafaza...

Tabii olarak devrim ve devrimci pratik, toplum ve siyasi hayattan birtakım kurum ve ilişkileri tasfiye ederken bunları korumaya ve savunmaya yönelen kesimler de ortaya çıkmaktadır. Genel olarak muhafazakarlık denilen refleks veya duruş işte bu ilişkide ortaya çıkmakta ve iktidar erkiyle tasfiye edilmek istenen değerlerin, kurumların ve ilişkilerin korunması, muhafaza edilmesi yönünde bir eğilim, çaba ve düşünce gelişmektedir.

Türkiye'de devrimcilik, Cumhuriyet ideolojisinin en önemli parametresini oluşturmaktadır. Şu kadar yıllık devrimci pratikten sonra Türk toplumunun nasıl bir muhafazakarlık örgüsüne sahip olduğu sorusu son derece anlamlı ve önemlidir.

Çok partili dönemde kurulmuş sağ partilerin nerede ise hemen hemen tümü az çok muhafazakarlığa vurgu yapmış ve siyasi kimliklerin en önemli özelliği muhafazakarlık olmuştur. Dahası 2002 genel seçimlerinde ülkenin en büyük partisi haline gelen şu andaki iktidar partisi kendisini "muhafazakar demokrat" parti olarak tanımlayarak Türk siyasetine yeni bir boyut getirmiştir.

Kendisini "muhafazakar demokrat" parti olarak topluma sunan Ak Parti'nin elde ettiği başarısından hareketle Türk toplumunun muhafazakar bir toplum olduğuna hükmetmek mümkün. Ayrıca bu durum sadece bugün değil 1950'den bu yana seçimi kazanan partilerin milliyetçi, muhafazakar, sağcı ve mukaddesatçı partiler olması da Türk toplumunun genelde muhafazakar olduğunu bize göstermektedir.

Muhafazakarlık araştırması...

Seçimlerin ortaya koyduğu gerçeklik bir yana bugünlerde Boğaziçi Üniversitesinden Doç. Dr. Hakan Yılmaz'ın gerçekleştirdiği "TÜRKİYE'DE MUHAFAZAKARLIK: Aile, Din, Devlet, Batı..." (Mart 2006) adlı araştırmasının bulguları, muhafazakarlık konusunda önemli ipuçları vermektedir. Türkiye'yi temsilen 15 ilin kentsel ve kırsal kesimlerinde 18 yaş ve üstü 1644 kişiyle yüz yüze görüşmelerle elde edilen veriler, Türkiye'nin aile, din, devlet ve Batı konularında ne kadar muhafazakar bir duruş ve tutum sergilediğini ortaya koymaktadır. Bulgulara baktığımızda örneklemin yüzde 30'a yakını kendisini siyasi hayatta muhafazakar bulmazken yüzde 70 civarında kitlesi kendisini muhafazakar bulmaktadır. Muhafaza edilmesi gereken en önemli toplumsal değerlerin aile (yüzde 45,6), din (yüzde 22,2), devlet (yüzde 18.8) ve millet (yüzde 10,5) olarak belirmesinin yanında muhafaza edilmesi gereken siyasal değerlerin başında da eşitlik (yüzde 41,6), özgürlük (yüzde 37,4) ve dayanışma (yüzde 17,4) şeklinde ortaya çıkması üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçekliktir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi