|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 21 MART 2006 SALI | ||
|
|
Bizi biz yapan kendimize anlattığımız hikayedir. Kendimize anlattığımız hikaye hep değişir. Kirkkegard'ın ifadesiyle mutlu zamanlarda anlattığımız hikaye ile mutsuz zamanlarda anlattığımız hikaye farklıdır. Onun için, mutsuzun dünyası mutlunun dünyasından tamamen başka bir şeydir. Ama kendimizi mutlu etmek için anlattığımız hikayede, kendimizi ironik bir kahraman olarak kurguladığımızda ciddi bir sorun var demektir. Yanlış anlaşılmasın kişinin kendisiyle dalga geçmesi, kendi kusurlarını görmesi erdemdir elbet. Ama bu kusurunu meziyet ve başarı unsuru olarak ortaya koymaya kalktığında durum değişir. "Bizi Biz Yapan Hikayeler"in müellifi Randhal kahramanları beş döneme ayırıyor: Mitoloji kahramanları
Kendimizi nasıl bir hayatın kahramanı olarak görüyoruz? Fevkalade şartlar içinde ortaya çıkmış fevkalade özelliklerle donanmış bir kahraman mı? Fevkalade şartlar içinde, hiçbir insan üstü donanımı olmadığı halde kahraman olmuş biri olarak mı? Sıradan bir hayatın ortasında, her faninin sahip olduğu özellikler içinde her şeye rağmen yenilmemiş bir kahraman mı? Yoksa sıradan olayların içinde, herkesi kendine güldüren kötü bir Şarlo taklidi olarak mı? Türk tarihine baktığımızda mitolojik kahramanlar yoktur. Kahramana insanüstü özellikler atfetmek İslam sonrası için uygun bir durum değildir. İslamiyet'ten önceki tarih dönemlerinde mitolojik özellikler taşıyan hikayeler olmakla birlikte, bu hikayeler bizim kendimize anlattığımız içselleştirdiğimiz hikayeler değildir. Müslümanların kahramanlığı, tek saikin Allah'ın rızasını kazanmak olduğu, "gayret bizden tevfik Allah'tan" ilkesine dayanır. Romanesk kahramanlar var mıdır? En çok destan kahramanları vardır bizim kendimize ve başkalarına bizim hikayemiz olarak sunduğumuz metinlerde. Fevkalade şartlar altında hiçbir insanüstü özelliğe sahip olmadığı halde "kahraman" olmuş, insan kalarak kahraman olmuş hikayelerdir bunlar. Köroğlu, Dadaloğlu gibi aklınıza gelebilecek bütün destan kahramanlarının ortak özelliği, adaletsizliğe karşı duruş hikayeleri olmalarıdır. Halkın belleğinde kazılı duran destan kahramanlarının hepsinin adaletin peşinde olarak kahramanlaşmış olmaları boşuna değildir. Elias Canetti Kitle ve İktidar adlı eserinde; sokaktaki adamın kendisini bir ulusun ferdi olarak görmesi safhası üzerinde durur. Sokaktaki adam, ulusunun tarihi hakkında kesintisiz bir bilgiye ve tarih şuuruna sahip olmadığı halde, kendini ulusun bir parçası olarak görmeye devam etmesini kitle sembolü ile açıklar Canetti: "Bir milletin kendisine ilişkin bilinci ancak ve ancak simgesi değişirse değişir." Üst kimliğin harcı olarak duran adalet Türkiye'de yaşamakta olan insanlar için "kitle sembolü" olmaktan çıkıyor/çıkarılıyor mu? Hukuk üzerine yaptığımız tartışmalar, hukukun üstünlüğünden ziyade kişiye göre adalet, kişiye özel adalet kavramlarını mı geliştiriyor? "Varsa paran pulun, yasa senin kulun"a doğru evrilmiş bir anlayış, sokaktaki adamın dilinde sakız haline geldiyse, kitlenin sembolünü tekrar tekrar düşünmek lazım. Adalet, Türkiye'de yaşayan insanların üst sembolü olmaktan çıktığında kahramanlık hikayeleri çapulcu hikayelerine dönüşür. Son yıllarda medyada çok fazla yer tutan gasp, soygun, yankesici haberlerinin kitle sembolünü imha eden bir işlevi olduğunu hatırlatmak isterim. Her türlü kötü ve haksız haberin ardından "Burası Türkiye" klişesi ile adaletsizliğin yurduna hoş geldiniz şifresi tekrarlanıyorsa, kitleyi bir millet şuuruna bağlayacak olan yeni sembolün ne olduğuna bakmak gerekecek. Çanakkale Savaşı'nın 91. yıldönümünde bazı çevrelerin, zaferi yorumlamak için şehitlik mertebesini "din dışı" bir alana taşıma gayreti üzerinde düşünmek bu bakımdan önemli. Zafer yıldönümlerinde bile "bir" olmayı engellemeye çalışan bir gayret var son yıllarda. Kitlenin, zafer ile "millet" kılınması böylece engellenmiş oluyor. Kahramanlarımız neye benziyor! Her çevre geçmişten kendine benzeyen kahramanlar çıkartarak milleti kuru bir kitleye indirgiyor.
|
![]()
![]()
| |||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |