|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 21 MART 2006 SALI | ||
|
|
Türkiye halkı muhafazakâr, bu durum anketlere yansıyor; peki Türk halkı hoşgörü yoksunu mu? Bazı çevreler, ülkemizdeki muhafazakârlığı sergileyen anketlerden Türk halkının 'hoşgörüsüz olduğu' sonucunu çıkartıyorlar. Bu sonuca, Boğaziçi Üniversitesi'nden bir heyetin araştırmasında yer alan halkın rahatsızlık duyduğu kesimlere bakarak varılıyor. Halkın rahatsızlık duyduğunu söylediği kesimler yüzde olarak şöyle: Eşcinseller (76), evlenmeden yaşayan çiftler (65), küpe takmış erkekler (63), barlara, diskoteğe gidenler (56), açık giyinen kadınlar (54), flört eden gençler (44), başını örtmeyen kadınlar (24), tek başına yaşayan kadınlar (20), boşanmış kadınlar (17)... Ayrıca, Ramazanda oruç tutmayanlardan (36), namaz kılmayanlardan (28), başını örtmeyen kadınların görüntüsünden (24) de rahatsızlık duyduğunu söylemiş halkımız... Bir gazete, bu tablodan, "Toplum kendisi gibi olmayanı hoşgörmüyor" sonucunu çıkartıyor... Acaba? Gerçekten de toplum kendisini merkeze koyup 'farklı olanı' hoşgörmüyor mu? Yoksa, kendisi de öyle olsa ya da yapsa bile bazı davranış tarzlarına mı itiraz ediyor toplum? Galiba ikincisi: Türk halkı bazı kişilik özelliklerinin ve davranış tarzlarının 'yanlış' olduğu kanaatini ifade eden bir değer hükmüne sahip; yoksa o değer hükmünü herkesin benimsemesi gerektiğini söylemiyor, kendisinden farklı olana veya davranana herhangi bir tavır koymuyor Türk halkı... Şu soru üzerinde düşünelim: Rahatsızlık duyduğunu belli ettiği kesimlere karşı hoşgörüsüz ise Türk halkı, bu hoşgörüsüzlüğünü nasıl dışa vuruyor? Eşcinsellere kıyım mı var ülkemizde, namaz kılmayan zorlanıyor mu? Durum tam tersi: Başını örten kadınlara karşı çirkin yaklaşımlar gazete sütunlarında gözleniyor da, başı açık kadınlara hoşgörüsüzlük örneğine toplumda pek rastlanmıyor. Halkımız beğenip benimsemese bile bazı kişilere ve davranış tarzlarına hoşgörüyle yaklaşıyor. Sorun halkın tavrında değil zaten; sorun halkı hoşgörüsüz bulanların davranışında... Kendileri gibi olmayan, düşünmeyen, farklı davranana karşı olağanüstü acımasız davranabilen onlar... Merkez Bankası başkan vekili Dr. Erdem Başçı üzerindeki tartışmalar kimin hoşgörüsüz olduğunu açıkça gösteriyor. Eğitim gördüğü yerli-yabancı bütün kurumlarda birincilik kürsüsünden inmemiş, tek sözcükle 'mükemmel' bir genç bürokrat Erdem Başçı. Böyle birinin zaten 2,5 yıldır yöneticilerinden olduğu Merkez Bankası'nın başına getirilmesi, onu tercih edenler açısından, değerli olanın takdir edilmesi örneği sayılmaz mı? Bir tür 'kadirbilirlik' nümunesi? Öyle sayılmıyor... Tersine, Türkiye'nin en kıymetli beyinlerinden biri olduğu hemen anlaşılan genç bürokrat, bir koro tarafından, yerin dibine batırılıyor. Bunu yapanlar bilgisiz ve yetersiz mi buluyorlar kendisini, bir hatasını veya eksiğini mi tespit etmişler? Hayır. Kusuru, başı örtülü bir eşi olması Ender Başçı'nın... Peki de, eş, eğitimsiz ve görgüsüz biri olduğu için mi itiraza muhatap. Yoo... İtiraz edilen eş de ülkemizin en iyi eğitim kurumlarında okumuş, başarısını pek çok alanda işpat etmiş genç bir kadın... Yine de bir kusuru var Bayan Başçı'nın: Başı örtülü... Bu yüzden kendisine hoşgörüsüz davranılıyor... Halkımıza 'hoşgörüsüz' sıfatını uygun görenler, o beğenmedikleri halkın itiraz ettiğine ne kadar hoşgörülü davrandığını görmezden geliyorlar da, sırf eşi başörtülü olduğu için Merkez Bankası'nı yönetmeye uygun bulmadıkları kişiye, ailesine ve koca bir câmiaya yaptıklarının korkunç bir insafsızlık ve amansız bir hoşgörüsüzlük örneği olduğunu fark etmiyorlar... İnsafsızlar 'hoşgörülü' oluyor da, yapılanı sineye çekenler 'hoşgörüsüz' sayılıyor... Gelişmeyi hoşgörümüzü elden bırakmadan ibretle izliyoruz.
|
![]()
![]()
| |||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |