|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 21 MART 2006 SALI | ||
|
|
"Okul savaşları" açısından kendisine en çok benzediğimiz ülke olan Fransa'daki uygulamaları hatırlayarak söyleyecek olursak, devletin "özel okullar"a bir biçimde yardımcı olması Batı'da artık genel kurala dönüşmüştür. Fransa'da 10.000'e yakın özel okul 2 milyona yakın öğrenciye hizmet veriyor. İlköğretimde öğrencilerin yüzde 14'e yakını, orta öğretimde ise öğrencilerin yüzde 21'e yakını bu kurumları seçmiş. Devlet bir öğrenci için kendi okullarında yaptığı harcamaya eşdeğer bir parasal yardımı özel okullara yönlendirebiliyor. Öğretmenlerinin önemli bölümünün ücreti de devletçe ödeniyor. Bu kurumların çok büyük bölümü "Katolik" olmasına rağmen okullarda din dersi zorunlu değil. Ancak devlet okullarından farklı olarak "din"den söz etmekten ona atıfta bulunmaktan da kaçınılmıyor. Devlet denetiminin üzerlerinden eksik olmadığı özel okullara bir takım vergilere ilişkin kolaylıklar da tanınmış. Anababaların özel okulları tercih nedenleri tahmin edilebilecek türden: Çocuklarının öğretimi ile daha yakından ilgilenen bir kurum; "öğretmen grevleri" ya da "öğretmen devamsızlığı" gibi nedenlerle öğretimin aksamadığı ve (hepsinde durum böyle olmasa da) çocuklarını bekleyen sınav ve yarışmalara daha iyi hazırlayan bir okul. Ve de tabii özellikle son yıllarda ortaya çıkan yeni bir neden: Çocuklarını göçmen çocuklarının çoğunlukta olduğu okullardan kaçırmak. Peki iyi güzel de, Batı'da epeydir işleyen bu yöntem bize, Türkiye'ye uyar mı? Benim görüşüm uymayacağı yönünde. Bir kere herşeyden önce, Batı'da özel okul ve devlet okulları arasındaki fark bizdeki gibi "uçurum" düzeyinde değil. Mesela, "özel"de sınıflar 30 öğrencilik ise, "devlet"te 35'i geçmiyor. Bizde ise devlet okullarındaki şartlar tam bir felaket. Sınıflar son derece kalabalık, öğretmenler isteksiz, müfredat çok problemli. Devlet okulları bu halleriyle ülkedeki "sosyal ayrımcılığı" besleyen kurumlara dönüşmüş durumda çoktan. Dolayısıyla, Türkiye'de devletin kendi okullarını her bakımdan olumlu anlamda belli bir düzeye getirmeden "özeller"in yardımına koşma hevesini anlayabilmek imkansızdır. Ayrıca, Avrupa'daki benzerleriyle (özel durumlar dışında) karşılaştırıldığında bizde daha çok büyük şehirlerde toplanmış olan özel okulların öğrencilerinden talep ettiği ücretler de çok yüksektir. "Özel okullar" genelinde, bu kez "yerli göçmen çocukları" ile aynı sıraları paylaşmak istemeyen üst gelir gruplarından ailelerin çocukları için birer "sığınak"a dönüşmüştür. Büyük çoğunluğunda "Katolik" filan da olmadıklarından bu kurumlar eğitim çerçevesinde "misyonu" olmayan birer "işletme"den ibarettir. Bu yüksek ücretler hatırlandığında devletin öğrenci başına yapmayı tasarladığı 1.000 YTL'lik yardımın lafı bile edilemez. Dolayısıyla, özel okullara yapılacak bu "anlamsız" yardım ister istemez -haklı olarak- devletten özel okullara yönelik bir "hibe" olarak algılanacaktır. Hem söyler misiniz, "dershaneler" tarafından zaten fazlasıyla "kuşatılmış" olan bir maarif sisteminde "özel okullar" -çok gayret sarfetseler bile- olumlu nasıl bir rol oynayabilir? Tamam, özel okulların "şık" kantinleri, temiz tuvaletleri, daha az sayıda öğrenci barındıran dershaneleri, daha özenli "üniformaları" yok değil; ama bütün bunlar eline kalem ve mikrofunu geçiren hemen herkesin tekrarladığı "bilgi toplumuna ulaşma" amacına hizmet eden donanımlar mıdır? Aynı müfredat, benzer nitelikteki öğretmenler ve benzer yöntemlerle yürüyen bir "özel okullar" ağının ülkedeki maarif sisteminin yenilenip "çağa ayak uydurması"nda nasıl olumlu bir rolü olabilir? Zaten onlar da dönüp dolaşıp sıra üniversite sınavlarına (doğrusu: "yarışma") gelince bir bölümü yine kendi yönetimlerinde olan "dershaneler"in kapısını çalmıyor mu? Sonuç olarak şu tespitte bulunabiliriz: Bir ülkede "Okul"dan anlaşılan şey ve ondan oynaması istenen rol ciddi olarak bir değişim-dönüşüm geçirmedikten sonra, "özel'in erdemleri"ni maarif sistemine ilişkin olarak da gündeme getirmenin ve bu yönde tasarılar hazırlamanın yararı yoktur. Hiç şüpheniz olmasın, sonuç yine aynı, eskisi gibi çıkacaktır; bu arada heba olan milyonlarca YTL'yi saymazsak tabii...
|
![]()
![]()
| |||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |