|
T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| P O L İ T İ K A | 21 MART 2006 SALI | ||
|
|
En gizli belge Sauna'dan çıktı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en gizli dokümanı olan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ile İç Güvenlik Strateji Belgesi çökertilen Sauna Çetesi'nin kasasından çıktı
Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış tehditlerle bunların önlenmesine ilişkin tedbirlerin yer aldığı belgede iç tehdit unsurları olarak bölücü faaliyetler, yıkıcı faaliyetler, irticai faaliyetler ve din istismarı ile azınlıklar başlığı yer alıyor. Çetenin, lideri Kasım Zengin'in ifadesinde ve yasal dinleme sonucunda elde edilen telefon görüşmelerinde kendilerini devlet içinde devlet gibi görmeye başladıkları ortaya çıktı. MİT DE JİTEM DE İYİ DİNLESİN Kasım Zengin, Yusuf Selçuk'la yaptığı telefon görüşmesinde ise, kendilerini Türk Mukavemet Teşkilatı'nın adamı olarak takdim ettikten sonra şunları anlatıyor:"Bizim şu an bağlı olduğumuz teşkilat 1950 yılında Kıbrıs'da kurulmuş bir teşkilat, bizim telefonumuzu dinleyen MİT'se iyi dinlesin, JİTEM'se iyi dinlesin bizi alacak bir Allah'ın kulu yok yani... Bu örgütte devlet yanlış yaptığı zaman devletin karşısında, devlet doğru olduğu zaman halkın yanında olan bir örgüttür... Bizim cebimize kimliği veren bu ülkenin en derinindeki devlettir, bu devleti de herkes bilsin yani. Ben 1998 yılından beri bu en derin devlete hizmet etmekteyim." Bozkır'ın kendisine Erdal Özkan adına düzenlenmiş MİT kimliği temin ettiğini anlatan Kasım Zengin, operasyondan birkaç gün önce evine gelen Bozkır'ın, "3-5 güne kadar Organize operasyon yapacak" diye elindeki CD'leri ve kimliği istediğini, 2 CD'yi kendisine saklayıp diğerlerini verdiğini ifade etti. Zengin, Nuri Bozkır ile Hacı Bayram Camii'nin yanında bulunan Menzil isimli çay ocağına tanıştıklarını söyledi. Tatlıses'e 10 deve kestirdim Ertuğrul Çakır'ın, talimatıyla İbrahim Tatlıses'in PKK ile ilişkisini tespit etmeye çalıştığını kaydeden Zengin, ünlü türkücüye 10 deve kestirdiğini anlattı. Tatlıses ile Hayrettip Alp aracılığıyla tanıştığını belirten Zengin şunları anlattı: "Komşumuz olan Mahmut Tatlı isimli şahıs bana kapıda İbrahim Tatlıses'in oto içerisinde durarak kornaya bastığını galiba beni çağırdığını söyledi. İbrahim Tatlıses'in yanına indim otosuna bindim. Bana, 'Ben Müslümanım sen de Müslümansın, bir Müslüman diğerinin kapısına gelince içeri buyur eder' dedi. Ben de kendisine Kur'an-ı Kerim'de bir ayet daha var. O da (hayvanları evinizden yüz metre uzağa bağlayın) yazıyor, dedim. O da bana, 'ben hayvan mıyım' dedi. Ben de evimde bulunan Türkçe açıklamalı Kur'an-ı Kerim'i getirdim ve ilgili ayeti bularak kendisine okudum. Yaşadığı hayatı kastederek bana hitaben 'Usta ben hayvan değil, hayvanoğlu hayvanmışım' dedi. Bu sohbetimiz üzerine benimle dost olmak istediğini söyledi. Ben de benimle dost olmanın şartları olduğunu söyledim. O da bana bu şartları sordu. Ben de birinci şartım 10 tane deve al kes ve kendi ellerinde kimse fark etmeden fakirlere dağıt dedim. Bu şartımı benim gözetimim altında yerine getirdi. Getirmiş olduğu 10 adet deveyi benim evimin önünde kesti ve restoranının arabaları ile etleri dağıttırdı." DAĞDAKİ ÇOCUKLARA HARÇLIK... Tatlıses'in sanat camiasının elinde tuttuğunu anlatan Zengin, "Zirvedeki sanatçıyı dibe, diptekini zirveye taşır" dedi. Zengin, ünlü türkücüye PKK ile bağlantısını sorduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi: "Almanya'da konser vereceğim. PKK'nın Almanya sorumlusu yanında 3-4 kişi ile kulisime geliyor ve 'hoş geldin hemşo dağda çocuklar harçlık bekliyor bize para ver' diyor. Oralarda Türk polisi yok, can güvenliğimi sağlamak için mecburen para vermek zorunda kalıyorum." Peker 'indirin' dedi hayatım kurtuldu İstanbul'da Hayrettin Alp'e ait Adana Ocakbaşı'nı alıp adını Türkmen Sofrası olarak değiştirdiğini anlatan Kasım Zengin, şunları söyledi: "Bir gün Hayrettin Alp beni aradı ve restoranı kapatmamı, misafirlerinin geleceğini söyledi. MİT İstanbul Sorumlusu olarak bildiğim bir şahıs, Sedat Peker, Atilla Peker, Classis otellerinin sahibi ve çok sayıda koruma geldi. Toplantı yaptıkları bir masada içi dolar dolu 4 çanta paranın paylaşımını yaptılar. Ben de oturdukları masaya ani bir şekilde tekme atarak restorandan çıkmalarını istedim. Korumalar ve şahıslar silah çekerek beni vurmak istediler ancak Hayrettin Alp beni 'öz oğlumdur' diyerek korudu. Korumalar Sedat Peker'in gözüne baktılar, Sedat Peker de 'indirin' deyince korumalar ellerindeki silahları bellerine koydular." Zengin sorgusunda ise, bir dönem işyerlerini devralıp işlettiği İstanbul sosyetesinin uğrak yeri olan Cilveli ve Keops barların sahibi Hayrettin Alp'le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu: "Hayrettin Alp'in arkasında İsrail devletinin olduğunu, para kaynağının da Dikran Masis olduğunu öğrendim." Bucak silahları PKK'ya sattı Sauna Çetesi'nin lideri Kasım Zengin'in sorgusundaki açıklamalarından DYP Şanlıurfa eski Milletvekili Sedat Bucak da nasibini aldı. Çete lideri Zengin, Sedat Bucak'ın devletten aldığı silahları bölücü terör örgütü PKK'ya sattığını öne sürerek, şunları söyledi: "Sedat Bucak dediğin adam dört TIR boyu, dört TIR dolusu keleşle, iki TIR dolusu mermiyi götüreni tanıyorum terör örgütü PKK ile savaşsın diye. O silahları o mermileri terör örgütüne satıp maddiyata çevirdiler."
|
![]()
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Kültür |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |