Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Akif EMRE aemre@yenisafak.com.tr

Kim ne dersin Mayıs ayı diğerlerinden farklı. Çocukluğumuzda Mayıs ayı deyince bayram ve dolayısıyla tatil akla gelirdi. 1 Mayıs, 19 Mayıs, hatta 27 Mayıs günleri üst üste konunca nereden baksanız kafadan 1 haftayı aşan tatil demekti.

Kimileri için Mayıs, erguvan renginde bir bahar yorgunluğudur. Bizans'tan kalma erguvan renginin Bogaziçi'ndeki kışkırtıcı güzelliği kimine "İstanbul'un öyledir bahârı; Bir aşk oluverdi âşinâlık..." mısralarını söyletir.

Mayıs her zaman ve herkes için bu kadar romantik değildir elbette. Ama herkes için ortak olan husus Mayısta 'bir şeyler'in canlanma emareleri göstermesidir. Şiir tutkunu Türk insanında şiirsellik ve güzellik duygusunu davet ettiği, yoğun biçimde bunu yaşadığı bir mevsim olduğu kadar ihtirasların da canlandığı, hatta ihtirasların bu ayda tahrik edildiğinde kuşku yok. Kimbilir Bizans'ı çağrıştıran erguvan rengi, güzellik ve şiirsellik kadar yine Bizans'la özdeş entrika /cılık arasında kaçınılmaz bir ilişki kurmamızı gerektirecek ipuçları bulmamız bile mümkün olur. Güzellik ve entrika gibi temelde birbiriyle zıt iki insani olgunun erguvan sembolizminde kendini ifade ediyor olmasının göstergebilimin boyutlarını aşıyor olması, bizim, 'insanlık durumları'na yönelmemizi gerektiriyor.

Modern tarihimize damgasını vuran, hafızalarda derin izler bırakan kırılmaların, siyasi gelişmelerinin Mayıs'ta yaşanmış olması ile bizim bahar karşısında içine düştüğümüz dayanılmaz romantizm arasında doğrudan bir ilişkinin olup olmadığı bilim adamlarının araştırmalarına havale etsek de hafızamız, bizim ister istemez bahar sendromu üzerinde yoğunlaşmamızı istiyor. Proleteryanın kanlı 1 Mayıs'ını bile "Bahar Bayramı" ilan edecek kadar romantikleşmemize bakmayın; bu bahar örtüsünü çekince 1977 Mayısı'ndaki yaşananlar ortaya çıkacaktır. Ve bu sebepten ötürüdür ki Mayıs şakaya gelmez. Yine bu sebepten dolayıdır "beni bu havalar mahvetti" mısraını darb-ı mesel gibi ezberleyişimiz.

Askeri darbeyi ve idamları 'Hürriyet Bayramı'na dönüştüren siyasi romantizmin uç noktası her ne kadar 27 Mayıs'ta yaşananlarla simgeleşse de azımsanmayacak sayıda bir kitlenin özlem ve şehvet derecesine varan "memleketi kurtarma" arzusuna işaret eder. Belki 27 Mayıs doğrudan darbeyi ve darbecileri ruhun ihtiraslarını çağrıştırıyor. Karda kışta tankların çamura batmasını göze alamayanların beklediği bir ay olduğu için Mayıs bu haliyle bile başlı başına kışkırtıcıdır. Postal seslerinin dayanılmaz kışkırtıcılığı.

O ayak seslerinden tahrik olanlar ise sanılanın aksine kortejin dışında olanlardır. Hayata toz pembe bakmaya alışkın olanlarımız için bayıltan erguvan renkli bahar kimileri için entrika renginde bir bitimsiz harekettir. Siyasette bahar ayları, hele hele Mayıs, boğa güreşcisinin kırmızı şalı gibidir. Bazılarının içindeki boğayı kışkırtır… Ve arena her zaman kışkırtılmış boğanın harekete geçmesinden haz duyar. Yükselen sesler matadorun esnek ve estetik hareketi kadar boğanın burnundan fışkıran soluması, arka ayaklarından kıvılcımlar çıkartıp zemini toz dumana katarak saldırıya geçişi içindir. Kendini boğanın ihtiraslarına kaptıranlar için ise yükselen "ole" sesleri dayanılmaz bir tahrik unsurudur…

Mayıs ayındayız. Kimileri erguvan renginde bir bahara âşıktır; baygın ve dalgın gözlerle süzmektedir hayatı; kimileri erguvan renginde entrikanın dayanılmaz tahriki altındadır…

Demirel'in başlattığı tartışmaya değil ama başlı başına bir Demirel tartışması haline gelen siyasette sahnelenen son perdeye bakıp Mayıs hakkında düşünmemek mümkün değil.

"İstanbul'un öyledir baharı" demiş Yahya Kemal; oysa 'Türkiye'nin öyledir baharı:' demeli: ya entrika ya erguvan…

Mayıs ayı önemlidir dalgın bakışlardan sıyrılmasını bilenler için…

Geri dön

Yazdır

Yukarı