T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 MAYIS 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Tuzak

Şimdilerde "Türbanlılar Arabistan'a gitsinler" sözü tartışılıyor... Yakın geçmişte, "Ya sev, ya terket" modası yaşanmıştı ülkemizde; "Biraz daha fazla demokrasi, daha çok insan hakları" diyenlere cevap olarak... Soğuk Savaş'ın ülkemize yansıyan yüzünde ise o ünlü slogan vardı: "Komünistler Moskova'ya..." DNA'mızda göçebelik olduğundan mıdır, nedir, ya kendimiz bir yerlere gidiyoruz, ya da birilerini bir yerlere göndermek istiyoruz.

Eğer birileri bir yerlere gidecek veya gönderilecekse bu kim/kimler olmalı?

Başörtülülerin bir yerlere kıpırdaması hayli zor bugünün dünyasında. Evet, Viyana'da okuyan ve diploma alan genç kızlarımız var; biz bunu biraz daha ön plana çıkartırsak, Avusturya Hükümeti'nin o yolu kesmeyi düşüneceğine bahse girerim. Bugün bir çok Batı ülkesi vize başvurusundan başlayarak başörtülülere zorluk çıkarma yarışında. En nâziği, "Kulağını göster" bahanesiyle daha fotoğraf çekiminde oyun bozanlık ediyor.

Arabistan'a gitmek o kadar kolay mı sanıyorsunuz? Her yıl, neredeyse bir yıl öncesinden başlayan bir heyecanla hacca gitmeye hazırlanan insanlarımızdan yaklaşık üçte biri niyetini yerine getirebiliyor; Suudi Arabistan her ülkeye nüfusunun sadece binde biri kadar 'hac' vizesi veriyor çünkü...

Ülkeden dışarıya insan göndereceksek başörtülülerle başlamak akıl kârı da değil zaten. Bir kere sayıları çok başörtülülerin; son kamuoyu yoklamalarında kadınlar arasında başörtüsü takanların oranı yüzde 65 olarak görülüyordu. Sadece Türkiye'de okuyamayan kızları göndermeye kalktığınızda onların peşine takılabilecek aile fertleri olacağını da hesaba katmalısınız. O zaman tarlaları kim çapalayacak, fabrikaları kim çalıştıracak?

Mantığı elden bırakmayacaksak, yurdu terk etme eyleminin sayıca az olanlardan başlatılması gerekmez mi? "Arabistan'a gitsinler?" teklifinin müellifi Süleyman Demirel geçmişte çakşırlı ve poturlularla birlikte başları örtülü olanların da oyunu alarak ülkeyi yönetmişti; bugün onları ittiğine göre kimi, kaç kişiden oluşan bir zümreyi temsil ediyor acaba? Benim gönlüm yine de Demirel'in ülkeyi terketmesinden yana değil; gittiği ülkelerde maharetlerini sergilemesine izin vermezler bir defa, ayrıca Türkiye'nin yarınlarını görmesi için de burada kalması gerekiyor...

Türk siyasî hayatının son yarım asrında damgası bulunan kurt politikacının "Arabistan'a gitsinler" lâfını bir gaflet ânında ağzından kaçırdığına inanır mısınız? Hesaplı-kitaplı bir çıkışsa yaptığı, o sözlerin ülke genelinde tepkilere yol açacağını, kendisini iktidar partisi sözcülerinin eleştiri oklarına hedef yapacağını bilmez mi? Elbette bilir.

Bu konuyu durduk yere kaşımıyor Süleyman Demirel, bilerek isteyerek ve belli bir sonuç almayı umarak bunu yapıyor. Üzerinde düşünülmesi gereken soru şu: "Neden yapıyor, hangi sonucu almayı umuyor?" Ak Parti lider ve sözcülerinin, eğer Demirel'e cevap vermeleri şartsa, bu soru üzerinde düşündükten sonra mikrofon önüne çıkmalarını tavsiye ederim.

Hayli zamandır başlayan ve zamanlama açısından artık son iki-üç ayına girilen yeni sürecin nihâî hedefi, Türkiye'yi gelecek mayıs ayından önce seçime götürmektir; yeni cumhurbaşkanını yeni Meclis'e seçtirmek üzere... Bunu sağlamanın bir yolu olarak Ak Parti üzerinde oynanıyor. İçini karıştırıp çatırdatmak, bu başarılamazsa baskılarla nefesini keserek seçimi bir 'kurtuluş simidi' haline getirmek... Bunu gerçekleştirmenin yöntemleri deneniyor bir süredir... Ak Parti'yi tek maddelik, bütün derdi 'türbana özgürlük' olan bir siyasî kuruluş gibi göstermek ve Abdullah Öcalan'ı affettirmeye çalıştığını ileri sürmek bunun en kestirme yolu... Süleyman Demirel'in çıkışı ile Deniz Baykal'ın hırçınlığı yalnız eşzamanlı değil, eşhedefli de...

Bu kadar açık bir tuzağa düşerse iktidar partisi, yazıklar olsun...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi