T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
1 Eylül saldırılarından sonra 7 Kasım 2001'de Usame Bin Ladin'le ilk röportajı yaparak meşhur olan, Bin Ladin'in biyografisini yazan ve Ladin'i anlattığı kitabı bu ay Londra'da yayınlanacak olan Pakistanlı gazeteci Hamid Mir, Pazartesi akşamı El Arabiya televizyonunda şaşırtıcı açıklamalar yaptı. İslamabad'da oturan, Evsaf gazetesi yazarı Mir'in açıklamaları, Pakistan gazetelerinde de yayınlandı. Pakistan istihbaratıyla bağlantılı olduğu iddia edilen Mir'in El Kaide, Bin Ladin ve nükleer silahlarla ilgili sözlerini düşünürken, "kitabının reklamını mı yapıyor" ya da "Pakistan ve ABD istihbaratı üzerinden yeni bir şeyler mi tezgahlanıyor" şeklinde bir çok sorunun cevabını aradım. "Usame bin Ladin'in nükleer silaha sahip olduğunu, 11 Eylül saldırılarında Amerika'nın nükleer tesislerine uçakla saldırmaktan son anda vazgeçtiğini, Ladin'in Ebu Musab ez-Zerkavi ile e-mail ya da elçileri aracılığıyla görüştüğünü" söyleyen Mir, iddialarını, hala görüştüğünü öne sürdüğü Bin Ladin'e dayandırıyor. www.dunyabulteni.net adlı haber sitesi, Mir'in açıklamalarını geniş biçimde yayınladı. İddialar özetle şöyle: "El Kaide 11 Eylül saldırıları öncesinde Rusya'daki karaborsadan kirli bomba elde etti. Çanta içinde taşınabilir bu bombalar Gürcistan üzerinden Afganistan'a götürüldü, 2000 yılında Mısırlı Sa'd adında bir mühendis tarafından denendi. Mısırlı mühendis, bombadan yayılan ışınlardan dolayı bir gözünü kaybettiği, bu kişiyle Taliban rejimi düşmeden önce Kabil'de bir araya geldim. El-Kaide'nin nükleer silaha sahip olduğunu bana örgütün ikinci lideri Eyman ez-Zavahiri söyledi. Zevahiri, çantada taşınabilir bu silahları 2001 yılında Yahudi ve Hıristiyan isimleri kullanarak Meksika sınırından Amerika'nın büyük şehirlerine soktuklarını da söyledi." Ladin'in yalan söylemeyeceğini belirten Pakistanlı gazeteci şunları ekliyor: "Ladin'e 1998 yılında nükleer silaha sahip olup olmadıklarını sorduğumda buna olumsuz cevap verdi. 2001 yılında aynı soruyu tekrar sorduğumda elde ettiklerini söyledi." Mir, El-Kaide liderlerinden Ebu Hamza'nın kendisine, son dört yılda ABD'ye 11 Eylül saldırılarından daha büyük bir saldırı için hazırlık yaptıklarını söylediğini de öne sürüyor. Şöyle ki; "Geçen eylül ayında (2005) Usame bin Ladin'in özel koruması Ebu Hamza ile görüştüm. Afganlı bir kız ile evlendiğini 3 çocuğu olduğunu söyledi. Ladin'in eşinin de geçen yıl bir mağarada doktor olmayışından dolayı doğum esnasında hayatını kaybettiğini aktardı. El Kaide üyelerinin Afganistan Irak arasında İran üzerinden gidip geldiklerini ve Ladin ile daima irtibat içinde olduklarını açıkladı. Ebu Hamza, 2003 yılında Irak'a gidip dönmüş. Ladin'in Afganistan-Pakistan arasındaki mağaralarda yaşadığını, bölgedeki yerli halkın kendisine büyük sempatinin yanı sıra yardımlarda bulunduklarını, uydu televizyonları ve internet aracılığıyla dünyadaki olayları çok yakından izlediğini, her gün dünyadaki gelişmeleri iyi izleyen ve kendisinin belirlediği 4 merkezden raporlar aldığını, gününü namaz kılarak, Kur'an okuyarak geçirdiğini. Çok az yemek yediğini, Batılı gazetelerin Ladin'in hasta olduğuna dair yaydığı haberler tamamen uydurma olduğunu söyledi." Ladin'in CIA ile işbirliği iddialarını reddeden Mir, tam aksine El Kaide liderinin 1982 yılından beri Amerikan ürünlerini protesto ettiğini de dile getiriyor. Bu iddialar daha önce de dile getirildi. Amerikan yönetiminin temel iddialarıyla örtüşüyor. ABD'nin Afganistan, Irak'taki el Kaide varlığı ve bugünlerde hedef aldığı İran'ın el Kaide bağlantısı iddialarını pekiştirmeyi amaçlar bir söyleşi. Mir'in kitabı belki çok satacak. 21. yüzyılın miti El Kaide üzerinden büyük prim yapacak. Belki, dünya medyası üzerinden yürütülen kamuoyu çalışmalarından biriyle daha karşı karşıyayız. ABD'nin nükleer tezlerini, Amerika içinde nükleer saldırı paranoyasını, ABD-Meksika sınırına saldırı iddialarını, büyük şehirlerde nükleer saldırı olacağı söylentilerini, nükleer saldırı ve büyük doğal afete göre hazırlıklarını, hatta toplama kampları iddialarını besleyen sözler bunlar. En önemli soru ise şu: İddialar neden şimdi tekrar gündeme getirildi? Sadece Pakistanlı gazetecinin kitabının tanıtımı için mi?
|
| ||||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |