T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 4 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel son açıklamalarıyla, 'manevi destek' anlamında CHP saflarına katılmasıyla birlikte, CHP'ye gönül veren kesimler de umutlandılar. İstiklal Mahkemesi savcılığına heveslenen kimi sosyologlar, yazarlar, 'ara rejim aydınları', cephelerinin bir bakıma daha da tahkim edildiği hissine kapıldılar. Bugüne kadar, sadece yanlarında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in varolduğuna inanan bu kesimler, son günlerde saflarına tekaüt bir Cumhurbaşkanı'nın katılmasıyla sanki daha bir coştular… Kısacası, Türk Solu şimdi 'potansiyel lider' anlamında kelimenin tam anlamıyla bir 'bolluk dönemi' yaşıyor. Ancak bu yeni gelişme, biraz da kafalarını karıştırdı. Sol'un önündeki soru şu; 'Türk solunu Sezer mi toparlasın, yoksa Demirel mi?' Genellikle halkın arasına pek karışmayan, Köşk'te mesaisi biter bitmez Çankaya'nın içindeki ikametgahına çekilen Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, öyle dünyada ve Türkiye'de olup bitenlerle pek ilgilenmez ve de kendi halinde bir hayat yaşar. Hükümetten gelen kararnamelerin büyük bir bölümünü 'kriterleri'ne uymadığı için geri iade eder. Bu yüzden, Türkiye'deki resmi kurumların çoğu 'vekalet'le yönetilmektedir. Zaman zaman bundan kendisi de şikayetçi olsa da, 'kriterleri'nden asla vazgeçmez. Sezer'e yönelik kimi eleştirilerde, 'ideolojik kriterler' kullandığı iddia edilse de, o bu konuda da hiç konuşmaz… Yine kimi çevrelerde, hiç eşinin dostunun olmadığı yönünde söylentiler yaygındır. Bu konuda, oğlunun düğününde bile sadece birkaç kişinin çağrıldığı örnek olarak gösterilmektedir. Yine bir başka iddiada ise, zaman zaman yazar İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek'le görüştüğü ve onların fikirlerini aldığı rivayet edilmektedir. Bütün bunların ne kadarı doğrudur, ne kadarı toplum tarafından üretilmiştir bilemeyiz ama, son olarak Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada, 'ibadetlerin sınırlandırılabileceği'ni söylemesi, toplumun büyük çoğunluğu tarafından tepkiyle karşılandı. Hiç kuşkusuz, bazı çevreler de bu konuşmadan çok mutlu oldular. Bu mutluluğu paylaşanlardan birisi de 9. Cumhurbaşkanı Demirel. Yani şimdi, Sol'un potansiyel liderlerinden birisi Süleyman Demirel… Sezer'in bu konuşmasından sonra, özellikle 'CHP'ye gönül vermiş' bazı yazarlar, reel bir karşılığı olmasa da 'eğlenceli' bir projeyi dillendirmeye başladılar. Doğrusu, bu proje benim için de oldukça fantastik. Mesela, bazı kesimlerin, Sezer'e karşı bir kampanya başlattığına inanan bir sayın yazar diyor ki: "Hani insanın neredeyse, 'Acaba işin içinde iş mi var, acaba Sezer'i gelecek seçimlerde Erdoğan'a karşı muhalefetin lideri konumuna yükseltmek isteyenler mi var?' diye sorası geliyor. Sezer'in halkın gözündeki saygınlığının yüksek olduğunu kamuoyu yoklamalarından biliyoruz. Dağınık laik kesimde birleştirici yeni isim arayışı da sürmekte... Yılmaz Büyükerşen'in adı da bu çerçevede geçiyor. Niçin Sezer de düşünülmesin?" Evet, bana göre de niçin gerçekten Sezer de düşünülmüyor? Madem Sayın Sezer'in, Türk halkının gönlünde büyük bir 'saygınlığı' var, memlekete yaptığı hizmetler dolayısıyla milletin büyük teveccühüne mahzar olmuştur. Öyleyse pekala, Sezer de 'Sol'un başına geçip büyük bir oy patlaması yapabilir… Bu arada, Demirel alternatifi de unutulmamalı… Bu konuda söz söylemek bana düşmez ama, özellikle CHP bu müthiş projeyi ciddi ciddi düşünmelidir. Mesela, Türkiye çapında acilen bir toplantı düzenleyip, 'Sol'un geleceğini Sezer ya da Demirel'le kurtarabilirler…
|
![]()
| ||||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |