T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Davut DURSUN

Demirel'in başarısına bir başka açıdan bakmak...

Sayın Süleyman Demirel'i Türk siyasetinin en başarılı ismi olarak değerlendirmem pekçok kişiyi şaşırtmış olacak ki lehte ve aleyhte eleştirilere muhatap oldum.

Benim dediğim şu: Süleyman Demirel siyasetin en başarılı ismidir, zira Türkiye'nin son kırk yılında devamlı zirvede kalmış, iktidardan anti-demokratik yollarla uzaklaştırılmış olsa bile demokratik yollarla yeniden en üst makamlara gelmesini bilmiştir.

Machiavelli'nin siyasette başarıyı iktidara gelme ve iktidarda mümkün olduğu kadar uzun zaman kalmaya bağlaması ölçüsüne vurduğumuzda Sayın Demirel hem iktidara gelme, hem de iktidarda mümkün olduğu kadar uzun süre kalma hususunda emsallerinden çok daha başarılı bir isimdir.

Sayın Demirel, altmışlı yılların ortasında siyasete atılmış bir kişidir. O dönemin önemli isimlerinden kaç kişi onun konumuna gelmiştir? Mesela Ecevit'i alalım. Ecevit yetmişlerde ülkenin en popüler siyasi lideriydi. Partisi en çok oy alıyordu. Ama başarısı sadece o yıllara ait oldu. Arkası gelmedi. Partisi en son seçimlerde yüzde ikilerde sürünüyor. Ecevit ile kıyaslandığında Demirel daha başarılı değil mi?

Genellikle benim bu tespitime anlam veremeyenlerin Demirel'in başarısını iktidara gelme ve iktidarda uzun zaman kalabilme gibi objektif şartlara değil iktidarda yapıp ettikleriyle değerlendirmektedirler.

Bir kişinin başarısını eylemleri ve yapıp ettikleriyle değerlendirmek temelde sübjektif ve değer bağımlı bir yorumdan ibarettir. Sayın Demirel'in takip ettiği politikalara karşı olanlar doğal olarak onu başarısız sayacaklardır. Benim söylediğim böyle bir şey değil. Yani ben Sayın Demirel'i son kırk yıldır iktidarda kaldığı yıllarda yapıp ettiklerinden hareketle çok başarılı biridir, demiyorum.

12 Mart ve 12 Eylül'de darbeye muhatap olmuş ve silahın gölgesinde hükümetten istifa etmek mecburiyetinde kalmış bir liderin demokratik sürecin işlemeye başladığı sırada yeniden halkın oyunu alarak iktidara gelmesi, siyasette başlı başına bir başarı öyküsü olarak görülmelidir.

Dolayısıyla bir siyasi parti ve lider, halkın desteğini alıyorsa bunun demokraside bir anlamı ve öneminin olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Demokratik sistemlerde siyasetçileri değerlendirirken seçim ve halkın verdiği oy miktarı bir temel ölçü ise buna göre Demirel, belli zikzaklara rağmen başarılı biri olarak değerlendirilmelidir.

Peki Demirel'in iktidarda izlediği politikalar açısından bakılınca sonuç ne olur? Bu noktada başarı değerlendirmesi sorunlu hale geliyor. Zira onun yapıp ettiklerini herkes kendi konumuna göre değerlendirmekte haklıdır. Kırk yıl ülkenin en üst siyasi mevkilerini işgal etmiş bir liderin ülkesi hâlâ beş bin dolarlarda mı olmalıdır?

Bir liderin siyasi başarısını değerlendirirken bu ölçütlerin dışında daha anlamlı bir değerlendirme çerçevesi bulunmalıdır. İşte bu noktada siyasi liderin iktidara gelmesi ve burada kaldığı süre değil iktidarda iken yaptıklarının önemi ve değeri açısından bir kıyaslama yapmak daha doğru olabilir. Mesela merhum T. Özal, Demirel ile kıyaslandığında çok uzun iktidarda kalmış değil. Ancak onun iktidarda bulunduğu sırada yapıp ettikleri Demirel'in eylemleriyle karşılaştırıldığında hangisinin daha başarılı olduğu anlamlı bir sorudur. Sanıyorum toplumun büyük ekseriyeti merhum Özal'ı bu açıdan daha başarılı bir kişi olarak görmektedir. Gerçekten de meşhur 24 Ocak Ekonomik İstikrar Tedbirleri kararlarının hazırlanmasından seksenli yıllardaki hükümet başkanlığı döneminde izlediği politikalara kadar pek çok alanda Türkiye'yi dünya ile tanıştırmış, Türkiye'ye "çağ atlatmış"tır. Türkiye'nin ekonomik ve siyasi liberalizasyonunda Özal'ın politikalarının bugün herkes daha iyi anlamaktadır.

Bir siyasi liderin yapıp ettiklerini değerlendirmede en makul yol kıyaslama olmalıdır. Sayın Demirel, Türkiye'nin nereden nereye geldiğine toplumun dikkatini çekerken bir toplu iğne bile yapamayan bir Türkiye'den dışarıya sanayi ürünleri ihraç eden bir Türkiye'ye gelindiğine dikkat çeker. Bu elbette doğrudur; Türkiye zaman içerisinde bir yerden bir yerlere gelmiş bulunuyor. Ancak aynı zamanı başkaları nasıl kullanmışlardır, acaba? Mesela 1950'lerde Türkiye ile aynı noktada olan ülkeler bugün nerede, Türkiye nerededir? Demirel gibi siyasette kırk yıl iktidar noktalarında bulunan liderlerin ülkeleri bugün hangi noktadalar? Aynı zamanda yarışa çıkan ülkelerle kıyaslandığında Türkiye nerededir? Türkiye'nin ve elbette ki son kırk yılına damgasını vuran Demirel'in başarısı bu kıyaslama ile ortaya konabilir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi