T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
Hepimiz bu filmi daha önce görmüştük. Ama bu film, yeniden çekilmeye, yeniden gösterime sokulmaya, yeniden izlenmeye, üstüne yeniden yorumlar döktürülmeye devam edilen bir film. Oyuncuları kötü, senaryo inandırıcılıktan uzak, kurgu derseniz sonu başından belli bir sarsaklıkta... Ama bu film, bu ülkenin en çok izlenen filmi olmaya da devam ediyor. Filmin anlattığı hikayeye kim inanıyor? Hiç kimse!.. Ama epeyce kişi, inanmış gibi yapıyor. Ağzından köpükler saçarak konuşan öfke sahipleri bile aslında bu filmin etkisini yaymakta olduğunun fazlasıyla bilincinde. Ama yine de filmi anlatmaya, izlemeyenlere de duyurmaya devam ediyorlar. Hatta bunu bir görev biliyorlar. Filmin mahkum ettiği, zora düşürdüğü, iftiraya uğrattığı mağdurlar, bu gürültü ve kargaşa içinde seslerini asla duyuramıyorlar. Yani gerçek gürültü ve kargaşaya getirilerek kurban ediliyor. Yani gerçek, alaşağı ediliyor. Bir süre sonra, hiç kimsenin filmin söylediğinden başka bir şey söyleyecek cesareti kalmıyor. Film, hayatın yerine geçiyor. Hayat tedavülden kaldırılıyor. Hayata hakim olması gereken insani irade, senaryoya teslim oluyor. Üç kıtayı birbirine bağlayan ülkenin yakın tarihinin bir film şeridi olarak portresi işte budur. ... Bu ülkeyi çok sevmekle birlikte, bu ülkeye bindirilen bu yakın tarih kurgulamalarından hepimiz sıkılmış durumdayız. Bunun adı bindirilmiş tarih... Hepimiz aslı astarı olmayan bir perde gösterisinin mahzun, mazlum ve maalesef bir yandan da gülünç oyuncuları olmaya memur ediliyoruz. Kim olduğumuzu söylemeye cesaretimiz olmasın isteniyor. Ne olduğumuzu bilmeye de... Ama gelin görün ki, insan ruhlarının altında derin ırmakların aktığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Kendimizi bu kahırlı şizofreninin ellerine bile tam olarak bırakamıyoruz. Huzurumuz yok, galiba da olmayacak. Ve işin dramatik tarafı, huzursuzluğumuz dışında bir güvencemiz de yok! ... Bu filmin mutlu ya da mutsuz bir sonu yok. Bu filmin bir sonu da yok. Bu film ülkenin bütün vakitlerini esir alan bir karartmanın perdesi üzerinde mütemadiyen gösteriliyor. Kesintisiz... Ya da az kesintili... ... Şunu da söylemek lazım; bu filmin kahramanları biziz. Aslında buna pek kahramanlık denemez. Bu filmin mutsuzları, mahkumları, mahzunları, mazlumları biziz. Mutluluları başka... Onların yapım şirketiyle hiç kopmayan bir bağlantıları var. Birlikte kazanıyorlar. ... Bu ülkenin dillere en çok pelesenk edilen cümle kalıplarından biri, "Biz bu filmi görmüştük!" kalıbıdır. Bu cümle doğrudur. Ama şu cümleden daha doğru değildir: "Bu film bizi iliklerimize kadar görüyor!"
|
![]()
| ||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |