T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
|
Neyse ki saldırgan yakalandı. Düşünün bir de yakalanmasaydı, neler olurdu? Uydurulan senaryolar, komplolar nasıl izah edilirdi? Danıştay 2. Dairesi üyelerine ateş açan saldırganın canlı olarak yakalanması, hayati öneme sahip bir gelişmedir. Ankara Emniyetini kutlamak gerekiyor. "Siyasete kan bulaşmıştır" diyerek saldırıyla Hükümeti ilişkilendirmeye çalışan Baykal'ın açıklamaları siyasi sorumluluk ve siyasi etik açısından ayrı bir sorundur. Böyle sıcak durumlarda kimse ileride mahcup olacağı kesin yargılarda bulunmamalı, serinkanlı ve sağduyulu şekilde davranmalıdır. Medya ve muhalefet partileri ilk açıklamalarıyla sınıfta kalmıştır. Gösterilen adres tamamen yanlıştır. Hükümeti ve muhafazakar camiayı olayın arkasında gibi göstermeye çalışanların adımları boşlukta kalmıştır. Yakın çevresinden gelen açıklamalar saldırganın öğrencilik döneminde ülkücülerin ileri gelenlerinden olduğunu, dini eğilimlerinin ise sanıldığının aksine zayıf olduğunu ve parasal ilişkilere açık bir karakteri yansıttığını gösteriyor. Medyanın psikolojik harekatı andırır şekilde piyasaya sürdüğü bilgiler bildik bir senaryoyu akla getirmektedir. Birilerinin gerilim ve kaos beklentisi içinde olduğu kritik bir süreçte karanlık eller devreye giriyor, hükümeti zan altında bırakacak alçakça bir saldırıyı tezgahlıyor. İlişkisi zaten mesafeli olan yargı ile yürütmenin birbirine düşürülmesi ve farklı kurumların hassasiyetlerinin sokağa yansıtılması hedefleniyor. CHP ve medyanın sanık daha sorgulanmadan olayı senaryolaştırarak hükümeti adres göstermesi ise tezgahın diğer bir yönüdür. İlk saatlerde gelen tüm bilgiler yanlış çıkmıştır. Olayda iki kişinin öldüğü, pompalı tüfekle saldırının gerçekleştirildiği, saldırganın "Allahu Ekber" diye bağırdığı vs. Bununla birlikte saldırganın gençliğinden beri ülkücülerle ilişki içinde olması yaptığı eylemin ülkücülerle ilişkilendirilmesini ve bir camianın suçlanmasını da gerektirmez, ama medyanın gösterdiği hedefin yanlış olduğunun bilinmesinde yarar var. Bu haince olayı kimin planladığı bilinmiyor, ancak bu olayın öncelikle hükümete ve başörtülülere zarar vermesinin öngörüldüğü anlaşılıyor. Bu ülkede yıllardır başörtüsü diye bir sorun var. Başı örtülü olduğu için okuyamayan kızlar onlarca eylem yaptılar, ama hiç kırıp dökmediler, kimseyi hedef göstermediler. Bu ülkede dini saiklerle işlenen cinayetler de olmuştur, ama bu olaylar yine muhafazakar camiaca şiddetle kınanmıştır. Böyle açık bir provokasyon ve gerilim çıkarma senaryosunun ciddiye alınarak yeni kamplaşmaların oluşması saflık sınırlarını zorlar. Olayın sıcaklığıyla duygusal tepkiler veren yargı mensupları belki mazur görülebilir, ama bu olayı siyasi bir kavga meselesi haline getirmeye çalışacak çevrelerin kötü niyeti su götürmez. Hükümete ve yargıya düşen en kısa zamanda olayın tüm boyutlarını ortaya çıkararak toplumu doğru bilgilendirmektir. Onlarca yıldır gördüğümüz bildik bir senaryonun yeni bir versiyonuyla karşı karşıyayız. Herkese düşen sağduyu ve metanetle olayın üzerine gitmektir.
|
![]()
| |||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |