Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

21 Mayıs Karadağ referandumu bölgeyi takip edenlerce garip bir sonuç olarak değerlendirilmedi. 2000'li yıllardaki tüm Karadağ seçimleri zaten hep bu hava içerisinde yapıldı. Karadağ Sırbistan'da yapılan tüm seçimleri boykot ederken Başbakan Milo Cukanoviç'in "Zafer Karadağ'ın Koalisyonu" uzunca bir dönemdir Karadağ'ı bağımsız yapmak için uğraşıyordu.

Şimdi özelde Sancak Boşnakları ve genelde Balkan Müslümanlığı için büyük bir yara alındığından bahsedilebilir. Bosna'nın Bosna- Hırvat Federasyonu ve Bosna Sırp Cumhuriyeti şeklinde bölünmesiyle başlayan kan kaybı, şimdi Sancak'ın iki parçaya ayrılmasıyla neticelendi. Fakat Karadağ referandumunun bağımsızlık kararıyla neticelenmesi daha büyük kırılmaların başlangıcıdır aslında. Kosova'nın Sırbistan'dan ayrılması sonrası daha yüksek sesle savaş senaryoları yapılacak. Bu çerçevede Voyvodina'nın özerklik ya da ayrılık talepleri ve Sırbistan'ın Bosna Sırp Cumhuriyeti ile birleşme istekleri bu gelişmeleri takip edecek. Yani önümüzdeki aylarda Balkanlar yine kökten uca bir sarsıntı yaşayabilir. Bu durum kesinlikle bir çatışma nedenidir. Şimdi Sancak'taki 400 bine yakın Müslüman Boşnak birimlerinin statülerinin tanınmasını ve bir bütün olarak Sırp ya da Karadağ tarafında kalmasını istiyorlar ve bunun için bir referandum talep ediyorlar. Avrupa bu konuda duyarlı olmazsa yeni bir savaşın çıkması an meselesi olabilir. Bu noktada Sancaklı liderlere ve Türkiye'ye çok iş düşüyor. Sancaklı liderler geçmişin tartışmalarını kenara bırakarak bugünkü reel duruma bakarak kendilerine gelmelidir. Türkiye ise Berlin Anlaşması garantörlüğünü hatırlayarak yeni bir savaş ve bölünmeye engel olmalıdır.