T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
| Y A Z A R L A R | 23 MAYIS 2006 SALI | ||
|
|
Danıştay üyelerinin saldırıya uğramasından itibaren bütün Türkiye cinayeti işleyeninin kimliğine odaklandı. Ortaya konan bilgiler katilin "çok parçalı" kimliğini gözler önüne seriyor. Öyle bir kişi ile karşı karşıyayız ki, hem her şey hem hiçbir şey. Hem herkesin içinde yer alabilecek kadar "biz"e iliştirilebilecek birisi katil zanlısı, hem de hiç kimsenin sahiplenmeyeceği kadar "öteki". "Arkadaşları için içki içen, ailesi için abdestinde namazında." Çelişkilerin profili için uzun bir liste oluşturmak mümkün. Suçlunun kimliğine odaklanıldığı her durumda esasında biz olayın olmuş olmasına üzülmekten, kınamaktan ve vuku bulmuş olay yüzünden hayatını kaybetmiş kişi ve onun ailesi ile yekdil olmaktan vazgeçiyoruz. Hem ölenin, hem de öldürenin kimliği üzerine odaklanarak ölümü nesneleştiriyoruz. Neden ölümü nesneleştirip katilin kimliğini, iliştirdiğimiz çok parçalı sahnelere dahil ederek ortaya "artistik" bir kurgu çıkarmaya çalışıyoruz? Gerilimin devam etmesi, ölenin artık hayatta olmamasından daha öncelikli hale geliyor/getiriliyor. Gerilim ile ölenden uzaklaşarak kendi hayatımıza odaklanıyoruz. Demek ki "biz" de tehdit altındayız. Tehdit altında olduğumuza göre "kapatılmaya" razı oluruz. Terör işte bunun için vardır. Masum insanların "kapatılmaya" razı olmalarını sağlamak için. Hem hakların, özgürlüklerin çağında yaşadığınıza inanacaksınız hem de kapatılmaya razı olacaksınız. ABD politikaları ile hepimiz bütün insanlık olarak "küresel dünyaya kapatıldık." Dünya sandığımız kadar uçsuz bucaksız ve emniyetli değil artık. Dünyaya kapatılışımızı meşru kılmak için, suçlu'nun kimlik analizleri, Danıştay üyelerine yapılan saldırı ile ikiz kulelere yapılan saldırıyı aynı isim altında toplama zihniyeti, "kapatılma"ya razı oluşun kelimelere yansıyışı. Cinayeti işlemiş olanın "kimliği" neden önemli? Suçlunun kimliğinin 18. Yüzyıl'dan itibaren önemli olduğunu biliyor muydunuz? Bu bilgiyi hapishane üzerine, delilik üzerine orijinal ve derin analizleri olan Fransız filozof Foucault'a borçluyuz. Foucault teknolojik ve bilimsel gelişmelerin hapishanenin ve suçlunun yapısal olarak bir değişikliğe uğramasına sebep olduğunu söylüyor. 18. Yüzyıl'dan önce esas önemli olanın suçu kimin işlediğidir. Suçlu kesin olarak tespit edildikten sonra verilecek ceza standarttır. 18. Yüzyıl'dan itibaren psikoloji ve psikanalizdeki gelişmeler suçlunun kimliğini önemli hale getirmiştir. Suçun işlenmesinden daha önemli olan bu suçu işlemiş olanın kimliğidir artık. Cezalar da standart olmaktan çıkarılarak, suçlunun kimliği esas alınarak verilmeye başlanmıştır. 'Bu suçu işlemiş olan kimdir?' sorusuna eşlik eden cevaplar neticesinde, hapishaneler suçlu üretim merkezlerine dönüşmüştür. Kendimizi tanımladığımız kimlik ne olursa olsun Müslüman, Hristiyan, Yahudi, seküler, feminist, sosyalist, milliyetçi, hümanist ne olursa olsun adalet paydasında eşitlenebilmeliyiz. Özgürlüğü, adaleti, insan gibi yaşamayı sadece kendimiz, kendi sınıfımız adına isteme bencilliğinden kurtulmalıyız. Kalbi olanlar olarak mutlak iyilik üzerine konuşmayı başarmalıyız. Bunu yapamazsak kapatıldığımız bu dünyada hep beraber yanacağız. İnşa edilmiş korkuların, adalet paydasında birleşmemizi engellediğini görmek zorundayız. Geçen hafta Danıştay önünde başı zorla açtırılan kadını alkışlayanlara "durun" diyen, sağduyu çağrısında bulunan merkez medyanın köşe yazarlarına buradan selamlarımı gönderiyorum. Kışkırtmayan "durun " diyen her kalem ve kelam ehlinin hakiki kimliğine saygı duyarak selamlıyorum. Şimdi "BİZ", yani kalbi olanlar, karışımızda duranları değil, yanıbaşımızda olanları itidale çağırmak zorundayız. Söyleyecek fikri, olayları değerlendirebilecek bilgi ve birikimi olmadığı halde, bir köşeye kapatılmış olanlara ise, özgürlüğü önce "öteki" için istemediğimiz sürece esasında kendi özgürlüğümüzü, insan olma özgürlüğümüzü daralttığımızı hatırlatmak isterim. Terörün bizi "kapatma"sına geçit vermemek için her kesimden "kalbi olanlar" bir araya gelmeli.
|
![]()
| ||||||||||||||||||
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
| Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |